lisans eğitimi italyanca'dır. lakin, bazı özel üniversiteler ingilizce lisan eğitimi verir. master eğitimi hemen hemen bğtün üniversiteler'de ingilizcedir, 2 yıldır. gitmek niyetinde olanlar, gitmeyi düşündükleri şehire göre dil eğitimi almadırlar. güney ve kuzey tamamiyle farklıdır. roma'da yaşayan bir insan ile napoli'de yaşan bir insan kimi zaman anlaşmakta güçlük çekerler. bu bakımdan sıkıntı yaşanabilir.
yüksek lisans dolayısıyla geldiğim,
öğle tatillerinin 3 saat olduğu (marketler de dahil),
pazar günleri heryerin (marketler de dahil) kapalı olduğu çizmeye benzeyen avrupa ülkesi.
insanlarının nasıl nerden para kazandığını hala çözebilmiş değilim.
nerden geliyo bu değirmenin suyu kardeşim, biri bana açıklasın! 3 saat öğle tatili mi olur yaaa...
mafyanın beşiği olmasının da etkisiyle muhtemelen bizden çok daha etkin mafyalara sahip, ancak aynı şekilde bizden çok daha iyi çalışan, olayları köklerine kadar (en azından bizden daha derinlere) inceleyen savcılara ve gerekli cezaları veren mahkemelere sahip ülkedir. (bkz: italya futbolunda sike davasi) (bkz: temiz eller) (bkz: susurluk) (bkz: şemdinli) (bkz: atabeyler) (bkz: sauna)
ayrıca pazartesi günleride birçok küçük işletme kapalı olur. açmazlar, tatil yaparlar. bir ülke düşünün, cafeleri, restoranları, alışveriş merkezleri her zaman tıklım tıklım olsun.. bende çözemedim bu değirmenin suyu nereden geliyor.. ama adamlar isim yapmış arkadaş, marangozhaneler bile KENDi ÇAPLARINDA ihRACAT YAPIYOR.
özellikle milano, roma, floransa ve venezia'ya gidecek olanların çantalarına, bavullarına dikkat etmeleri gerekir. hırsızlık olayları çok sık yaşanıyor, özellikle de turist olduğunuzu anlarlarsa işiniz yaş...
milano'da yaşayanların birbirleri ile şıklık yarışına girdikleri, oraya nazaran bağdat caddesi'nde takılan kokoş kızların gayet kötü bir tarza sahip olduklarını anladığımız, mağaza kapılarında bekleyen bodyguardların ilk görüşte mağaza çalışanı sanıp sonrasında içeride alışveriş yapan ünlülerin korumaları olduğunu farkettiğimiz moda merkezidir.
vizesi'ni almaya çalıştığım ülke, ne olursan ol gel gibi değiller tabi paran olursa gel mantığında işleyen konsolosluk sistemi ve ne kadar paran varsa o kadar çabuk çıkan vize veren ülke...
erkekleri canayakın ülke. sırf tanım olsun diye dedim lan, heyecan yapmayın.
"italyan erkee" diye salya akıtan dangalaklardan hoşlanmayan, karşı cinse ilgi duyan normal bir erkeğim sözlükçüler. henüz italya'ya gitme fırsatım olmadı fakat dayım sağolsun, pek çok italyan tanıdım, pek çok yer gördüm ettim fotoğrafla olsun videoyla olsun. öyle ki, koyun italya'nın herhangi bir yerine, "hacı bu x fotoğrafında vardı. sonra şunu görmüştük. aha burdan dönüyoruz" der, yolumu bulurum. her neyse. şimdi baştaki olaya açıklık getirmek istiyorum sözlükçüler...
birincisi, italyan erkeği diye taptıklarınız, italya'nın maksimum %20'lik kesimini oluşturur. erkeklerin büyük bir bölümü gay olduğu gibi, olmayanları da tipsizdir. kara kuru, devrilecek gibi duran, kıro tipli binlerce adam var. türkiye'de görünce korkuyorum, italya'da olsam sıçardım herhalde. ha bu yüzden hiç zorlamayın yani, çok erkek lazımsa ne bileyim porno izleyin ya da yurtdışına açılın, yakışıklı bulduklarınıza yavşayın. italya diye takıntı sahibi olmayın, yerim ben sizi.
sonra bu ülkenin insanıyla her şey yapılır ama iş yapılmaz. italya'da mafya olabilir ama tüm italyanların ruhunda küçük bir mafya vardır, unutmayın. dikkatli olun. ortaklıkmış, birlikte iş yapmakmış falan... sakın lan. 10 yıllık arkadaşınızla bile girişmeyin. ama insanları (mafya üyesi değillerse ahah) sevimlidirler. "yardım pls" diyeni alın evinize mna koyim, zarar gelmez.
bir de avrupa'nın türkiyesi olduğu kesinlikle doğrudur. hatta bir video vardı "diğer avrupa devletleri ve italya" diye, ahah. çok şirindi lan. aynı oradaki gibi işte. sanırım "europe and italy" diye aratırsanız google'da falan bulabilirsiniz.
gattuso falan var işte. ne bileyim, entryme başlayınca ne yazacağımı unuttum lan. boşver. güzel değil italya.
tunuva takımıdır, her dünya kupasında iddaalıdır.
başarılarının sebebi kusursuz bir defans anlayışı göstermeleridir. 1 tane atalım yatalım mantelitesindelerdir. bu yüzden oyunu güzelleştirmezler, kilitlerler. futbol taraftarları bu yüzden italya'yı pek desteklemez, eleştirir. özellikle arjantin, brezilya gibi oyunu güzelleştirmeyi düşünen takımlara karşı sürekli katı defans ile oyunu kilitlemeleri taktiksel olarak başarılı olsa da, futbol zevki olarak kötüdür.
kendilerinin sürekli defans anlayışına en büyük darbeyi, 2000 avrupa kupası finalinde fransa vurmuştur.
1 gol atıp, 90 dakika defans yapan italya'ya, fransa dakika 90+1'de gol atıp beraberliği sağlamış, uzatmalarda 2. golü bularak şampiyon olmuştur.
Gitmek istediğim ülke. Özellikle Roma da dilek havuzuna gidip dilek dileyeceğim. Oradan Kolezyum'a geçip kendimi Gladyatör'lerin arasına atacağım, onlarla dövüşüp aslanları yeneceğim. **