iyi kalpli fakat dengesiz ve bir miktar ruh hastası insanlarla birlikte çalışmaktan dolayı bende de oluşan durum.
Öyle boktan konular sorun olmakta ve öyle boktan konular muhabbet konusu olmaktadır ki Girişe kocaman yazasım var: bu iş yerinde derdini sikeyim butonu vardır.
günlük iş programı:
09:30 iş yerine varış
10:00 Kahvaltı
10:30 işlerin kontrolü
11:00-12:50 Facebook-Twitter-Sözlük vs...
13:00-14:00 Öğle yemeği
14:00-17:00 Kahve, çay internette takılmaca.
17:00-18:00 işlerin kontrolü ve kapanış.
gelde nefret et şimdi. *
başa gelebilecek en kötü şeyler sıralamasının ilk onu içinde olan durum. düşünün, günün yarısını kimi zaman yarıdan fazlasını iş yerinde geçiriyoruz. üstelik çoğunluğumuz aslında bizi hiç ifade etmeyen hayal ya da isteklerimizden çok öte mecbur kaldığımız meslek ve işleri yapıyoruz. Bir de bunun üstüne iş yerinden, ortamdan, insanlardan nefret etmek. düşman başına.
istifa edersem de, ya hemen iş bulamazsam korkusu, borç harç ödeme mecburiyetiyle devam etmek nefreti daha da körüklüyor. gemileri yakmak kolay olmasa da bazen yakmak gerekli.
işler iyi giderken herkes sizi sever, bir terslik olduğunda ise suçlu ararlar, metanetinizi koruyup, altta kalmadan sabırla ve büyük bir sakinlikle olayı açıklamak gerekir. Aksi takdirde suçsuzken suçlu duruma düşülür. insanlar işlerini severek yapar yapmıyorlarsa zaten pekte kalıcı olmazlar aynı işte. Bizi yıldıran iş saatlerinin fazlalığı , önemsenmemek, işi yapmak için kaynakların olmayışı, işten eve giderken büyük şehirlerde kaybedilen zamandır.
sabah uyandığında yataktan çıkıp işyerine gitmek sana normalden çok daha zor gelmeye başladıysa, o işten artık nefret ediyorsun demektir. (bkz: kariyer.net)
gelmeye mecbursanız çok şiddetli bir işkencedir. adamı hasta eder. nedense dünyadaki bütün salaklar sizin çalıştıgınız işletmede çalışmaktadır. bu salaklar sürüsüne siz dahil olmadıgınız için o işyerinden nefret etme durumunuz her geçen gün katlanarak artar. **