isyan

    32.
  1. halil sezai paracıkoğlunun enfes şarkısının ismidir. herif öyle bir söylüyor ki, yak bir sigara, al eline rakını.. ağlayarak, zırlayarak dinle. o derece. öldüm, geberdim, hala dinliyorum. yok böyle bir ses, böyle bir şarkı.

    (bkz: durduk yere adamın amına koyan şarkılar)
    8 ...
  2. 82.
  3. 35.
  4. ilk önceleri isyan deyince aklıma:

    --spoiler--
    her gün isyanım var benim kadere
    ne öldürdü ne güldürdü bir kere
    cehennem dertleri var cennetimde
    ben yaşarken ruhum öldü içimde.
    --spoiler--


    bu sözler geliyordu. fakat sonra:


    --spoiler--
    benim bu derdim
    ne yağan yağmurda ne yalancı son baharda
    ne bomboş sokaklarda
    kırılmış her yanım
    kaybolur zamanda saçların
    gözlerim sokaklarda
    sebebi isyan aşkım
    içim yanar içim kanarda
    isyan
    geriye bir avuç yalan
    beni bu derde sen attında gittin ya kafam hep duman.
    --spoiler--

    gelir oldu. *
    5 ...
  5. 44.
  6. halil sezai paracıkoğlu şarkısı değildir, halil sezai paracıkoğlu şarkısı olanın adı iiisyeaan'dır. arz ederim.
    5 ...
  7. 19.
  8. bir çığlıktır bu,
    sesin kısılıncaya dek...
    avazın çıktığı kadar,
    meydanlarda slogan atmak..
    bir öfkedir bu,
    elinde tuttuğun kızıl renkli bir bayrak...
    kavgadır bu,
    yürümek yoksulluğunda yalın ayak...
    avuçların kanasada,
    zincirlerini koparmak,
    canının yanmasına inat...
    aşktır bu,
    yarısı hiç kullanılmadan
    geri iade edilen bir hayat...
    sevmektir bu,
    sözün bitsede,
    vaat edilene inanmak...
    öpmektir bu,
    güzel sevgilinin hayaliyle uyanmak...
    ayrılıktır,
    uzun zamanlar ardından
    kavuşmak...
    kazanmak,
    bir çok insan tarafından inanılmayacak kadar
    büyük bir yenilgidir,
    izleri bedeninden
    yıllar geçse çıkmayacak
    bir işkence sonrası
    damarlarında elektrik kıvılcımlarıyla susmak...
    ağlamaktır belki de
    gülmek,
    tek başınaysa eğer
    çılgın topluluklar tarafından kınanmak..
    utanmak
    yetmiyor diye zenginliği ruhunun
    içindeki çocukluğu paylastıramamak...
    özgürlük
    populüst rejimlerin tutsaklığından kurtulup
    ucuz söylemlere kanmamak...
    kırılsada kolun,
    o elindeki pankartı bırakmamak...
    eşkiyalıktır bu,
    çıktığın dağdan inmemek için
    yüce devletline başkaldırmak...
    ölmektir belki de,
    kırmızı saçlı bir güzele
    kullanılmamş bir hayal sunmak...
    yaşamaktır en adice,
    birşey olmamış gibi
    her sabah uyanmak...
    kınından yeni çekilmiş bir bıçak
    sanki hiçbir tene değmeyecekmiş gibi
    korkakça havada savrulmak...
    akıldan çıkmış yeni bir söz,
    sanki sevgilin tarafından duyulsada
    anlaşılmayacak....
    kasvettir ilkbaharın ortasında
    ayrılık
    ukalaca bir tavırla
    tarihteki yerini alacak...
    kavgadır bu,
    uğrunda harcanacak bir can
    ya ülkemin ya senin
    dizlerine kapanıp
    öfkesinden boşalıp dolu dizgin
    ilk defa tutulmuş gibi bir kız çocuguna
    salya sümük ağlayacak...
    aşktır bu,
    senden başka hicbir kadın için
    bu kadar dolu yazılamayacak...

    bu dizeleri döken eline koluna, kalemine, yüreğine sağlık...

    lostsoul- edebiyat defteri
    5 ...
  9. 13.
  10. "malcolm x 'bir taş at, bir taş daha at/bir şiir ateşle./bir yumruk yükselt./sesini yükselt.' diyordu, içerden babam ise 'bir çay koy, bir çay daha koy, şu sigarayı yak, ağzıma koy' diyordu. çayın karpuzun olduğu yerde isyan olmuyordu."

    umut sarıkaya, "benim de söyleyeceklerim var" , uykusuz sayı:24
    4 ...
  11. 86.
  12. 7.
  13. Acı çekiyoruz burada. ironisi bile kötü hocam!
    4 ...
  14. 81.
  15. isyan değil nisyan şarkısıdır. Dikkat edersen kendide zaten nisyeaaaaaan var diyor. Ama gel gör ki denyo grafiker şimdi bunu kimse anlamaz diye albüm kapağına isyan yazmış. Hem mahkemelikler zaten bu konudan dolayı.
    3 ...
  16. 10.
  17. ender emiroglu'nun yemiş yutmuş şiiri.

    isyan i

    insan
    kendi sesiyle ölür
    ve kendi nefesiyle

    arzunun bittiği yerde nefret başlar
    nefret bu et yığınını diri tutar
    nefret kaldığı yeri daima hatırlar
    nefret aşkla başlar
    nefret kanı hep yedeğinde saklar
    nefret ya resulallah bana çoğalan bir nefret medet

    insan
    kendi hevesiyle olur
    ve kendi esamisiyle

    isyan
    tanrım yedi katında çanlar çalsın
    kulaklarımdan kanlar çınlasın
    arzumu bıraktım cümle mahlûkat bana hırsla baksın
    isyan
    tanrım nefretimi daim kıl öfkemi kesin
    gözlerimden cerahat aksın
    dirimden kalktım kendimi çöle bırakma sırasındayım
    isyan
    tanrım beni acıyla ıslah et tutku sesimi kessin
    ağzımdan tükürükler saçılsın
    yalnız kaldım bedenimi sevme rızasındayım

    ırzına geçerken toprağın
    dört yanda çınlayan müziği tanımıyorum
    bu kalabalıktan şiddetle nefret ediyorum
    kitapları kapattım artık okunacak tek cümleye inanmıyorum
    yalanlardan yüzlerden bedenlerden aşktan ve arzudan
    ve ölümüne denilen sevdalardan
    mektuplardan fotoğraflardan gözyaşlarından ve anılardan
    birlikte biriktirdiğimiz hatıralardan
    bu sürekli siyah giyen kalabalıktan
    bu çirkin ırkımdan
    bu yazmaktan ve okumaktan nasibini alamamış insan müsveddelerinden
    bu kara kuru adamlardan
    bu acıyla büyüyen zavallı gürûhtan
    adınla başladım sana sığındım koru ve kolla beni

    amin.

    isyan ii

    insan
    kendi bedeniyle sevişir
    ve kendi eliyle

    haz acıyla yürür
    ve kan gözü kışkırtır
    herkes önce karşısındaki arzunun çırağıdır
    varlık sorunu vardır ve özgüven meselesi asıldır
    yalan aşkla seviştiğimiz yalandır
    çünkü arzu da beden de birinin içine girmek de hayvancadır

    insan
    kendi sevmiyorsa eğer sevilir
    ve kendi istemiyorsa

    isyan
    sen gidersen bu şehir yanar ben batarım dediğimiz bütün aşklar
    biraz kan biraz talan biraz tüy ve çokca da yalandır
    geriye deliler gibi sikiştiğimiz çığlık çığlığa geceler kalır
    isyan
    bu masaldan bu oyundan bu candan ve canandan
    tanrım beni uzak tut beni yoklukla arındır
    varmadım secdeye tanımam ezanını bilmedim imanını
    isyan
    tanrım bu lanet eziklerden koru beni
    dünya malına meyl eyledim beni sonsuz varlıkla armağanlandır
    şarabını içtim toprağını bildim değiştim bakışımı

    regl dolu bir kadından bana o pis kan bulaştı
    çıktığımda içinden gördüğüm bir muamma bir telaş
    kuru kanla çevrilmiş kıpkırmızı bir asaydı
    koktum tanrım bağışla beni korktum
    uzun uzak yolculuklarda bu şehrin ara sokaklarında
    gözlerini hınç ve hırs bürümüş insanlardan korktum
    tahrik dolu şiddetten bir insanı toprağa gömmekten
    kemiksiz esnek ve ıslak bir dilden
    bu ufak hesaplardan
    bu biraz içince adam olanlardan
    bu sahte duyarlıktan bu iğdiş edilmiş hayattan
    bu sadece güdüleriyle yaşayanlardan
    bu bütün değerlerin birer birer içini boşaltanlardan
    adınla başladım sana sığındım koru ve kolla beni

    amin.

    isyan iii

    insan
    kendi yoluna yolcudur
    ve kendi ruhuna

    hayat dediğimiz şey düz bir yoldur ve nihayet kocaman bir oyundur
    ve insan etiyle doyan bu oyunun kuralları karanlık kamuda koyulur
    yalnızdır herkes kan bağı bir karabasandır
    aşk olsa olsa bir sanrı dostluk da arkadaşlık da zamana karşı bir rüyâ
    sonuçta beden sancılarıyla tek başınadır yol uzun oyun zor kuralları katıdır
    yalan kahkahalar masal neşe sanal ömürboyu mutluluk küllîyen yalandır

    insan
    itaat eden bir hayvandır
    ve güç dengesi asıldır

    isyan
    tanrım sildim buğuyu terkettim arzuyu sardım yarama ağuyu
    tanıdım ve seyrelttim heyecanı ve bu komik oyunu
    herşey sahte dostluk bahane bu amaçsız gürûhu
    isyan
    tanrım kendisine benzemeyenleri yok sayıp mütemâdiyen aşağılayanları
    kurallarıyla üstümüze oturan bilerek isteyerek kıyımları
    başkasının yalnızlığı ve mutsuzluğuyla mutlak doyuma ulaşanları
    isyan
    tanrım güdüleriyle yaşayıp kraldan daha çok kralcı olanları
    güce tapıp cüssenin karşısında el pençe divân duranları
    uzak tut benden gör beni bil bu inançsız takâtsiz halsiz adamı

    herkes ağlıyor herkes susuz heyecansız aşksız ve sevdasız dedim
    ve hoşgörü denilen şey sadece zaman kazanmadır bunu bildim
    sakın sakla beni yaradan bu kendi kendini yiyen nüfustan
    bu mutsuz huzursuz ruhsuz kendinden bile nefret eden
    bu zaman dolduruyormuş gibi yaşayan
    bu kan kardeşliği adına birbirlerinin kafasını kopartan
    bu ölümün de yaşamın da amacını anlamayan
    bu koyun sürüsü gibi yaşayan binlerce maske taşıyanlardan
    bu yaptığı ve yapacağına inanmayan
    bu kan görmeden doyuma ulaşmayan karanlık suratlardan
    bu oyunda figüranlığı en başında onaylayanlardan
    bu mutsuzluğun da içini boşaltanlardan
    bu kendi yarattığı cehennemde yananlardan
    adınla başladım sana sığındım koru ve kolla beni

    amin.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük