nurettin topçu'nun 1934 yılında sorbonne üniversitesindeki doktora tezinin adıdır.orijinal ismi "conformisme et révolte" olmasına karşın çevirenler bu ismi uygun görmüşlerdir.
yazar kitabında isyanı kendi dışına çıkma gayreti olarak tanımlar. ona göre;
-insanın kendi dışına çıkma gayreti, sonradan kazandığı bütün eğilimlerine bütün uzvî alışkanlıklarına karşı mücadele etmekten ibarettir.- yazar bu mücadeleyi isyan olarak nitelemiş ve isyana herkesin bildiğinden farklı bir anlam yüklemiştir. ayrıca;
-fayda, mutluluk, içgüdü, toplum... bunların hepsi de insanın kurtulması gereken, insanî esaret şekilleridir-
diyerek isyanın hedefini ortaya koymuştur.
Eser altı bölümden oluşmaktadır;
1. Hürriyet problemi
2. insanın esirliği
3. Sorumluluk ideali
4. Taklid ve inanç
5. Mistik iman
6. imandan isyana
kitap özellikle insanın esirliği bölümünde, insana yeni ufuklar kazandırıyor. zira alışılanın dışında bir açılımla insanlığın öz eleştirisini yapıyor. bu bölümde insanın esirliğini haz, dayanışma ve hakimiyet başlıkları altında değerlendiriyor.
okunması güç, fakat peşin yargılarla okunmadığı takdirde insana büyük faydalar, bakış açıları kazandırabilecek bir yapıt...
isyan; tanrıya, sevgiliye, arkadaşa, doğaya... karşı yapılabilir. isyanda söz konusu olan;
verilen bir emek karşısında ya da duyulan bir umut karşısında beklenmek istenmeyenle karşılaşıldığında isyan etmektir. isyan edebilmek için, önceden bir beklenti içinde olmamız gereklidir. bu beklenti ise, doğrudan istem cümlelerine dönüşmeden hayatta yerini bulabilir. örneğin hepimiz daha yüksek koşullarda bir hayat isteriz, araba isteriz ama ev istemeyebiliriz. bu durumda, ev çıkma ümidimiz olsa bir çekilişte ve de yğksek bir ihtimali olsa bunun- yani kısaca bir beklenti yaratabilmişse bizde- ve de ev çıkmasa bile beleşten o zaman dahi isyan belirtileri görülebilir;
- hay ya, ne güzel çıkacaktı işte gibi... halbuki, ev beklentimiz yoktu önceden, kendimizi kaptırmıştık, bir şey beklemiştik o an için. bu beklenti, daha önceden de söz konusu değildi.
o halde; sonsuz istem çerçevesi altında her şeyi isteyebilen ama istediklerine her zaman sahip olamayabilen bir insanın, mutluluk- hatta kin, öfke isteminin olay olarak gerçekleşmemesi sonucu isyan edebiliriz.
tanrıya isyanda;
insan, kendini tanrı ile iç iletişim halinde görüyor olabilir. ve belli davranışlarının sonunda, kendisinin bizzat seçtiği sonuçlarla ödüllendirileceğini düşünüyor olabilir. eylemleri karşısında sonuç farklı veya kötü olursa, o zaman isyandan söz edebiliriz kanımca.
vücut uykusuz kalınan gecelerine de isyan eder ve adamı bir gün için 15 saat gibi eşşek bir vakit uyutarak, isyanını belli eder.
alkolde de öyledir, çok alkol içince kusulur. vücut isyanı gene devrededir.
isyan ahlakı böyle olsa gerek.
isyan ahlakı iradenin ve şuurlu bir imanın davasıdır. nureddin topçu isyan ahlakında gerçek ve tam iradeyi, fertten başlayan, aile ve devlet gibi otoriteleri kabul eden, millet ve insanlık basamaklarından da geçerek Allah'a ulaştıran iradedir diye niteler.
isyan ahlakında önce Spinoza ve Bergson'un hürriyet anlayışlarını tenkit etmiş, daha sonra da, tabiata, topluma, devlete, dine ve ahlaka isyan eden Stirner'in anarşizmini, Rousseau ve Schopenhauer'un isyan düşüncelerini incelemiş ve Biz, hem uysallığa, hem de anarşizme karşıyız. Ferdin, sadece bütün iradeleri aynı şekilde belirleyen bir irade karşısındaki uysallığını kabul ediyoruz. diyerek kendi düşüncesini özetlemiştir.