isviçre'nin önde gelen yayın organlarından le temps'e verilen on numaralık ilandır.
isviçre'de bir gazeteye bu ilanın verilmesi avrupa futbolu'nun yönetiminin orada olması konusundaki düşüncenin ürünüdür haklı olarak.
zaten böyle bir ilanı türkiye'deki herhangi bir gazete, haklının değil güçlünün yanında olma eğilimi sebebi ile, gazetesine taşıyamaz.
onlar ki, şeref yoksunudurlar.
yaşanan bu olayı götünde hisseden hürriyet ise ilgili gazeteye ulaşıp bu ilanın kimin verdiğini öğrenmek için uğraşmış.
hayırdır ya? ne oldu? zorunuza mı gitti?
le temps yetkilileri ise bunun özel olduğunu vurgulamış.
Türkiye' deki adaletsizliğin ne boyutlara vardığının göstergesidir.
not: taraftarlığını bir kenara bırakabiliyor ve objektif olabiliyorsan oku.
çevremdeki fenerbahçe taraftarı arkadaşlarım, kendilerinden gelecek olan tepkiden korkulduğunu ve kulübe bu nedenle ceza verilemediğini dile getirmektedirler, sürekli anlatmaya çalışıyorum fakat sesim yeterince gür çıkmıyor, arkadaşlar bu durum sadece tepki durumu değildir, bu olay içerisinde aklınızın, hayalinizin ve hatta ayakkabı kutunuzun dahi alamayacağı büyüklükte rant var, bu işten servet kazanan insanlar var ve bunu takibi kaybetmek istemiyorlar, evet bu işin içerisinde ne taraf olmak nede taraftar olmak var bu işin içerisinde koltuk sevdası, para hırsı ve aç gözlülük yatıyor.
şimdi arkadaşlar oturup hep birlikte küçük bir hesap yapalım, hemen hemen her maçını 30 bin ve üzeri biletli seyirciye oynayan, her sezon yüz binlerce forma satan bir kulüpten bahsediyoruz, büyük bir kulüp bir asrı devirip Türkiye içerisindeki başarılarının dışında büyük bir başarısı olmayan, hep çıkar için kullanılmış koskocaman bir kulüp, bu kulübü bu gün küme düşürebilirsin, evet çok basit sadece bir karar alırsın ve küme düşürürsün, sonrası mı sonrası şu, taraftar biraz sinirlenir, biraz üzülür, biraz kederlenir, sonra kabullenir, üç beş gösteri sonrası unutur ve taraftar takımına destek için toparlanır, artık taraftar açısından bir sıkıntı kalmaz, taraftar deplasman dahil 1 sene boyunca tüm maçlara gider, bir forma alacaksa iki forma satın alır, takımına destek olur, kulüp de asıl yerine geri döner, bu da fenerbahçe için kaybedilmiş 1 yıl demektir, çok önemli koskocaman 1 yıl, küme düşürülme cezası ile avrupaya 1 yıl gidemez, fakat ertesi yıl kaldığı yerden devam eder.
peki ya şimdi ne oldu, evet arkadaşlar şimdi fenerbahçe tam 3 yıl kaybetti, avrupa kupalarına gidilemeyen koskoca bir 3 yıl, normal şartlarda aklı yerinde insanların yönetimindeki federasyonun alacağı karar ile kaybedeceği 1 yıl yerine, tam 3 yıl kaybetmiş oldu,
sadece fenerbahçe kaybetmedi, fenerbahçe ile birlikte türk futbolu tüm itibarını kaybetti, büyüklüğünü kaybetti, inandırıcılığını kaybetti, tarafsızlığını kaybetti, coşkusunu kaybetti, sevdasını, hüznünü, kederini, sevincini, sinirini, kardeşliğini, rekabetini ve geri kalan futbola dair her ne varsa tamamını kaybetti,
kaybeden sadece fenerbahçe ve Türk futbolumu oldu, hayır! bu keşmekeşin içerisinde Türkiye' nin en neşeli insanlarının, en milliyetçi insanlarının, en çalışkan insanlarının, en cefakar insanlarının bulunduğu şehir Türkiye' ye ve adalete olan inancını kaybetti, uçurum kenarına diktiği iki kara yemiş fidanının birine arçil birine şota ismini takan yakup dayı hevesini ve umudunu kaybetti...
Türk futbolunu yöneten, ve büyük kulüplerin başına tebelleş olmuş kan emicilerden kurtulamadık maalesef, kazananlarsa fenerbahçeyi de bu şekilde koruduklarını sanan, bu kulüpten nemalanan, bu kulübe hiç bir şey vermeden milyon dolarlar kaldıran büyük bir kitle mevcut, ikili ilişkiler ile dayadıkları futbolculardan milyon dolar komisyon alan hokkabazlar var, bunlardan öte bu işe para yatırmış ve parasının karşılığını almaya çalışan bir yayıncı kuruluş var, yayıncı kuruluşa sözler vermiş bir federasyon var, bu federasyonu yöneten akıl sağlığı yerinde olmayan insanlar var, ve bunların hepsi kazanmaya devam ediyorlar...