torino dan, arabayla alpleri yararak, çok uzun tünellerden geçerek, çokça otoban parası ödeyerek gidilebilecek, hakikaten huzurlu, içinde (bölgeye göre değişir, italyanca konuşulan yerler de var) genelde almanca ve fransızca konuşan anlayışlı, gün görmüş insanların bulunduğu, çokça lüks araçlarla karşılaştığım, belki de genel olarak biraz fazla sakin olan ülke.
isviçre'de yaşamak insana güven duygusu sağlar.
çocuklar okula başlayacaksa ya da okulu değişecekse, yaz tatilinde eve hangi okulda, hangi sınıfta olacağını belirten bir mektup alırlar.
öğrenciyken ihtiyaçları varsa kesin burs alırlar.
sokakta yürürken -saat kaç olursa olsun- tedirgin olunmaz.
bisikletle ulaşım sağlanırken üstünüze üstünüze arabalar gelmez, saygı vardır, yayaya, bisikletliye, arabalıya.
nispeten küçük bir yerleşim bölgesinde yaşıyorsanız, tanımadığınız insanlar geçerken size gülümseyerek selam verir.
üniversite öğrencisiyseniz, size büyük bir saygıyla yaklaşılır. ev tutarken, alışveriş yaparken, konuşurken.
kimseye mesleğine, maaşına, cinsiyetine göre tutum sergilenmez. marketteki kasiyer de, hastanedeki doktor da hak ettiği saygıyı görür.
kısacası insan, insan olduğu için değer görür. değer verilmeyenlerse ancak bu insanlığı sergileyemeyenlerdir.
bunların sebebiyse az nüfusla, kolay idare edilebilirlikle alakası yoktur. tamamen ailenin, okulun, hatta dışarıda karşılaşılan herhangi birinin verdiği eğitimle ve görmüşlükle ilgilidir.
bugün babamın döndüğü yer. öyle bir anlattı ki adam gidip yaşamak geldi içimden. türkler hemen belli ediyormuş kendisini. bu arada çikolataları abartıldığı kadar iyi değil, ya da bizim peder ucuzunu getirdi.*
bankacılık, saatçilik ve çikolata üretiminde uzmanlaşmış ve geçimini burdan sağlayan ülke. ayrıca üç ayrı resmi dilleri vardır ve toplama bir ülke görünümüne sahiptir.
not:4 resmi dil varmış. munihyolcusu'na teşekkürler. bu arada 4. resmi dil rumansch'tır.
dünyanın en boş bilimadamlarına sahip ülke. yok şiribom sakızları diş minesine iyi geliyormuş, yok popola tuvalet kağıtları kıçınıza hassas bir şekilde dokunuyormuş gibi çükten boktan araştırmaların altında imzaları vardır.
birleşmiş milletler kurallarına göre, birleşmiş milletler ofislerinin önünde tüm üye devletlerin "dikdörtgen" şekilde bayrakları olması gerekmektedir. ama bilindiği gibi isviçre bayrağı karedir. birleşmiş milletler isviçre'yi alabilmek için kuralı değiştirir ve isviçre birliğe dahil olur. *
her türlü araştırmanın yapıldığı, nerde kaydırıgubbak bir araştırma varsa altında bu ülke bilim adamlarının olduğu ve mahallemin ağır abisi selami nin "ulan ne memleketmiş, her şeyi buluyorlar yav" dediği, kara paranın anavatnı olan ülke.
gezip görülesi ülkelerden biridir. özellikle cenevre, lozan ve lugano şehirlerini gezmeden dönmemek gerekir. isviçredeyken mutlaka fondue yenmeli ama araştırılıp iyi hazırlayan bir yer keşfedilmeli. milka değil lindt çikolata yenmeli, frigor da mutlaka denenmeli. paranız varsa güzel bir hatıra ya da hediye olarak swatch saat ya da victorinox çakı alabilirsiniz. voctorinox'un bıçakları da çok kullanışlıdır, annenizi bu bıçaklarla sevindirebilirsiniz. alplere çıkarken yanınıza güneş kremi almayı asla unutmayınız, zira oranın karı yüzünüzü fena yakabilir. trenle gezecekseniz zürih üzerinden lugano'ya gitmeniz şiddetle tavsiye edilir. Lugano'yu akşam ve gündüz görmelisiniz. gölün etrafına kurulmuş krallık-vari güzellik ötesi bir şehir. Ha şunu da unutmayın, kantonlara göre diller değişiyor. zürih'teyken almanca konuşup cenevre'ye gittiğinizde almanca konuşmayin, çünkü kimse sizi anlamaz. resmi dili fransızcadır.