Söylenecek çok şey var ama şunu fark ettim; türkiye'deki en düzgün, en dürüst haber kanalları ve gazeteler bile dünyada olup bitenleri bol bol atlıyor. Mülteci sorunu başladıktan sonra dünya çapında bir müslüman nefreti başladı. Ne yazık ki başka ülkelerde müslüman diye islam'ı temsil etmeye çalışanlar ya daha da rezil etti ya da terör yanlısı olduğunu belirtti. Tam kurunun yanında yaşta yanacak durumu anlayacağınız. Google'da veya youtube'da "sweden muslim" diye bir bakın. O "mükemmel ülke" ne hale gelmiş. Tecavüz, cinayet, sübyancılık yapmış ve (ne alakaysa) kadın sünneti söylentisinden sonra isveçre, polonya, avusturalya ve bir süredir almanya yeni misafirlerin müslüman olmasına pek sıcak bakmıyorlar diyelim.
halki bilincli yegane ülkelerden biri, gipta ile bakiyorum.
gecen hafta Basel´de bir protesto oldu. Hani bu sorunsuz sessiz sakin ülkede millet neyi dert etmis diye düsünülebilir e ülke yemyesil, su berrak, hava temiz vs vs.
2000 kisinin protesto ettigi sey gdo ve (bkz: Monsanto) idi. cocuklara ari kostumu, zeytin kostumu filan giydirmisler. Düsünsenize kücüklükten öyle yetisen cocuk otomatikman dogal yasamci olmaz mi?
dinginligi haric pekcok seyini takdir ettigim ülke.
Nehirleri, dağları, huzurlu yaşantısı ve küçük boyutuna rağmen büyük ekonomisiyle vatandaşlarına gayet iyi bakan, sahiplenen ülkedir. Hatta vatandaşlarına değer vermek bir tarafa sokakta ölüsü bulunmuş bir köpeğin bile bir hafta tv kanallarında gündemde kaldığını duyduğumda hayli şaşırdığım,kıskandığım ülkedir. Bizde olsa hayvancağızın ölüsünü almaya bile gelmiyor devlet.
Ayrıca vize başvurumu reddetmiş ülkedir. Bu konuda yardım isteyenler mesaj atabilirler.
isviçre'nin bir başkanı veya cumhurbaşkanı yoktur. onun görevlerini 7 kişilik bir grup yerine getirir. bağımsızlığı 13. yy'a dayanır. ülkede almanca, fransızca, italyanca ve romence konuşulur. çikolatasıyla, saatleriyle ve çakısıyla ünlüdür bu memleket. doğası da mimarisi de güzeldir bu memleketin. yıllarca tarafsız kalmasından dolayı bir çok tarihi eser korunmuştur bu ülkede. ülkedeki insanların saldırılara karşı korunumu için ülkenin her yerinde bütün nüfusa yetebilecek kadar sığınak bulunur. bölünmüş yolların bölmelerini kaldırıpta o yolları savaş uçakları için havaalanı kullandıkları rivayeti de vardır. bence dünyadaki en iyi 10 ülke sıralamasına girer bu ülke.
Almanca konuşup kendine isviçreli diyen bu alman götverenleri Hitler reyize hiç koltuk çıkmamış o yaptığınız saatlerin zemberekleri götünüze girsin emi.
vatandaşlık almanın uzun sürdüğü, az nüfuslu avrupa ülkesi. vatandaşlıkta oldukları kadar vize konusunda da sıkılar, öyle ki bu yıl fransız vizesiyle basel’dan girmeyi tercih ettim.
insanlar kültürlü fakat eğlence anlayışı namına ellerinde hiçbir şey yok. festivallerde ve konserlerde sadece kafayı çekip baş sallıyorlar, saat ondan sonra da tıpış tıpış eve.
kurallarla aşırı iç içeler. açıkçası bu durum beni baymıştı, yalan söylemeyeyim. fakat ülkeye gelen yabancıları hizaya getirebilmek için oldukça gerekli yöntemler bunlar.
eğitim sistemleri hakkında çok az bilgim var. 6. sınıfın sonunda, notlarıyla orantılı okullara gönderiliyorlar. gymnasium denilen yerden üniversiteye gidebiliyorlar, lakin burada okuyabilmek için 5,5-6 not ortalamasına ihtiyaçları var. sek-a, sek-b ve sek-c denilen yerler de var, sanırım bunlar da meslek okulu olarak geçiyorlar. sek-c’den mezun birisinin meslek bulması imkansız diye duymuştum.
ergenleri tıpkı bizimkiler gibi, tabi bunlar bizdekilere kıyasla biraz aşırı. cinsellik eğitimi erken yaşta veriliyor, okulda ailelerin çocuklar üzerinde hak ve söz sahibi olmadığını söylüyorlar. bundan dolayı okullar 13-14 yaşında hamile kızlarla dolu. çocuk bakarken meslek yapıyorlar, cidden şaşırtıcı.
eğer toplu taşıma kullanarak seyahat edecekseniz aldığınız biletlere dikkat edin. türkiye’deki gibi akbil sistemi yok, onun yerine bilet kontrolcüleri var. ne zaman kontole tabi tutulacağınız kesin değil. sivil dolanıyorlar genelde. eğer yanlış biletle yakalanırsanız 100 frank ceza ödemeniz gerekiyor.
iş mevzusuna değinmem gerekirse, bir yabancı olarak ‘yasal’ bir şekilde çalışma imkanınız yok. hiçbir şekilde hem de. çalışabilmeniz için oturuma ve b1 seviyesinde yabancı dile ihtiyacınız var. dil de kaldığınız kantona göre değişiyor. bu durumun sonunda ölçüp tartıp kaçak çalışmaya karar verdiniz diyelim, yakalandığınız takdirde 100.000-150.000 frank arasındaki cezanızı ödemeniz isteniyor. sınırdışı bile edilebilirsiniz.
hava durumunu takip edebilmek çok zor. bir gün doluya tutulurken ertesi gün 30 derece sıcakta kavrulabiliyorsunuz. yanınızda küçük bir şemsiye taşımanızda fayda var.
etrafta gezerken farkında olmasanız bile, belki de yüzlerce türkle aynı yerde geziyor olacaksınız. konuştuğunuz şeylere dikkat edin.
ülkenin her bir yanı tarih kokuyor. şansınız olursa dağlara çıkın, kiliseleri ziyaret edin, kalelerde, şatolarda geziye çıkın.
başınız sıkıştığında insanlardan yardım istemekten çekinmeyin. on insandan yedisi, yaşlıları dahi derdinizi anlayacak ve derman olacak kadar ingilizce biliyor.
aklıma geldikçe yazarım artık. rötar yapan uçağımı beklemem lazım.
Sorunsuz nadir ülkelerden diye düşündüğümüz ama öyle olmayan, aynı şekilde muhacir problemi yaşayan bir ülke. Farkı ise bu ülkede devlet ülkeyi muhacirler içinde uygun sağlıklı bir yaşam alanına dönüştüreyim derken ( örneğin onlar için önemli olan dini sembolleri kaldırarak ) kendi halkını huzursuz ediyor. Ülkeye giden muhacirler ülkenin kültürüne yaşam şekline ayak uydurmaya çalışmak saygı duymak yerine, gruplaşmayı ve insanların geleneklerine karşı çıkmayı tercih ediyor dolayısıyla ülke kültür ve geleneğini yavaş yavaş yitirmeye başlıyor. Buna da rağmen çizgilerini bozmayıp , sessiz kalmayı tercih ediyorlar.