ırak savaşında bölge ülkelerine en çok silah satan ülke olmasına rağmen, dış politikasında demokrasiden, insan haklarından, silahsızlanmadan bahseden ülke.
nobel ödüllerinin verildiği (bkz: orhan pamuk) bize çağdaşlık gibi birçok konularda ders vermeye kalkan fakat kendisi bence bu sınavlardan geçememiş ab ülkesi. bazı örnekler:
-Mesela basın özgürlüğü yoktur. basın devletin kontrolündedir, isteyen istediğini yazar; fakat hepsi basılmaz ya da yayınlanmaz.
-yapılan türkçe radyo yayını yakın bir tarihte kaldırılmıştır. nedeni ise artık türklerin iyi isveçce bilmeleri. bakınız kürtçe yayınları devam ediyor.
- daha yakın bir tarihe kadar (1970'ler) din ve vicdan özgürlüğü yokmuş ve her doğan çocuk protestan kilisesine kaydolmak zorundaymış. ayrıca laiklik bizdeki gibi anayasayla belirlenmiş bir olgu değildir.
-evde ve okulda gençler üzerinde hiçbir yaptırım ya da yönlendirme yoktur. yoldan geçen 18 yaşında birine sorduğunuzda bırakın ileride mühendis, doktor olmayı bir meslek edinmeyi bile düşünmediğini söyleyebilir.
-alkol ve uyuşturucu kullanımı had safhada. ve bu belli yasaklarla sınırlandırılmış değil.
kişi başına düşen milli gelirin en fazla olduğu,herkesin ingizliceyi konuşabildiği,tarihine sahip çıkmış bunun sadece Gamlastandaki binalardan değil ülkedeki çoğu yapıdan rahat rahat anlaşıldığı,insanların gelirinin büyük kısmının vergiye gittiği,sarışın insanlarla dolu,güneşi fazla göremedikleri için ülkedeki çoğu insanın depresyonda olduğu,başkentinin adalardan oluştuğu ve köprülerle bağlandığı,insanın dışardayken kendini değerli hissettiği sosyal bir ülke...
milli marşlarının ilk kıtasının son dizesinde "din sol,din himmel,dina ängder gröna" (senin yeşil güneşin,gökyüzün,çayırların) denmesinin sebebini bir türlü anlayamadığım ülke.
isveçli bir arkadaşımın "herhalde kafiye olsun diye öyle yapmışlar" şeklindeki yorumu ufuk açıcı cinstendir...
sınırsız yeşil, yol kenarında görme ihtimalinizin yüksek olduğu geyikler, sandviçinizi ısırırken serçenin yanınıza rahatlıkla konup ortak olma isteği...doğa ve sosyal yaşamın içiçe olduğu nadir yerlerden... yüzölçümüne oranla nüfusu oldukça az,söylenilen kadar kızların güzel olmadığı,eğlence anlayışları bizden tamamen farklı olan,sıkıldığınız sinyallerini vermezseniz yaygın oyunları "king" i saatlerce oynayabilcek insanlar topluluğundan oluşan,yaz mevsiminde coğrafi konumu itibariyle gece olsada uyusam deyip alacakaranlıkta uyumak zorunda kaldığınız,insanların hava koşullarına alışık olmasıyla güneş gördüklerinde ince giyinip, sizinde uyum sağladığınız takdirde grip olma olasılığınızın yüksek olduğu yer.
dünyanın en büyük silah üreticelerinden olan, refahının sebebine ırak ta orda burda surda kanların dokülmesine sebep olan silahlardan borçlu olan ülke.
yazlari bile yagmuru eksik olmayan, turkiye'den buharlasan sularin buralara yagmur olarak dustugunu dusunduren yemyesil ulke. su altindan gitmenizi saglayan harika bir tunelleri var. gecekondu dedigimiz cirkin yapilardan bir tane bile gormek imkansiz, eski olusumlu oldugu icin her yer dumduz ve bunun avantaji olarak sehir planlamasinda cok daha rahat harikalar gerceklestirilmis. insanlari soguk gorunseler de iki uc muhabbetten sonra muhabbetsinas yonlerini comertce ortaya seriveriyorlar sanki 40 yillik ahbap gibi. alisveris merkezlerine diyecek yok! binlerce kronluk giysiler-esyalar indirimlerle neredeyse bedavaya alinabiliyor. herkesin gelir duzeyi oldukca iyi olmasina ragmen cogu indirimlerde ihtiyaclarini gideriyor. yok oyle bol keseden harcamak, lukse kacmak falan. bilincli insanlar hepsi, yerler bal dok yala. bir de aurora olayi var ki harikulade! isvec'in yukari kesimlerine ciktiginiz vakit goreceginiz isik oyunlari, isvec'e asik olmaniz icin yeterli bir sebep. ama yine de bulbul-altin kafes iliskisi yururluktedir vatan icin atan minik kalpte.