ülkemiz okullarında pazartesi ve cuma öğrencilerin başına gelen durumdur.
özellikle cuma günleri muhakkak bir tören olur.ve biz öğrenciler bitse de gitsek moduna gireriz. bu sırada o öğlen sıcağının altında birbirine bakılıp sırıtılır.müdür beyin göz belertmelerine maruz kalmak işten bile değildir.
istiklal marşı'na gülünmediği sürece gayet masumca yapılan eylemdir. zira insan o anda istiklal marşı'na gülmez. gülmemesi gereken bir durum olduğu için güler. insanın doğasında var efendim yapma dedikçe yapası gelir. ha istiklal marşı'na gülen varsa bin türlü küfrü hakedendir.
genelde marşa gülünmez gülünen ya şişko beden dersi hocasının heyecanla marşı okurken sallanan göbeğidir ya kel fizikçinin soğukdan kızarmış burnu ya da istanbul oda orkestrasını yönetiyormuş edesıyla el kol sallayan müzik hocası.
nedeni, ilkokul ve orta okulda istiklal marşının bilinçsizce ezberletilmesi ve her hafta 2 kere okutulmasıdır. az olan kıymetli olur kuralına aykırı olan bu husus nedeniyle gençlerimiz için artık pek kıymetli birşey olmaktan çıkmış, mezun olunduktan 3-5 sene içinde kişilerin %90'ı tarafından unutulmuştur.
affedilir tarafı olmayan, maneviyattan yoksun kişilerin yaptığı olay. eşşek suya gönderilir dönene kadar çocuklara temiz bi sopa atılır. ama dönen eşşeği 5 kere daha yollamak suretiyle hem eşşeğin suya hem de çocukların dayağa doymaları sağlanır. ***
çocukluk psikolojisi içerisinde "tekrar ile anlamı yitirme" ve "gülünmemesi gereken yerde sinirleri bozularak gülme" durumundan ibaret olan, anti milliyetçilikle alakasız, yine de pek de saygılı olmayan durum. kazık kadar olup da gülen andonların da dötleri büzüle o ayrı konu.
kara harpte okuyan bir arkadaşımdan 'her okunduğunda ağlıyorum abi' lafını duyduğumda bunlara nasıl bir ağitim, nasıl bir millet sevgisi aşılıyorlar da adamlar her okunduğunda gözyaşlarına boğuluyorlar diye düşündüğüm,lisede istiklal marşı okunurken bayrağı çeken çocuğun arkadaşları tarafından karşıdan şebeklik yapılması sonucu gülümsemesinin suçlusu kimdir acaba diye kendime sorduğum üzücü olay.zira milli marşımız sözleri ve bestesi itibariyle ağlanmasada gülerek rezil edilecek bir marş değildir.
çocukça hareket. bunu yapanlara bir suç yüklemek yanlıştır, suç onlara istiklal marşı'nın içerdiği anlamı, o marş söylenirken göndere çekilen bayraktaki kırmızı rengin atalarının kanı olduğunu, m.akif'in o marşın çoğu dizesini yazarken ağladığını ve bir kıtasını da rüyasında görüp uyandığında unutmamak için duvara yazdığını, güneydoğu'da şehit olurken bile istiklal marşını söyleyerek gözlerini yuman vatan evlatlarını anlatmadığı için o zavallı genç yaptığının ne kadar acı olduğunun farkında değildir. ona değil, ona bunları öğretmeyen ailesinden ve öğretmenlerinden sorun bunun hesabını.
acı içinde yazılan edit: entry'i girerken dikkat etmemiştim ama aramızda olayı öğretmenin veya müdürün kızmasından korkmaya kadar indirgeyen arkadaşlar olduğunu görmek çok acı verici. senin müdürden yediğin fırçanın acısı, o şehitlerin ve mehmet akif'in kemiklerinin sızısı kadar şiddetli olamaz emin ol.
önünüzde ya da arkanızda sizin gibi okulun fırlama birkaç kişi varsa her cuma başınıza gelen ve müdürün marş sonunda "arkadaki gülen hayvanlar,sizi odama alayım"anonsuyla son bulan hadise
yapılmaması gereken bir harekettir. fakat, insanın yapmaması gereken durumlarda üzerinde hissettiği baskı* sebebiyle kendini tutamayarak -istemeden de olsa- bu durumu yaratır.
-saygı duruşunda gülmek
-cenazede gülmek
-topluluk önünde konuşma yaparken gülmek
...
gibi türevleri mevcuttur.
biliyorum çok saygısızlık. biliyorum çok çok büyük ayıp. fakat neşeli biriyseniz ve lisede bayrak töreninde sizin yanınızdaki adam da sizin gibiyse ister istemeden gülersiniz. her şey cok guzel başlar. törenden önce gülmeyeceğinizi söylersiniz. bunun ne kadar büyük bir saygısızlık olduğunu aranızda tartışırsınız. her şey çok iyi gidiyordur. koro şefi 3, 4 der ve orkestra başlar. her şey çok guzel gidiyorken bir anda yanınızdaki arkadaşınızın nefes alışının değiştiğini farkedersiniz. o anda aynı olay size de olur. herif gülmemek için kendini tutuyordur. ortada gülüncek hiçbir şey olmamasına rağmen bir anda arkadaşınızın suratı da artık nefes alışı gibi değişmiştir. koro şefi sizin ve arkadaşınızın suratına öyle bakışlar atar ki ''aha boku yedik törenden sonra''dersiniz. yapacak bir şey yoktur. bunun ataya olan saygısızlıkla da alakası yoktur. hele bir de bu olayı crr konser salonun da vali karşısında yaparsanız, tüm türkiye'ye rezil olursunuz. *
istiklal marşına saygının, ruha aşılanma yerine "neden yapıldığının bilinmediği ama yapılması gereken bir şey" olarak öğrencilere enjekte edilmesinin getirdiği hatadır.
tabi tek etken bu değil, bu eylemi yapan çocuğun akılsal sağlığının ve taşıdığı şeref miktarının da önemi vardır.
lise yıllarında kendini kuş zanneden bülbül sedat ın istiklal marşını yönetmesinden ötürü; okul öğrencilerinin yüzde doksanının, hocaların ise yüzde sekseninin içinde bulunduğu durum idi. özellikle cuma günleri yaşanan bu hadise karşısında; yazar kişisi istiklal marşında gülmemek amaçlı tırnağını etine batırırdı.
lise çağlarındaki cahillik dönemleri diye adlandırdığımız yaşlarda, çoğumuzun hayatı dalgaya alıp, bunun bir saygısızlık olduğunu kavrayamadığımız ve milli duygularımızın henüz oturmadığını gösteren eylemdir.
insanlık hali herkesin yaşayabileceği hadisedir. kasten yapılmışsa kötü niyetlilik arz ediyorsa gereken cevap verilmelidir, aksi bi durum varsa vatan hainliği suçlaması ayağına girmenin bir mantığı yoktur.
antalya anadolu lisesi'nde bir cuma günü "rahat, hazrolllll" cümlesinden sonra tenefüslerde çalan kasetin teybin içinde kalması sonucunda, tüm öğrenciler pür dikkat kesilmişken hoparlörden kırac'ın "endamın yeteeeeerrrr, gözlerin yeterrrrrrr" diye girmesi sonucunda yarılma durumudur. istiklal marşında hüznün ve kederin uğramadığı durumdur. bu gibi densizlerin bir üst modeli vardır. 10 kasımda siren çalarken gülerler.. (bkz: öküz)
zaman makinesi icat edilmiş olsaydı, bu gülenleri çanakkale ya da istiklal savası yıllarına savas meydanının ortasına koymak gerekirdi ki bak bakalım bir daha güle biliyorlar mı diye düşündüren, arsızca yapılmış bir hareket. sadece içinde bulunduğu anı yaşayanların bilinçsiz ergenlik dönemi hareketi.