girişinden itibaren sağlı, sollu olarak dizilmiş, kendilerine yapılan tüm kötülüklere rağmen ezilmemiş, önünden geçenlere kimbilir buralarda neler yaşanmıştır dedirten o güzel, eski ama yenileri gibi ruhsuz olmayan binaları, vakko'nun kurucusu rahmetli vitali hakko'nun unutulmaz çabaları ve bu çabaların sonuçları, sıra dışı güzellikleriyle tabii ki çiçek pasajı, hiç kimsenin mekan açmayı aklından bile geçirmediği bir yerde ve dönemde açtıkları mekanlarında düzenledikleri bitmek bilmeyen güzel etkinliklerle istiklal caddesi ve çevresine başka bir hava katan babylon'cular, caddenin olmazsa olmazı olan ali muhiddin hacı bekir şekercisi, hiç şüphesiz güzellik olarak her biri diğeri ile yarışan kiliseleri, hacı abullah, cumhuriyet meyhanesi, refik gibi sadece menüsü değil, ruhu olan işletmeleri, günün her saati caddenin her iki yönüne akmakta olan insan seli ve yazmaya devam etsem aylarca sürecek olan diğerleri..
yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun
taze mi bitti topik
canın sağolsun
amanın yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun
altınbaş kadehe yağ gibi dolsun
o koskoca kalabalıkta içim bir gram ürpermeden yürüyebiliyorum ya,
tek tek gördüğüm tüm insanların suratlarına bakarken hiç çekinmeden,
bir de akşam yürüyorsan eğer loş ışıkların altında...
o tablo gibi dizili yapıların arasından,
istiklaldeyseniz...
amaaaann boşverin, gerisi yalan...
eskidendi eskiden. şimdi nerde o eski sıra sıra ağaçlar, arnavut kaldırımlar. onlardı istiklal caddesini istiklal yapan. istiklal istiklal olmaktan çıktı şimdi.