istiklal caddesi ni baştan sona yürümek

entry6 galeri0
    1.
  1. gayet keyifli bir yürüyüştür. kültürlerin, asırların, renklerin iç içe geçtiği bir ortamı seyrede seyrede güzel bir yürüyüş yapmaktır.
    2 ...
  2. 2.
  3. dünyanın bütün sokaklarında yürümektir. belki yüzyıllarca sonra tanıyacağın birinin omzuna sarhoş sarhoş omuz atıp, yoluna devam etmektir.

    bir sarhoşun şarap şişesinde sıkışıp kalmaktır istiklal caddesi'nde yürümek.
    1 ...
  4. 3.
  5. istanbula aşık olmamın nedenidir. tarih kokan o sokaktır. ulan istanbullu koca bulup onunla evlencem oraya taşıncam. (bkz: bana bi koca lazım istanbul için lazım)
    2 ...
  6. 4.
  7. sanırım sadece artık tatıllerde yapacagız o işi.üniversite işi kaldı sanırım.
    0 ...
  8. 5.
  9. techizatsız asla yürümeyeceğim cadde yürüyüşüdür.

    (bkz: nikon d90)
    1 ...
  10. 6.
  11. hatırlayınca iç burkan bir detay oldu benim için. hatıralarda kaldı.
    ne eğlenceli, ne neşeli günlerdi halbuki..

    istiklal'in istiklal olduğu dönemlerde, laternacının etrafında dost meclisiyle ritme ayak uydurduğumuz o güzel günlerde.. yok be, o kadar da dinozor değilim.

    şaka bir yana, çok defa küfelik bir vaziyette sağa sola sallanarak yürümüşümdür canımın içi istiklal'de. sarhoşluğumuzun temellerini genellikle pasajda yapardık. barlara ya da kulüplere pek gitmezdik.
    çiçek pasajı'na kurulur, biraz efkar biraz makara yapar, sonra bir ara matem havasını oluşturur, en sonunda da evlere dağılmak niyetiyle istiklal'den yukarı doğru yürürdük. türlü türlü insanla göz göze gelir, türlü türlü düşüncelere kapılırdık.

    yine böyle bir günde, dostlarla çiçek pasajı'nda içmiştik. fasıl ekibine çok fena parçalanmıştık.. akabinde gecenin sonunda hesabı ödeyip, birer birer dağılmıştık. benden hariç diğer iki arkadaş odakule tarafına yürümüştü. ben de kafa bir milyon, meydana doğru yürümüştüm. öyle güzel bir kafa yaşıyordum ki, gelene geçene tebessüm ediyordum. o dönemlerde araplar yok denilecek kadar azdı. belki de gecenin o saati bir tane bile arap yoktu. göz göze geldiğim insanlar arasında türlü ülkelerden gelmiş turistler, şarapçılar, çiftler, gençler, apaçiler, travestiler, kaybetmişler, kazanmışlar, zenginler, fakirler, genç kızlar, orta yaşlı kadınlar, külhanbeyleri, pezevenkler, emolar, inekler, deliler ve daha nicesi vardı. o kadar çeşitte insan profili vardı ki, sadece onlara bakarken bile bir kadeh daha içmiş gibi olmuştum.

    meydana vardığımda, intercontinental istanbul'a doğru yürüdüm. eve ulaşacağım otobüs oradan kalkıyordu zira. gecenin o saatinde, saatte bir hareket eden otobüsün kalkış zamanına daha 45 dakika vardı. canım sıkıldı, sigara yaktım. sosyal medya falan yok tabii. kendimi oyalamak için bir şey arıyordum haliyle. biraz ileride yatan köpeğe ıslık çaldım. takmadı bile. kafasını hafifçe kaldırdı, "bi siktir git birader" der gibi bakış attı. saygılar dedim, daha da elleşmedim. acayip karizma bakmıştı.

    otobüsün kalkmasına 20 dakika kala telefonum çaldı. odakule'ye giden arkadaşlar eve dönmekten vazgeçmiş, başka bir bara gitmişlerdi. beni de davet ettiler. kafam hala küfelikti. sallana sallana asmalı mescit'e doğru yürüdüm. kusanları, kavga edenleri, tinercileri ve gülüşenleri gördüm. hay dedim, canım istanbul.. ne çeşit bir şeysin sen?

    asmalı'nın dar sokaklarında yürürken bir ara yere kapaklandım. elime tükürük bulaştı. tam da tükürüğe denk geldim. hay dedim, orospu çocuğu.. ne çeşit bir lamasın sen?

    güzel ve hızlı günlerdi. şu anki istiklal ile zerre alakası yoktu.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük