ittihat ve terakki partisinin bir üyesi olan ve eski istibdada hasret kalan süleyman nazif' in şiiridir.
ayrıca yine ittihat terakki üyelerinden tevfik fikret it * döneminde yapılan yağmaya o bile dayanamayarak Han-ı Yağma' yı yazmıştır.
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır
Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır.
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir
Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir.
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı zi-safa sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay.
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var
Bu sofra iltifatınızdan işte ab ü tab umar
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar.
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini.
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak.
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
baskıcı ve zorba yönetimli abdülhamid he mi çocuğum?
çok zor bir dönemde 30 sene boyunca 2. abdülhamid'in devleti yıkılmaktan tek başına kurtardığı dönemdir. pek bilinmez ama aslında o şartlarda büyük bir başarıdır.
Sultan Abdülaziz'in saltanatı zamanında 1870'den itibaren başlayan ve II. Abdülhamid'in padişahlığı süresince devam eden mutlakiyet rejiminin adıdır. II. Abdülhamid devrinde "istibdat" adı verilen şahsi yönetim, Meclis-i Mebusan'ın süresiz kapatıldığı 13 Şubat 1878'den II. Meşrutiyet'in ilanına yani 23 Temmuz 1908'e kadar devam etti.
30 yıl 5 ay 9 gün devam eden bu zaman içerisinde II. Abdülhamid, siyasi ve kanuni hakları kaldırmak için yeni kanun çıkarılması teşebbüsünde bulunmadığı gibi, bu hakları koruyan kanunların da yürürlükten kaldırılması için teşebbüste bulunmadı. Buna rağmen hürriyetleri baskı altında tuttu, özellikle Meclis-i Mebusan'ı süresiz olarak kapattıktan sonra, ilk işi basın hürriyetini kaldırarak ağır sansür koymak oldu. Kendi yönetimini benimseyen bir kısım gazete sahipleri ve gazetecilere(yandaş) çıkarlar sağladı. Mizah gazeteleri ve karikatür yayımı yasaklandı. Toplanma hürriyeti yok edildi. Hatta devlet adamlarının birbirlerinin evlerine gitmeleri bile yasaklandı. Hükumetin yetkilerini büyük ölçüde şahsında topladı. Kurduğu hafiye teşkilatı ile devlet memurları arasında tam bir korku ve endişe havası estirdi. II. Abdülhamid, Meclis-i Mebusan'ın tüm yetkilerini şahsında topladı. Hal'inden sonra 23 Temmuz 1908'de ilan edilen ikinci Meşrutiyet'le istibdat devri kapandı.
"Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet emniyet içinde olamazdı. Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir istihbarat Teşkilâtı kurmaya, bu düşünce ile karar verdim. işte düşmanlarımın Jurnalcilik dedikleri teşkilât budur."
şeklinde açıklamış abdülhamid o dönemki uygulamalarının nedenini.