06.09.2009
bugünde hiç gelmeyecek bir mektubu bekliyorsunuz, onu bir an olsun unutamıyorsunuz. biliyorsunuz o gelmeyecek ne mektubu gelecek ne de kendisi gelecek. zaten gelmesini istemiyorsunuz. onun sizi şu halinizle görmesini istemiyorsunuz. hayata karşı yenik bir kızı görmesini istemiyorsunuz. tek çare var o da ağlıyorsunuz. ancak böyle kurtuluyorsunuz sıkıntılarınızdan veya siz öyle sanıyorsunuz.
ve artık beklemeyin o gelmeyecek...
04.09.2009
hep kendini düşünenlerle dolu bir dünya; yanıbaşında ölüm gezmekte ama senden başka kimse görmemekte. uzun, karanlık ve sıkıcı bir gün; gözyaşları, haykırışlar, inlemelerle dolu bir gün neye ağlamalıydım; ölümüme mi? yoksa sevdiğime mi? bilmiyorum. bu soru ve bundan sonraki gelecek her soru cevapsız, artık gücüm yetmiyor cevap vermeye, gerçekleri söylemeye. ama kendimi kandırıyorum biliyorum da. unutmak istiyorum tüm güzel günleri, sevdiklerimle olduğum o güzel günleri. ama olmuyor acı çekiyorum, ağlıyorum.
bugünde bitmesin bir gün daha bir gün daha gitmesin ölüme. ama durmuyor ve gidiyor durmak bilmeden, acımadan. bazen yalanlarıyla bazen doğrularıyla ama bir şekilde devam ediyor hayat hiç beklemeden. hep yarım, hep yarım...
bir gün bitiyor ölüme verdiğim bir gün daha gidiyor. ve şimdi uyuyorum; kapatıyorum gözlerimi uzaklaşıyorum hayatın sahteliğinden...
ölüm nereden ve
nasıl gelirse gelsin...
savaş sloganlarımız
kulaktan kulağa yayılacaksa
ve silahlarımız elden ele geçecekse
ve başkaları mitralyöz sesleriyle
ve de savaş
va zafer naralarıyla
cenazelerimize ağıt yakacaksa
ölüm hoş geldi,
safa geldi.
cümleyi kuranin azrail olmasi halinde, sahip oldugu vasiflardan ötürü, gereken ehemmiyet gösterilmeli, sallanmali... "ister yalan deyin..." derkenki sizli bizli üslubu da zarafetindendir. galeyana gelmeyiniz, zira boru degil lan adam melek yani en nihayetinde...
sabırdı belki gece denen şey, mutlak suretle kavuşacaktı bir sabaha... bir ömrü tüketmenin hüznü yerine, her anında gülümsediği, her kaldırımını neşeyle adımladığı bir dünya bırakacaktı geride...zaman denen izafiyi iliklerine kadar hissedip onunla beraber tükenmektense, her nefesin hakkını vererek yaşamalıydı... gelmeyen bir mektubu bekleyerek günü yitirmektense, çıkıp özgürce dolaşacaktı sokak kedileriyle...
02.09.2009
bugün de mi yalnızsın, içindeki boşluğa hapis mi oldun. evet kaybettim ben her şeyi ve herkesi. hadi şimdi gül bana hayat, yıkılmış bir savaşçı var senin karşında, ama halendaha seninle inatlaşan bir savaşçı. bırak gideyim sevdiklerime, bırak gideyim beklediğime, yeter ki ben yaşayayım, bırak beni hapsetme beni karanlığında, ışığı göster oraya gideyim.. boş bu laflarım hadi şimdii uyu, derin karanlıkta bir kez daha kaybol..
yorgun bir bekleyiş
neyi, kimi bekliyorum
unutmuşum
ölüm gelecekti
bekle
ağlayarak ve acı çekerek
niçin?
niçin bu gözyaşların, bu öfken!!
hadi durma koş şimdi
ama unutma
ondan kaçamazsın.
dönüpte bakma arkana
bil ki
sen hiç birini üzmedin
onlar seni üzdü
kırdılar birçok kerede ağlattılar
ama kalk bir daha yerden
yorgun, hasta, umutsuz insan.
kalk yerden!
yaşamak sana çok uzak
git artık
mutlu, umutlu hayaller
gelme yanıma
görme beni
biliyorum
beni terkedeceksin çünkü
daha fazla üzmeden git artık
ölüme yaklaşmışken...
dünyevi suretlerinin hepsi yalan, gerçek olan bir tek o son nefes sancısı.
insan, cahil olmasına rağmen yükü yüklenen insan.
insan, övülmüş olmasına rağmen saygıdeğer emanetin onurunu taşıyamayan insan.
insan, hem bilen hem bildiğini bilmeyen insan.
her nefs ölümü tadacakken, her nefse misafir bir ölüm varken , yalnız kendininkini kutsayan yalnız kendinden konuşan insan.
ölümden değil kendinden korkması gereken , zamanla yaşamayı beceremediği için zamansız yaşamdan korktuğunu bilmeyen insan.
az bilen çok korkan , korktuğu içinde asla bilemeyecek olan insan.
kimi ölümünü düğünle karşılarken , kimi içini henüz vakti gelmemişken binlerce cenazenin soğukluğuyla dolduran...
ölüm her aklına geldiğinde
ah edip vah edip inleme
bu halinle tanrı'yı incitmiş olacaksın
ecel kapına geldiğinde
evi telaşa verme
o geldiğinde sen gitmiş olacaksın
yaşam ve ölüm arasında bir ilişki kurulması gerekiyorsa:
zamanı geldiğinde; bitmesi gereken bir ilişkidir* yaşam. uzadıkça yorar, yaşadığınız güzel şeylere duyulan özlem yaktıkça canınızı, var olana lanet okursunuz. zaman geçtikçe geride kalan yaşanmışlıkların soyut değeri artar. velhasıl-ı kelam, üstadın dediği gibi :"ölüm, nereden ve nasıl gelirse gelsin, hoş geldi safa geldi."
not: bu yazıya konu olan tecrübe, yazar tarafından deneyimlenmemiş, var olana ergi, tecrübe aktarımı vb. ye dayandırılmıştır.
bedenimi
savurup attınız
en karanlık köşelere
gömdünüz
en karanlık topraklara
kalbimi ise aldınız
kırdınız hiç acımadan
paramparça edip
geri bıraktınız
zihnim ise hür
dolaşıyor bilmediğiniz yerlerde
görmediğiniz köşelerde
ben yaşıyorum
sizin hayal bile edemediğiniz dünyamda
tek başıma ve hür
ve şimdi ölümle birlikteyim
ölümle...
size en yakın olan ve her zaman doğruları söyleyende o. ölümünüzü o size hatırlatıyor hergün, üşenmiyor, yorulmuyor, her gün yanınızda bir o var bir de durmak bilmeyen gözyaşlarınız. hayata mı küsüyorsunuz? o zaten size küsmüş ve oyundan atmak için gün sayıyor. siz de bekliyorsunuz oyundan atılacağınız günü, biliyorsunuz çok yakın olduğunu...
bak yine bekliyor kapımda
beni yalnız bırakmıyor.
haber veriyor her akşam
her akşam gelip
son gecen diyor.
senin için yarın yok diyor
ölüm yakında diyor.
akşam oldu yine
karanlık çöktü üzerime
üzüntülerle doldurduğum bir kalbim var
bir de sevdiğim ve üzdüklerim
yaşamın son günlerinde de
bir de gözyaşlarına sahip
ne onlar beni kurtaracak
ne de kahramanım...
28.08.2009
hayatın önünüze serdikleriyle yetiniyorsunuz bugünde. birçok insan inanıyor ve kazanıyor bu yarışı, siz de bunun için savaştınız; hayalleriniz için peki şimdi hayatınız değişti, koca bir yalnızlığa mahkumsunuz. ilerleme kaydetmek? bunlar sizin için hiçbir şey ifade etmeyen anlamsız kelimeler bütünü... on altı yaşındasınız doğruyu bulmak için çok çalıştınız, yanlışları ard arda yendiniz peki şimdi yanlışlar bütünün, üzüntüler kuyusunun tam dibindesiniz. bundan sonrası için ümitli misiniz? kalbinizde, aklınızda farklı düşünceler içinde... bir yanınız evet bu zorlukları aşacağız diyor, diğer tarafınız ise kendini zorlama hiçbir şeyin değişeceği yok diyor. bu ikilemden memnunsunuz aslında ; korktuğunuz birgün bu ikilemin bile olmaması... neyi, ne kadar bekleyeceğiniz hakkında hiçbir fikriniz yok, size ipucu bile veren yok... siz bunları düşünürken birgün daha sona eriyor tüm olumsuzluklarıyla... gerçi yarında bugünden farksız değil. yine olumsuzluklar, üzüntüler...
valla simdi söyle....bu konuyla ilgili en güzel yorumlardan birisni yapan sahis, 92 yasindaki gecmisin büyük alman basbakani helmut schmidt´tir. cok nüktedan birisi olan schmidt bir ara demisti ki
"ölüm ne zaman gelirse gelsin, biz hep cok az yasadigimizi saniriz. ölüm hep cok erken gelir."