askerlik görevinin zorunluluktan cıkartılması durumudur, askere alınacak kişilere secme hakkı verilmesidir.
mantıklıdır, adam yasadıgı ülkeyi sevmiyorsa onun askere alınması ülke yararından cok zararına olacaktır, adam pkk üyesi ve türkiye'de yasıyor bu ülkenin nüfus cüzdanını tasıyor ve zamanı geldiğinde askere cagrılıyor, şimdi bu adam kısa bir zaman önce catır catır kursun sıktıgı orduda ne fayda gösterecek buyuk ihtimalle muhbirlik yapacak, vatan hainliği yapacak, bu adamı askere almaktansa sen gelme lan ayı demek daha mantıklı değilmidir?
verdiğimiz sehitlerin memleketine bir bakın nasıl bir cografi dagılım gösteriyor.
edit: * pkk lıyı askere alırsan gelir tepene tepene kursun sıkar, ondan gelecek fayda gelmesin daha iyidir, gerci senin gibi mallarıda almamak lazım .
kısmen yaşanan bir durumdur. şöyle ki; istemeyen bir kısımda da askere alınmaktadır ama babasının forsundan, zenginliğinden ağırlığından faydalanıp paşalar gibi askerlik yaparak. şehit olanlar, gazi olanlar yine fakir fukara çocukları olmaktadır (mutlaka istisnalar vardır ama kaideyi bozamaz)
askere gitmek = ülkeyi korumak, ya da
ülkeyi korumak = askere gitmek
denklemlerinden başkasına aklı yatmayanların karşı çıkacağı fikirdir. bana göre askere gitmekle, silah ateşlemeyi öğrenmekle, hadi daha da fazlasını diyelim, terörist öldürmekle ülke koruması arasında bi ilişki yok mesela. bu eşitlik sadece bu eşitliği savunan için geçerlidir. o yüzden de askere gitmek istemeyen adam için ülkeyi sattığını düşünür.
terör ya da herhangi bi askeri belanın panzehiri olarak anti militarizmi gören insanınsa savunduğu fikirdir ve yukardaki eşitliğe inanan adam tarafından asla anlaşılamayacaktır.
son olarak, türkiye'de asla gerçekleşmeyecek vakıadır. varlığını zorunlu askerlik ve insanlarının ölümüyle temellendirmiş bi sistemin vicdani ret hakkını kabul etmesi binde bir olasılık falan değil, direkt sıfırdır.
sistem değişmesi ise binde bir olasılıktır.. onun için... dkaaaayyyttt!!!
askere gitmenin sadece silah vb ile ilgili olduğunu sanan kişinin isteediği olaydır.
askerlik aynı zamanda bir oryantasyon sürecidir, doğudaki askerin batıya, batıdakinin de doğuya gönderilerek genelde birbirini anlama, başkalarının yaşadığı şartları görme imkanı verilir.
bizler için elbette gerekli değildir diye düşünenler olacaktır ama hayatında köyden çıkmamış, köydekilerden başka insan görmemiş; toplu yaşam kurallarını bilmeyen, amiyane bir deyişle sıçmasını bilmeyen kişilere bunların öğretildiği yerdir.
buna karşı çıkmak tek yönüyle vatan hainliği olursa her yönüyle de kapitalizm yalakalığı, bencillik olur. ben rahat koltuğumda oturayım başkası ne yaparsa yapsındır.
bu terör belası varken, ülkemizin çevresinde devamlı ateş hattında iken ve türk halkı(bunca hatasına rağmen) ordu'yu hala en güvenilir kurum olarak gördüğü sürece, bu zorunlu askerlik ortadan kalkmaz.
zorunlu askerliğin kaldırılmasından ziyade süresinin düşürülmesidir. Bugün rütbesiz erler 15 ay, kısa dönem çavuşlar 6 ay, asteğmenler ise 12 ay bu zorunlu hizmeti yapmktadırlar.
asteğmenlerin tartışılabilir(çünkü onlar maaş alıyorlar), ancak kesin olan şey rütbesiz erlerin ve çavuşların süreleri çok uzundur.
15 ay, ki askere hazırlık, askerden sonraki sivil hayata uyumu düşünürseniz o dönem neredeyse 1,5-2 yıla çıkar, 20 yaşlarında hayata yeni yeni adım atan bir gencin hayatından 1,5-2 seneyi alamazsınız. O kişinin işgücü, gençliği, dinamizmi başka alanlarda değerlendirilse ülkeye daha büyük katkı sağlar, o kişiye temel olarak askerliğin anltılacağı, yarın birgün savaş durumunda neler yapacağının öğretileceği 6 ay yeterli olacakır. Rütbesiz erlerin güneydoğu'da çatışma ortamına sokulması da yanlıştır. terörist ile çatışacaklar uzman çavuşlar, teğmenler ve profesyonel komandolar olmalıdır.
Kısa dönem çavuşlar için de 6 ay uzun bir süredir. çavuşlar üniversite mezunu olduklarından, onların bir an evvel işe girmesi, pratik bilgilerini teoriye dökerek ülkeye fayda sağlamaları gerekmektedir. kısa dönem çavuşlar için de temel olarak askerliğin öğretilmesi için 3 ay yetecektir.
asteğmen olarak alınanlar için ise yine 12 aylık zorunlu hizmet sunulabilir, yanlız bu kişilere 12 ay sonunda prof. asker olma veya tezkeresini alıp sivil hayata dönme konusunda 2 seçenek sunulabilir(tabii ki bir ceza almamış, askerliğin tüm kurallarına uymuş ve askerliği özümsemiş kişilere).
bu şekilde olursa ülkemizdeki askerliğin daha faydalı olacağını düşünüyorum.
dünyanın pek çok ülkesinde uygulanan sistemdir. savunucularına "sen yan gelip yatarken biz enayi miyiz?" denmemektedir oralarda, zira kimse kimsenin boğazına yapışmamaktadır askere gitmesi için.
oldu. ben de vergi vermek istemiyorum mesela. benden de vergi alınmasın. öbürü de diyor ki kız çocukları okurmuymuş hiç zorunlu eğitim saçmalık. isteğe bağlı olsun. daha ne diyim ben?
zorunlu askerliği eğitimsiz insanlara eğitim sağladığı için savunacaksak, bence hata yapıyoruz. okullar ne işte yarar ki o zaman, akademik kariyer sahibi insanları askere almanın manası ne olur ya da? hı diyorsanız ki, "siktir et okulu, sadece askere gel sen, biz sana yaşamını idame ettirebilmen için gerekli şeyleri sağlayacaz (elli lira er maaşından bahsetmiyorum burda, diploma karşılığı elde edebileceklerimin [burda türkiye şartlarını kıstas olarak bellememeliyiz yalnız, zira ben burada çalışmak zorunda değilim, hatta çalışmak zorunda değilim. dünyayın farklı bir köşesinde, elimde türkiye'den alınabilecek bir diplomayla, aynı diplomayla türkiye'de yapabileceklerimden daha fazlasını yapabilip, daha fazla para kazanabilirim, sen de yapabilirsin bunu.]) gerekli şeyleri sağlayacaz. ama her hafta dağa "terörist" avına gidecez.", hadi lan derim, çünkü köşeli parantez içinde yazdıklarımı sağlayamazsınız bana. en iyisi, farklı ülke vatandaşlığı. zaten o kıçını yaladığınız herifler de demiyorlar mı yahu "küreselleşme" (globalleşme hatta) diye? mis işte, see you under another flag brother. burada bir noktaya daha parmak basmak isterim ki, bu entry insan iradesinde karşı (açık ya da kapalı şekilde) diretilen şeylerden birini daha barındırıyor ki; lost. ben lost'u izlemedim/izlemiyorum ki, televizyon izlemem ben. o kadar bilinçsiz bir bilgi sahibi olmak ki benim yaşadığım, "googling" neticesinde sözün nerede geçtiğini buldum. böyle yani. başlıkla alakası yok diyeceksin ama, eminim bir yerlerde bir tanım yapmışımdır ya, o da kafi ya.
bakayım biraz daha saçma şeyler yazılsın da, ben de saçmalarım bir daha belki. kısmet.
