Ruhidir benim adım
Hiç çıkamam evimden
Dostlar uydururum hayali
Mutluyumdur bu yüzden
Bir çiçek dürbününden
insanlara bakarken
Bir gün bir istasyon gördüm
Trenleri geciken
Yolcular ellerinde
Tek gidişlik bir bilet
Henüz bilmeseler de
Hayat bundan ibaret
istasyon insanları burdalar tesadüfen
Aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden
Eskiden, çok eskiden
Ben daha çok küçükken
Henüz cennet plajı
Otopark olmamışken
Mercanların arasında
Küçük balıklar vardı
En güzelleri el boyunda
Kavuniçi olanlardı
Bir gün bir rüya gördüm
O kavuniçi balık benmişim
Büyümem beklenmeden
Afiyetle yenmişim
istasyon insanları burdalar tesadüfen
Aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden
Ruhidir benim adım
Bir sırrım var saklarım
"yolcular ellerinde tek gidislik bir bilet
henuz bilmeseler de hayat bundan ibaret"
kismiyla ufak da olsa evrenin sirrini paylastigini dusunduren sarki. dusununce anliyorsun cunku, eger bir yere gidersen geri donus asla tam anlamiyla gittigin yere donus olmuyor, ayni yolu takip etsen bile, hatta hansel ve gretel gibi attigin ekmeklerin izinden donsen bile dondugunde bulundugun yer hep farkli oluyor. once sen degisiyorsun cunku, yol boyu.. her adimda farkli biri oluyorsun, onun icin hicbir sey eskisi gibi olmuyor.
baştan sona kader siyah döşenmiştir onlar için, yolu da siyahtır onların, umudu da, birkaç sözcüğe sığdırılmış yaşamları ve birkaç damla gözyaşına giydirilmiş ölümleri gibi. sanki hep bayramlıklarını giyinmiş 'mutlu' görünmeyi becerenlerin yanında, onların hayat diye giyindikleri de siyahtır, ölüm diye soyundukları da, kader diye çarptıkları da...
sivas katliamında kendi 'aydın'lıklarında yananlar, filistin'de "çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi" diye soranlar, amerika'da 'teninin uyumu' tutmuyor diye köşebaşlarında itilip kakılanlar, güneydoğuda pimi çekilmiş hayatlarını z'incir ağacının gölgesinde yaşayanlar,-ki meyve vermeyen tek ağaç darağacıydı bizim lügatimizde-*, ...hepsi bir şekilde bir istasyon soğukluğunu iliklerine kanla işlemiş bir mendilin gözyaşlarıydılar.
ve son istasyonun yakın olması hiçbirşeyi değiştirmedi, çünkü iki rayı gibiydiler bir tren yolunun...*
bulent ortacgilden dinlemesi ayri bir zevk olan sarkidir.
ozellikle "henuz cennet plaji otopark olmamisken" kismi cok acikli gelir bana. eskiden her sey daha guzelmis dedirtir... az araba, cok bisiklet, mutlu insanlar, mutlu insanlarla dolu mutlu plajlar...