istanbullu olmak zordur bahsettiğim istanbulda yetişip saygılı, görgülü olmak değil gerçekten istanbullu olmak. Nefret ettirir insanı özendirir köyüm diye bir şey yoktur vardır da tuzlanın aydınlı köyü peh.. bende isterdim ankaralara, izmirlere, doğuya gitmeyi bayramlarda seyranlarda ama 1 otobüsle varıyorum köyüm(!) dediğim yere birde ısrarcı ve saçma bir toplumuz her seferinde sorarlar nerelisin diye istanbulluyum anlayın artık baban nereli deden nereli istanbullu işte hey allahım ya trajikomik bir olaydır istanbullu olmak bide inanmayıp doğulu olduğumu düşünüp durumdan utandığım için istanbulluyum dediğimi sananlar te allahım
kütüğün istanbul iline bağlı olması durumudur. 15 milyon nüfusu olmasına rağmen zor rastlanır istanbullulara. rastladıklarınızın çoğuda bulgar yugoslav göçmeni veya rumdurlar. ilin en elit semtlerinde otururlar.
-nerelisin hemşerim.
-istanbullu.
-gonuşman bir farklı aslın nereli, istanbulun yerlisi yok...
-isveçliyim de senin konuşman çok normal a.q.
genel olarak bu tarz dialoglara gebedir.
en yakın iki ilçe arası (eğer metro yoksa) optimum 45 dakka suren yolculuklara alışık olmaktır.
Köprü trafiği eğer halıcıoğlundan başlamıyorsa trafik yok diye nefes almaktır. 2 saatte köprüye varınca boğaza bakıp, ulan bu manzara hıcbır yerde yok dıye keyıflenmektır.
Vapurdan martılara simit atmaktır, hava güzelse adaya ya da modaya gitmektir.
Sultanahmette nakit parayla sultanahmet köfte yemektir.
Her gün bir turistin size yol sorması demektir.
Sarıyer- beşiktaş minibüsü, bostancı-taksim dolmuşu, taksim-bakırköy dolmuşu, kabataş-zeytinburnu tramvayı, metrobüs, vapur gibi bilumum ulaşım araçlarına aşina olmaktır.
Arabası olsa da çantada akbil taşımaktır.
Sütlüceden eyübe sandala binmektir.
Bayramlarda seyranlarda boğazda havai fişek gösterilerini izlemektir.
Kanyonda kahve içmek ortam yapmaktır, metrocityde buz patenidir.
Taksimde tiyatro izlemektir.
Kurban bayramında derelerin kan akmasına alışamamaktır.
Cumartesileri beşiktaştaki anormal trafikten ve kazandaki yoğunluktan beşiktaş maçı olduğunu, kadıköydeyse fenerin ve artık metroda mahşer kalabalığından ve ek seferlerden cimbomun maçı olduğunu anlamaktır.
Hepsinde de eğer maça gitmiyorsa acayip mağdur olmaktır.
istanbullu olmak istanbula aşık olmaktır. istanbulsuz yapamamak, nereye gidilirse istanbulu da içinde götürmektir.
türk mantıksız muhabbetlere neden olabilecek eylem.
+ oğlum nerelisin sen?
- hocam istanbulluyum.
+ olur mu öyle şey?! baban?
- oda istanbullu.
+ deden?
- oda. ( içses: istanbulluyum işte ne zorluyorsun )
+ dedenin babası?
- o siirt ten istanbul a göç etmiş. ( içses: yok ebenin nikahı! )
+ he işte sen siitlisin!
doğduğun yer değil, doyduğun yer mantığından hareket edecek olursak:
istanbullu olmak günün 24 saatinin insana yetmemesidir. yapılacak o kadar çok şey vardır ki hep az uyumak zorunda kalırsınız. trafik sebebiyle genelde hafta içleri dışarı çıkmak pek içinizden gelmez. normal şartlardan daha zorlayıcı olur. bu sefer de hafta sonları yetmez insana. gidilecek, gezilecek o kadar çok yer vardır ki, yetmez hafta sonu bir türlü.
istanbullu olmak hakkında güzel şeyler yazabilmek için belli bir gelir seviyesinin üzerinde olmak şarttır. zira kurtköy de oturup, otobüsle taksime bi gezip geleyim diyen birisi için istanbullu olmak çileden öteye gitmeyecektir. veyahut lebi derya da manzaraya karşı bira içemezken, çengelköy de sahilde rakı içemezken istanbullu tam olarak nasıl olunur bilmiyorum. bence istanbullu olmak için istanbul un hakkını vermek gerekir, bunu da en iyi, yine, yeniden yabancı dostlar yaparlar.
bazen dışlanmaktır. sınıfta adanadan gelen 3 kız arkadaş benimle istanbulluyum diye konuşmuyorlardı lan. sanki sikecem mına koyim. bir de bunlar üniversite öğrencisi...