Ne yalan söyleyeyim, 1 lira 15 kuruşluk akbil basıp kadıköy'den bindiğin vapurla o fiyata bir güzel deniz havası alıyorsun. Mis gibi Karaköy'de inip kalabalığa karışıp yürüyorsun. Sokaklarında kaybolması sanki bir filmin içindeymiş gibi hissettiriyor. Her sokağına girdiğinde ayrı heyecanlanıyorsun. Kedisi, köpeği sanki fotoğraf karesi gibi istanbul'un. insan ilişkilerinin iyi olmasına falan da gerek yok, millet gelip seni buluyor zaten. Dönüş yolunda da denk gelirsen bir kestaneciye, mısırcıya... Al eline bir tane, bin dönüş vapuruna. Başka şehirde nefes alınmaz istanbul'dan başka.
gerçekten merak ediyorum allandira ballandira anlatılır. sadece isim düştüğü zaman gidiyorum ondada küfürler savurarak geri dönüyorum. bir anlatın bu kalabalıkta, karışıklıkta nasıl yaşanıyor ?