istanbul

entry5963 galeri866 video29 ses1
    376.
  1. içinden deniz geçen şehir.. ayrıca avrupa'nın en kalabalık şehri.
    3 ...
  2. 377.
  3. elimde olsa tarihi dokuya zarar vermeden binalarını yıktırıp, altındaki bizans imparatorluğunu çıkarıp, dünyanın en büyük açık hava müzesi haline getirmek istediğim, dünyanın en güzel şehri.
    6 ...
  4. 378.
  5. mart ayında pırıl pırıl bir güneşle insanı ferahlatan, her türlü sıkıntılara rağmen yaşamın en güzel olduğu şehir.
    2 ...
  6. 379.
  7. bu şehrin sınırıları içinde yaşamanın bedelini ödeyin sizin cennetiniz olsun... yoksa cehennemin en tatlı yanıdır...
    4 ...
  8. 380.
  9. forbes dergisinin araştırmasına göre, dünyada en çok milyarderin yaşadığı şehirler sıralamasında, dördüncü sıradadır.
    1 ...
  10. 381.
  11. http://www.ersineser.us/ ne kadar güzel bir şehirde yaşadığını hatırlamak isteyenlere, farklı ve bir o kadar da büyüleyici bir çalışma. mercan dede müzikleriyle.

    (bkz: veysel gençten)
    3 ...
  12. 382.
  13. 5-6 ay yaşadıktan sonra insanın istese de kopamadığı şehir.
    1 ...
  14. 383.
  15. insana mutlulukla hüznü aynı anda yaşatabilen şehir. yaşamaktan dolayı mutlu olduğum şehir.
    3 ...
  16. 384.
  17. hasretine dayanamadigim sehir, evim dedigim, yarim diye benimsedigim denizine baktigimda bombos, hafif, dertsiz tasasiz hissettigim sehir.
    Demezlermi tasi topragi altin diye senin icin, oyle be istanbul seni yorsalarda, cirkinlestirselerde, gozu ustunde olan gavurlara ragmen bizim diye sahiplendigimizsin.
    Ah bir gelsem oraya yine sarsan beni, kendimi sana emanet etsem, ozledim seni yarim....
    Fatih'in emaneti, ozledim. . .
    2 ...
  18. 385.
  19. dünyanın en güzel, en görkemli aynı zamanda en berbat en iğrenç şehri. yaşayan şehir. gecekondu yaşam stili ile bir metrepol uyum içinde burada. kimi semtinde kıyafet-tarz özgürlükler şehri gibi, kimisinde hala ortaçağ. sidik kokan barlarıyla istanbul. görkemli binalarıyla istanbul. dünyanın en güzellerini barındıran vede en çirkinlerini. en iyiler, en kötüler, en sıcaklar en soğuklar, hayatın anlamı. bir açıkhava müzesi, bir bataklık. martılarıyla, camileriyle, köşkleriyle, vapurlarıyla, tinercileriyle, gaspçılarıyla, çingeneleriyle. paranız varsa dünyanın en güzel şehri, yoksa bağdaddan farksız olan. yağmurla ıslanan karla üşüyen, terleyen şehir istanbul. asya-avrupa, doğu-batı, bunlar hikaye. hani şu iyiyle kötüyü birleştirmiyor mu işte ona bayılıyorum.
    2 ...
  20. 386.
  21. 387.
  22. trafik sıkıntısı bile adama zevk veren şehir. ilkbahar geldiğinde aşk ile özdeşleşir.
    3 ...
  23. 388.
  24. vedat türkali'nin çok güzel bir sözü vardır istanbul için''istanbul..kavgamızın şehri''
    1 ...
  25. 389.
  26. şu an itibari ile herkesi balkonlarına, pencerelerine akın ettirecek ölçüde yağmur yağan şehir. ya da unuttuk biz bu tip yağmurları şaşkınlıktan sürükleniyoruz pencere kenarlarına. (bkz: küresel ısınma)
    2 ...
  27. 390.
  28. bugün gerek avrupa yakası gerek anadolu yakasındaki bilimum eylemlerden, gösterilerden, yürüyüşlerden dolayı birçok yolun kapalı olacagı böylelikle de trafigin amına koyulacagı şehir.
    3 ...
  29. 391.
  30. "Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
    Onu istanbul diye toprağa kondurmuşlar."

    böyle güzel satırlar dökemedim belki ona ama en az bu satırları yazan kadar sevdik istanbul'u. efkarlıdır istanbul kimsenin olmadığı kadar, olamadığı kadar. kolay değil ne acılar barındırdı kucağında, ne sahipler kaybetti. gururludur istanbul anlayamadığım kadar, kolay değil öyle bin tutam serzenişi yüreğinde saklamak. kimine göre güzeldir istanbul kimide göre ayyaş, kimine göre osorpudur istanbul kimine göre zanlı.
    bana göre yardır istanbul ana kadar şefkatli köle kadar sadık...
    2 ...
  31. 392.
  32. bu sehr-i stanbul ki bi misl u bahadir,
    bir sengine yekpare acem mulku fedadir.

    nedim
    2 ...
  33. 393.
  34. kuruluşunun biri efsane diğeri peygamber kıssasına dayandırıldığı bir şehir.

    Efsaneye göre, Koressa'nın oğlu, Yunanistan'ın Megara kentinden genç Byzas, yandaşlarıyla
    birlikte, bölgedeki baskılardan kurtulmak, yeni bir kent kurmak ve özgürlüğünü ilan etmek
    için yola çıktı. Her şey iyiydi de, kent nerede kurulacaktı? O çağda, bilinmeyenleri bilinir kılan birisine, Delfoi kentindeki kâhine danıştı genç adam. Delfoi kâhini gideceği yeri tarif etti;
    "Kentini kuracağın yer, körler ülkesinin tam karşısında olacak." Byzas yola çıktı, aradı taradı,
    körler ülkesi diye bir yer yoktu. Sonunda, mola verdikleri bir deniz kıyısında, karşı sahile baktı ve bağırdı: "Bu insanlar kör mü, burası varken orada oturulur mu?". Delfoi kâhinini hatırladı genç adam; "Körler ülkesinin karşısında kuracaksın kentini." Körler ülkesi, günümüzün Kadıköy'üdür!

    istanbul'dan çok yıllar önce kurulmuştur "Khalkedonia", yani Kadıköy. Byzas; ordusuyla gelip soluklanmak için durduğu şimdiki Sarayburnu'nda, manzaranın muhteşem görüntüsünden
    adeta büyülenmişti. Khalkedonia'nın neden "Körler Ülkesi" tanımlamasını hak ettiğini
    anlamıştı artık. Çünkü, böyle cennet benzeri bir yer dururken, tam karşıda ve korumasız bir yerde kent kuranlar, ancak kör olabilirlerdi! Ol hikâye böyle. Temelleri Sarayburnu sırtlarında atılan kente, kurucusunun adı olan Byzas'tan dolayı, "Byzas'ın kenti" anlamında "Byzantion" dendi...

    evliya çelebininin seyahatnamesinde ise şu şekilde geçer;

    Rüyasında gördüğü Hazreti Peygamber'e "Şefaat ya Resulallah" diyeceğine, heyecanla
    "Seyahat ya Resulallah" dediğini anlatarak, yaşadığı zamana o güzel anlatımıyla tarih düşen Evliya Çelebi'nin, istanbul üzerine bir rivayet anlatmaması düşünülebilir mi hiç? Ünlü "Seyahatname"sinin ilk cildinde şöyle anlatır gezgin Evliya Çelebi;
    "Hazreti Süleyman, Peygamber Efendimizin doğumundan 1600 yıl önce Kaftan Kafa bütün
    ins-ü cine, vahşi hayvanlara ve kuşlara hükmettiği, yeryüzünün her
    dilden anlayan tek sultanı olduğu halde; okyanus denizinde Ferenduz denilen adada padişahlık eden Saydun'a bir türlü söz geçirememiş. Bu gururlu adam Hz. Süleyman'ın önünde baş eğmek istemezmiş. Bu hale canı sıkılan Hz. Süleyman, bir gün sayısız askeri ve her cinsten hayvanlarla Saydun'un üzerine yürüdü, memleketini harap ve ahalisini esir ettikten sonra onu huzuruna getirtti, ateş saçan kılıcı ile öldürüp adsız, nişansız bıraktı."

    Evliya Çelebi'nin hikâyesi uzar da uzar. Özetlersek; Hz. Süleyman Saba Melikesi Belkıs'ın
    ölümüyle dul kalınca, Saydun'un dünyalar güzeli kızı Alina ile evlenir. Alina'mn çok özel bir saray istemesi üzerine, adamlarını dünyanın dört bir yanına gönderip, saray yapılacak eşsiz güzellikte bir yer bulmalarını emreder. Adamları istanbul'u söylerler. Hz. Süleyman, Sarayburnu'nda geçirdiği bir gecenin sabahında kendini dinç ve gençleşmiş hissedince, buraya büyük bir saray yaptırır, sonra da kıyamete kadar mamur kalsın diye istanbul için hayır dua eder. Anlıyor musunuz tüm bozulmalara, yangınlara, depremlere karşın istanbul'un nasıl dimdik ayakta kalmasının hikmetini?

    kaynak: istanbul efsaneleri
    3 ...
  35. 394.
  36. istanbul en büyük kavgalarımı,buhranlarımı,kederlerimi içerisinde barındıran,kimi zaman da sevinçlerime ortaklık etmiş güzide şehir, sırdaşım,hayat yoldaşım herşeyim...
    Nice vakittir, senle ilgili birşeyler karalayabilmek hevesiyle,sürekli olarak başlığını açıyordum da,kimi zaman üşengeçlikten,kimi zaman da ''Seni kelimelere dökmeye çalışsam, acaba nasıl anlatabilirim'' korkusundan, hep başka bir zamana ertelemiştim senin hakkında benim tarafımdan yazılması farz olan bir yazıyı...Ama vakit bu vakitmiş, bugüne kısmetmiş...Başlayalım gayri...
    Seni sevmeye ne zaman başladım, ne zaman kaptırdım kendimi tam anımsayamasam da, okul sebebiyle dört bir tarafın gezmek zorunda kalmam ve seni bu süre zarfında yavaş yavaş tanımamla sana olan bağlılığımın beni sardığını herhalde söyleyebilirim.
    Nasıl anlatsam ki, her bir tarafını nasıl sevdiğimi...En buhranlı zamanlarımda, Salacak sahilinde yürürken bana kız kulesi ve deniz eşliğinde gülücükler saçmanı anlatıp, ayağa kalkmama yardımcı olmanı mı anlatayım, Samatya sahilinde alkolün dibine vurup, tekrar o dipten,bir çırpınışla ayağa kalkmama vesile olmamı sağladığını mı anlatayım, ya da Büyükada'da bana tattırdığın eşsiz bahar gezintilerini mi anlatayım ve daha nicelerini mi karar veremiyorum.
    Sen iyi bir dost oldun bana,yaren oldun,kardeş oldun,eş oldun, herşeyim oldun...Karşılıksız sevdin sen beni, ben her ne kadar bazen sana sövsem de, kızsam da sen aldırmadın bana pek, sen hep beni sevmeye,bana destek olmaya devam ettin.Ve açıkçası seni bu kadar sevdiğimi, en çok gurbetteyken anladım be istanbul.işte o zaman çok ayrı koydu bana hasretin,* her gün yandım eridim kavruldum,bir an önce sana tekrar kavuşabilmek hasretiyle.
    Ben hergün seninle,vapur seyahati yapabilmeyi,akşam kızıllığını Kadıköy sahilinden izleyebilmeyi,Moda'da beraber yürüyebilmeyi, Taksim'de içip gezmeyi, Ortaköy'de güneşin doğuşunu izlemeyi sevdim.içinde en sevdiğim dostlarımı barındırmanı sevdim, bunların ötesinde, hiç kavuşamayacak olsam da sevdiceğimle aynı havayı soluma fırsatını bana sunmanı sevdim, aynı şehirde yaşama heyecanını bana tattırmanı sevdim.* Bunlardan daha da ötesi, ben senin bana her şartta gösterdiğin karşılıksız sevgiyi sevdim istanbul... Seni çok seviyorum be istanbul, hem de çok..
    ** **
    4 ...
  37. 395.
  38. memleketinden iş için kalkıp gelen vatandaş için çile, istanbullu için keşmekeş, turistin gözbebeği; güzel yurdumun nadide parçası.
    - avrupa yakasının tüm sahil kenarlarında oturup bir çay içmek bile, nasıl bir güzelliğin içinde olduğunun farkına vardıracak kent(avrupa yakalı olduğum için).
    çocukluğumun büyülü şehri, rüyalarımın baştacı, istanbul.
    2 ...
  39. 396.
  40. sevdiğini içine alır kimi zaman,

    çekip alamazsın sonra içinden,

    sevdiğini..
    5 ...
  41. 397.
  42. ey bin bir kocadan arta kalmış olan
    biteviye fahişe yahut bakire olan
    sehr-i istanbul
    baharı bekleyen kumrular gibi
    herkes sana sahip olmaya calişti
    nice canlar senin yedi tepelerinden birine
    tirmanayim evime gideyim derken
    sekte-i kalpten gümbürdedi
    bir cok kişi bogazini geceyim derken
    vapuru kacirdi heder oldu
    valla sehr-i istanbul
    senin ben orana koysam olmaz
    cebine koysam definelerine bir tane eklemiş olurum
    en güzeli;

    makber mi nedir şu gördüğüm yer
    ya böyle reva mı ey cay-ı dilber
    1 ...
  43. 398.
  44. bizans dönemindeki konstantiniye ile günümüz istanbul'u arasında küçük bir fark vardır. 12 metrelik küçük bir fark. evet bugünkü istanbul konstantiniye'den 12 metre daha yüksektir.
    3 ...
  45. 399.
  46. en büyük ask, en büyük tutku, en buyuk hasret, en buyuk aci...
    2 ...
  47. 400.
  48. istanbul.. doğup büyüdüğüm, büyümeye devam edeceğim, her şeyi her zaman bulabileceğim, doğal güzellikleriyle her şekilde hayran olabileceğim, pisliklerinden nefret edebileceğim, ama görmezden geleceğim, çocukluğum, hayatım, geleceğim, her şeyim istanbul'dur her tarafım istanbul'dur. uzaklaşsam özlediğim, ayrılmak istediğimde pişmanlığımı hissettiğim, boğazı, taksimi, kadıköyü her şekilde tercih ettiğim, ne kadar kalitesi düşerse düşsün hep güzelliğini görmek istediğim, gördüğüm ve göreceğim, hayatımın şehri, hayatım, geleceğim istanbul'dur. , vazgeçmem, vazgeçirtmem.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük