marshall yardımları sonrasında büyük göç alan bunun neticesinde çarpık yapılaşmanın, düzensizliğin baş gösterdiği aslında dünyanın en güzel şehiri olma şansı varken, berbat bir şehir olan buna rağmen yinede ailenin ve tanıdıkların hep bu civarda olması yüzünden sevilen, özlenen şehir.
Nereye gidersem gideyim bir an önce dönmek istediğim, gürültüsünü, trafiğini, tozunu toprağını ve egzos kokulu havasını bile özlediğim, adının bile kulağıma bir başka güzel geldiği, doğduğum, büyüdüğüm, eşi benzeri olmayan güzel şehrim. (bkz: istanbullu olmak)
Duvarlarinda " kemalist duzeni yikacagiz " yazan sehir. birileri hala istanbul' un kendilerini bekleyecegini umut ederek yasayadursun , tophanenin karanlik sokaklarinda yatan o cocuklar duvarlarina iste bu cumleyi yaziyorlar.
tüm istanbul yaralarından çok acıtır istanbul yangını,
bu şehir içine işler kokun olur zamanla.
tüm özlenen şehirlere inat;
dört başı mamur, çöker içine.
öfkeyle yazılan her ayrılık mektubunu
yırtar atar küstahça
için burkulur acizlikten ama,
yine dönüp sevdalanırsın ilk günde ki gibi
" ulan istanbul sen misin
senin ellerin mi bu eller
ulan bu gemiler senin gemilerin
.
.
akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar?
sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
sana taptık ulan
unuttun mu
sana taptık "
bu gidişle hep aklımda kalacak şehir. orada yaşayan herkesten 'istanbuldan ayrılmak istiyorum' sözlerinin duyulmasına rağmen, bu şehire gitmek, bu şehirde ezilmek, bu şehre aşık olmak, ve boynu bükük şekilde geri dönmek istiyor insan.
içinde yaşayan 15 milyona yakın insanın çok ciddi bir çoğunluğunun her gün içlerinden lanet ettiği, ancak karşılarına fırsat çıksa dahi asla ve asla bırakıp gidemeyecekleri şehir. işte öyle bir yer istanbul...
özetle: kalabalık ve sorunlu, ama hayat burda!