i.ü. rektörü mesut parlakın aldığı karardır.
bundan böyle tarihi kapının resmini kullanarak tanıtımını yapmak isteyen kurum kuruluşlar üniversiteye belli bir miktar bedel ödemekle yükümlüdür.
üniversite kavramının her geçtiği yayın içerisinde bu kapının da bir şekilde üziversiteyi sembolize etmek için yer alması sebebiyle nerden gelir elde ederim düşüncesinde bulunan bir rektörün şeklen bakıldığında anlaşılabilir kararıdır. ancak sevgili rektöre sorulacak soru şudur: sayın rektörüm; bundan sonra o güzide okulun neyiyle övüneceksiniz? şu andan itibaren tüm o kuruluşlar o kapıyı kullanmaktan vazgeçtikleri anda sizin neyinizden bahsedecekler? ama işte kendisi de farkında ki okulda eğitimci kalitesi diye bir şey kalmadı, zaten kimsenin de istanbul üniversitesi ilk tercihi falan değil, dolayısıyla öğrenci kalitesi de aynı şekilde düştü. e ama öte yandan her sene üniversiteye girmek için bekleyen binlerce insan oluyor dolayısıyla üniversitenin öğrencisiz kalmak gibi bir derdi de yok... ne acıdır ki maddi değere donüştürebileceği, daha doğrusu an itibariyle değerli sıfatını hakedebilecek yalnızcaa kapısı kalmış durumda türkiye'deki tüm üniversitelerin anası durumundaki bu kurumun... yani kısacası rektörün bu beyanatı aslında bu kurumun ne denli bir acze düşmüş olduğunun bir göstergesidir; daha başka bir şey değildir!