dersi bitirip çıkar çıkmaz hayata karışırsınız. ama edebiyat ve fen fakülteleri için durum vahim. oralardan çıkınca mesela direkt işportacı oluyorsunuz. eee lalelide okuyorsunuz dua edin işportacı oldun. yoksa allah bilir ne olurdun.*
O meşhuurrr kapısından giren talebelere her an bir kuşun hacetine hedef olma korkusu yaşatan,güzel bahçeli,çok kargalı biraz da kavgalı kampüsümüz. Gerçi edebiyat fakültesinde daha iyi,aksiyonlu ve sıcak bir ortam(daha bi üniversite ortamı) vardır. Lâkin burası kafa dinleme açısından bir adım değil on adım öndedir. Velhasıl büyüklerimize rast gelince mâziden anlatılan hikâyelerle içimizin hoş edildiği yemekhaneye sahiptir. Edebiyat fakültesindeki sert siyasi havayı bu kampüsteki fakültelerde tam anlamı ile hissedemezsiniz.
istanbul'un en güzel yerine konuşlandığı için kıskanılan kampüstür. içi de gayet hoştur. biraz eski olduğundan kakara kikiri yapayım, çimlere uzanayım, kız tavlayayayım, sosyalleşeyelim yeaa diyen ünv gençliği sevmez. çünkü ağırbaşlı bir yerdir burası.
türkiye'de üniversitenin sembolü haline gelmiş kampüstür. evet, tarihi kapısı, tarihi binaları, boğaz manzaralı yemekhanesi, havuzlu bahçesi, kütüphaneleriyle mükemmeldir. bir yanında kapalı çarşı bir yanında beyazıt bir yanında da süleymaniye varken tarihte bir anda gibi hissedersiniz. kısacası çok süper yerdir. heleki hukuk fakültesindeysen pahabiçilemez...
artık her öğrencinin girebildiği fakültedir. bu yılın son zamanlarında alınan sessiz sedasız karardan sonra bu olaya geçilmiştir. şahsen dibinde olmama rağmen giremiyordum ama artık girip çıkıyorum hep.
beyazıt kampüsü içerisinde ki fakültelerde okumayan öğrencilerin öğrenim hayatları boyunca elini kolunu sallaya sallaya ancak kayıt günü girebildiği kampüstür.
tarihi yarımadanın tam ortasında ki tescilli muhteşem bi' yapıdır. devlet arşivleri binası vardır restorasyon çalışmaları devam eden.
yapının çatısından bi' manzara izlenir. sadece izlenir. susar ve öylece bakakalırsınız.
not: istanbul üniversitesi devlet arşivlerini mi övdüm ben şimdi? *
öss haberlerine konu olan ve üniversite denince akla ilk gelen büyük, devasa kapı beyazıt kampüsü' ndedir.
istanbul üniversitesi' nin rektörlük binası bu kampüste bulunur.
bu kampüste 3 adet fakülte bulunur. bunlar: hukuk fakültesi, iktisat fakültesi, siyasal bilgiler fakültesidir. hukuk fakültesi 1880' de, siyasal bilgiler 1979' da, iktisat ise 1936' da açılmıştır.
hukuk binası çok çok eskidir, sanırım tarihi dokusu bozulmasın diye boya yapmıyorlar. iktisat fakültesi ile hukuk fakültesi siyam ikizi gibi aynı binayı paylaşır. siyasal bilgiler fakültesi ise çok gençtir. 8 büyüklüğünde deprem olsa siyasalın binası sağlam kalır ama hukuk kesinlikle yıkılır.
beyazıt yangın kulesi de bu kampüsün parçasıdır, henüz çıkmak nasip olamadı ama bir gün buraya çıkıp istanbul' u izlemek isterim.
kampüsümüzde turan emeksiz' in anısına yapılmış bir heykel vardır.
kampüsün yemekhanesinin adı da turan emeksiz' dir. 3 katlı bir yemekhanedir ve boğaza karşı yemek yemek çok zevkli olmaktadır. yemeklerin 50 kuruş olduğunu da belirtelim.
kampüsümüzde 1 adet hukuk fakültesi kütüphanesi ve 1 adet iktisat fakültesine ait okuma salonu bulunur.
son zamanlarda reklamlara ev sahipliği yapan havuzlu bahçe de buradadır.
süleymaniye camii' ne karşı sınavlardan sonra sigaranızı yakıp boş boş bakabilirsiniz.
ek olarak bu kampüse bütün istanbul üniversitesi öğrencileri girememektedir. tanıtım günlerini beyazıt kampüsünde hem de öğrencilerin giremediği rektörlük binasında yapan okul yönetimi okul başladıktan sonra başka fakültelerden öğrencileri beyazıt kampüsüne sokmaz, üzülürsünüz.
edit: 3 tane fakülte var dedik de yeni fark ettim fen edebiyat fakültesi' ne bağlı astronomi bölümü de beyazıt kampüsü' nde. sanırım 40-50 öğrencisi var bu bölümün. o nasıl bir fakülte binasıdır arkadaş bildiğin gecekondu.
2010 kültür başkenti istanbul ile alakalı olarak surları elden geçirilen kampüstür. 4 yılın nasıl geçtiğinin anlaşılamayacağı güzellikte bir yerdir. Ayrıca manzarasının insanı okulu uzatmaya teşvik eden yapısı vardır. belediyenin düzenlemesi ile ağaçlar budanmış çimler ekilmiş ekolojik bir yapıya bürünmüştür. kampüs içinde dikkat çeken itfaiye kulesi vardır ama şuan için kapalıdır. yakın bir tarihte turizme açılacakmış.
son zamanlarda nasıl olduğu bilinmemekle birlikte, diğer fakültelerden olan öğrencileri de içeri almaya başlamışlardır. yalnız bir ipucu, kapıdaki görevlilerden kadın olanı yine almıyo, diğer erkek olanlara gösterin kimlik kartınızı. içeri girdikten sonra istediğinizi yapabilirsiniz, çimlerde oturma klişesi başta olmak üzere, boğaz manzaralı yemek yiyebilir ya da hukuk bölümünün oralarda bi yerlerde olan havuzlu bahçede oturup hep orda okuyomuşsunuz gibi davranabilirsiniz de, seçim sizin. ama o kadına dikkat edin bence.
biri bir hikayemi artı oylamış (#601577) onu okurken aklıma geldi. efendim bazı sınavlar 9:00 da yapılırdı. E, ev uzak olunca, erken çıkmak lazm ki, snava geç kalınmasın. E erken çıkınca da, bu meretin kapıları 8:30 da açıldığındna bekleme mecburiyeti olurdu. Biz de öyle meydan da turlardık filan.
Bir gün gene sınav var. Arkadaşım günahsız Nadir len okula gittik. kapının açılmasına az bir süre olduğu için, bahçeye yönlendik. Efendim bizim oranın kuşları da meşhurdur. Bilenler bilir. Geldik kapıya, bir baktık, kız arkadaşlarımızan birisi. Çok da severim kendisini, çok sempatik bir kişilik, böyle yanaklarını sık, öp filan. tam sevmelik bişi. Selam verdik, selam aldık. "Ne zamandır burdasın" dedim. "Yarım saattir" diye karşılık verdi. "Kız" dedim "napıyorsun kafana kuş sı... " cümleyi tamamlayamadan yarım saattir oturan kızın kafasına, değil benim kafaya sıçtı. ulan götünü tutamıyorsun, ne diye uçuyorsun. başladılar gülmeye. rezil oldum. zaten kapıya insanlar toplaşmış açılacak diye. 50 kişinin arasından beni bulan kuşun ben... Zaten o kızı da sevmezdim. böyle şişkooo, kısaaa, öööğğğ.
Nese bu da böyle bir anımdı sözlük...