akp genel başkanı ve cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın, 05.11.2020 tarihli akp genişletilmiş il başkanları toplantısında söylediği sözdür. https://odatv4.com/erdoga...landirdik-05112038_m.html
benim çocukluğumda 70'li yıllarda ağaç sayısı galiba bugünden fazlaydı. hele ormanlık alanları bugünkünden kesinlikle fazlaydı. bugün istanbul adeta bir beton yığını.
bir de, belediye başkanlığı zamanında ağaç dikimine önem verdi doğru ama, "bu cins fidanlar tutmaz, bunları dikmeyelim" önerileri ki yine park ve bahçeler müdürlüğü'nün önerisiydi, çoğunluğu tutmayan ağaçlar bir gecede sökülmek mecburiyetinde kalındı.
sonuç olarak ağaç sayısı artmış olsa bile, bina sayısı ne oranda arttı ona bakmak lazım.
doğrusu "istanbul cennet gibiydi, biz ( düzensiz şekilde ) betonlaştırdık" olmalıdır. evet.
devamı da "şimdi de kanal istanbul yapıp şaheseri hepten bozmuş olacağız".
bunu diyen adamla "biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz. ben de bundan sorumluyum. ben çocukluğumu arıyorum istanbul'da." diyen adam aynı. herhalde kişilik bölünmesi falan yaşıyor.
Yandaş peyzaj şirketlerini ihya ederek 3 milyar fidan diktiğini saniyor.
Biri suna tekrar hatirlatsın.
Hem istanbul a ihanet etti hem de 3. Köpru cinayettir.
Ülkenin beton eksiği varmış onu kapatalim dediler sağolsun şimdi soluyacak oksijeni zor buluyoruz şehirde. Tam zamanında kacmisim şehirden yemin ediyorum çok şanslıyım.
bir çalmak, iki doğayı katletmek bunlarda huy olmuş.
ulan logoyu çalarken bile ağaç kesmiş insanlarsınız, sizin ne işiniz olur doğayla, yeşille? https://galeri.uludagsozluk.com/r/2093087/+
istanbul, tepeleri, ormanları, mesire yerleri ile dopdolu bir kentken, şu an sevimsiz bir beton yığınına dönüştürülmüştür.
Nefes almak için başını gökyüzüne çevirmen gerekiyor ama o zaman da, plazaları, gökdelenleri görüyorsun.
Yakında gökyüzünü de göremeyeceğiz zannımca.
Klostrofobik insanlar olup, huniyle gezmemize az kaldı.
6 yıldır yemen'in başkenti sana'nın büyükşehir belediyesi çevre koruma ve imar müdürlüğü'nde kumulları yeşile boyayarak sik gibi bir görüntü elde etmeye çalışan bedevi beylerin yanında plastik boya ve at kılı fırça sorumlusu olarak görev yapmaktayım. evet sevgili arkadaşlar, bu yemen dediğimiz yer de aynı necla nazır ile ferdi tayfur'un birbirine kavuşamadığı şile kumsallarında çekilen filmdeki bir yer gibi. kumlarda doğal olarak ağaç yetişmiyor, yetişen 3-5 tırt palmiyemsi, hurmamsı gibi şeyler var ama onların da gölgesi bir şeye yaramıyor. vvelhasıl kelam, yemen devlet başkanı al sadr ümmet i el helak beyefendi de bu duruma çare olarak kumların yeşile boyanması ve akabinde de bu yeşil kumullarda millet bahçesi yapılması kararını aldı. yemenli çocuklar şimdi buralarda yuvarlanıp hurmalı kek yiyor ama tabii ki bütün üstleri yeşil boya oluyor. salak bunlar biraz. kilosu 390 yemen dinarından boya iteliyoruz bunlara.
Bulunduğum semtte ormanı peşkeş çektiler maden, taş ocağı ve döküm sahası olarak. Şimdi orman falan yok. Bunlar sadece yok eder. Tek bildikleri şey beton. Onu da kamuya yaptırmaz dolara endeksli olarak yabancı sermayeye yaptırır, ülkenin geleceğine ipotek koydururlar. Bize de “ama yol yapıya” demek kalır.
1995'te belediye başkanıyken "Üçüncü köprü olayı intihardır. Bu bir cinayettir" deyip üçüncü köprü yetmeyip istanbul havalimanı'nı da yapan cumhurbaşkanının demeci.