Savaş gemileri Boğazları geçmişte geçtiğinde bunlar üzerinde ne başka ülkelerden gelen bir iddia, ne de uluslararası bir tartışma vardı. Bu geçitlerden her türlü geçiş sıkı bir denetim altında tutuluyordu.
Bununla birlikte Türkiyenin kuzey komşusu olan Çarlık Rusyası Karadenizde bile rahatlıkla hareket edememenin sıkıntısı içindeydi. Boğazlardan yararlanabilmek ise bu ülke için sıcak Akdenize kadar rahatlıkla inebilmek, oradan da öbür büyük denizlere açılabilmek demekti. Bu durum 1768de Osmanlı imparatorluğu ile Rusya arasında patlak veren savaşın OsmanlIların yenilgisiyle sonuçlanması üzerine değişti ve 1774te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Ruslara bazı haklar tanındı. 1798de yapılan başka bir antlaşmayla da bu ülkenin savaş gemilerine Boğazlardan geçme hakkı verildi. Bundan sonra 1805te, 1809da, 1826da, 1829da, 1833te ve 1841de, bazıları ikili, bazıları çok taraflı antlaşmalarla Boğazlarm statüsünde vakit vakit değişiklikler yapıldı. Bu antlaşmalarda Boğazların savaş gemilerine bazen açıldığı, bazen kapalı tutulacağı yazılıyordu. Bununla birlikte Birinci Dünya Savaşı sırasında Boğazlar, Türklerin kesin kontrolü altına alındı. Türk ordusu özellikle Çanakkale Boğazında, Atatürkün komutasında çetin savaşlar verdi. Bu savaşlar Boğazları kapalı tuttuğu gibi Çarlık Rusyasının yenilmesinde de önemli rol oynadı.