en belirgin olanı yaşam tarzı. kordon da gecenin 4 ü ve insanlar sevgilisi veya eşi her neyse el ele dolaşabiliyor, ne bileyim çoluk çocuk yürüyüş yapabiliyor, sahilde oturup muhabbet edebiliyor ne bir pislik çıkartan ne de bir rahatsız eden var. sessiz ve sakin bir ortamda herşey keyfinde muhabbetinde. gözümle görünce çok şaşırdım gerçekten. maalesef istanbul gibi bir yerde bırakın sabaha karşı 4 ü yarımda bile sevgilinizle sahil kenarlarında rahatça gezemezsiniz, can güvenliğiniz allah a emanettir. bu manzarayı gördüm ve çok imrendim, gavur izmir değil adam gibi izmir.
istanbulun rakibi londra, paristir, izmirinki manchester, lyondur. iki şehri de bilen birisi olarak 15 milyonluk bir şehir ile 3 milyonluk bir şehrin karşılaştırılamıyacağını biliyorum. ayrıca biz istanbul da saat 4te sahilde gezebiliyoruz.
öncelikle saatte 4te gezmenin bi nitelik olmadığını söyleyebiliriz. istanbul türkiyenin kalbinin attığı yerdir kesinlikle. aslında başkenttir. kağıt üstünde ankara gözükse de türkiye denince tüm dünyada akla gelen şey istanbuldur. izmir de kordondur işte. sırf kordonda gezmek için gidilir mi ya da sek rakı içmek için, bilmiyorum. ama istanbulun kalabılığı yoktur kesinlikle.
istanbul, istanbul sevdalıları için abartılmaya gerek duyulmayacak kadar özel; sadece yaşanılası..
izmir hep izmirliler tarafından abartılıp istanbul'la herdaim sidik yarıştıran bir şehirdir..
iyidir, güzeldir de,
nedir bu izmirlilerdeki 'izmirliyiz biz' havası ve izmir'i istanbul'la kapıştırma arzusu?
izmir in kızları doğuştan güzeldir. istanbul un kızları sonradan olma güzeldir. * izmir de denize sadece bakılmaz, aynı zaman da yüzedebilirsin de. istanbul da denize bakıp şiir yazarsın. atlarsan, öteki arafı boylarsın. izmirin şöferleri ambulans v.s. ve 34 plaka gördüler mi kızıldeniz gibi yolu açarlar. istanbul un şöferleri bi enayi yol verse de ambulansa, arkasına takılsam diye bakarlar. izmir in dağlarında çiçekler açar. istanbul un dağlarında öbek öbek kaçak yapılar, değil gece gündüz de konarlar. izmir de biri "imdat!" dedi mi yardıma koşarlar. istanbul da biri "imdat!" dedi mi kameralarını almaya koşarlar. izmir de çantanı bi yerde unuttun mu arkandan gelir. istanbul da sen onun arkasından koşarsın. izmir yaşanacak yerdir. istanbul bi arkadaşa bakılıp çıkılacak yerdir.
ben hiç izmir olamadım...
çünkü ben istanbulda yoruldum...
taşınamadığım ezgilerimin sessizliğinde...
ne görmek, ne bilmek yetmiyor...
sessiz sahillerinde küflenmiş aşklar ve güzelliğiyle nazara uğramış bir boğaz.
ruhu şaha kalkmaya hazır her dalga, bir umut ve bir hayal kırıklıgı aslında...
benim tüm buluşmalarım bebek yerine eminönünde oldu aslında...
sallanan balıkçı kayıkları gibi hayallerimde sallandı.
umut vaat eden sevişmelerime şahit olan kız kulesi ve onu kıskanan galata kulesi.
anlatılabilecek çok şey varken susmamı sağlayan ortaköy sahili...
anlatmak, anlatmak, anlatmak...
ama susup istanbulu sessizce dinlemek, gürültülü bir izmiri anlamak için...
*izmir'de sokağa çıktığında sana kendini iyi hissettiren sıcak gülümsemeler bulursun, istanbulda kendini iyi hissederken moralini bozabilecek laflar..
*izmir'de gezersin içersin yaşarsın seversin.. istanbulda aşık olursun o ayrıdır..
*izmir'de 3-5 dereceye soğuk dersin, iStanbul'da kar herhangi bir doğa olayıdır kutlanacak bir festival değil.
*izmir'de biz hala nefes alabiliyoruz ama istanbul bir nefes darlığı..
*izmir tutkudur.. istanbul heves..
Tüm bunlarda arada bir ya bir istanbula gidip gezsem iyi olacak diyen bir izmirliden sözlük halkına mütavazi cümleler..
farklarından ziyade önemli bir ortak noktaları olan iki güzel şehir.
ikisinin de dili yoktur.
Çünkü eminim ikisinin de dili olsa "ya sizin işiniz gücünüz yok mu bizi kıyaslıyosunuz" diyecek kadar birbirine saygılı ve birbirlerini eşit derecede kıskanacak olan şehirlerdir.