sadece istanbul'un değil kendi ülkemizden başlayarak tüm dünyanın sorunudur. amanın susuz kalacağız demek yerine bir şeyler yapmak gerekmektedir.
farkında mıyız bilmiyorum ama gün geçtikçe daha çok ısınıyoruz, su kaynaklarımız tükeniyor, ormanlarımız yanarak heba oluyor, hayvan nesilleri yok oluyor... ve sıra insana geliyor. oysa yapılabilecek o kadar çok şey var ki, bireysel anlamda küçük olduğunu düşündüğünüz bir adım belki arkasından gelecek başka adımlarla duyarlı bir hareketin öncüsü ya da en azından bir parçası olacaktır.
henüz erkenken yapılabilecek çok şey var...
recep tayyip erdoğan belediye başkanıyken bu sorunu minimuma indirerek tribünlere oynamanın en güzel bir örneğini vermiştir lakin sus sorununu minimuma indirirken diğer sorunları da maksimuma çıkararak şu anki trafik, yol, gecekondu sorunlarının temellenmesini hızlandırmıştır.
top yekün, var gücümüzle üretime yönelelim, kazanalım ve zenginleşelim.
maddiyata eriştiğin takdirde başlık konusu ve benzeri pek çok sorununun çözümüne kavuşmuş olacağız.
istanbul nüfusu bu denli artmamalıdır.
istanbulda yapılaşma son bulmalıdır.
hatta ve hatta yabancı ve istanbul dışarısından emlak alımlarının önüne geçilmelidir.
koca ülkenin 4’te biri istnabulda yaşıyor bu çok saçma ve ziyadesiyle aptalca.
bu şehir 30 milyonu bulduğunda karadenizi mi bağlayacağız şehir kullanma suyu şebekesine?
böyle bir geri zekalılık olabilir mi?
herhangi bir toplumun sorunlarının üstesinden gelmek istiyorsanız önce adam gibi nüfus politikası güdersiniz, ardından yapılaşmaya bir son verirsiniz ve çılgınlar gibi üretir, zenginleşmeye çalışırsınız.
bu söylediklerimi de yapabilecek, yaptırabilecek bir toplum olması lazım tabii öncelikle.