dinci-osmanlıcı ikiyüzlülüğünün tarihi belgesidir.
şeyh said isyanı sonrası çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu ile birlikte artık cumhuriyetten geri dönüş olmadığını idrak eden rejim karşıtları, kendilerine dokunulmaması için çark etmişler ve cumhuriyet rejimine şirin gözükmek için her zaman yaptıkları şeyi yani yalakalığı yapmaya çalışmışlardır.
işte bu yalamalıklardan birinde de istanbul il genel meclisine şehrin adının "kemalkent" olarak değiştirilmesi önergesini vermişlerdir.(1925 ya da 1926 yılı)
konu bir şekilde atatürk'ün kulağına gitmiş, atatürk söz konusu teklifin görüşülmesine dahi müsade etmemiştir.