eğer doğduğunuz, büydüğünüz, en yakın arkadaşlarınızı içinde barındıran, ilk aşkınızı yaşadığınız ve sonra huzur bulmak için kucağına koşup, denizine gözlerinizin dalıp gittiği şehirse istanbul, uzakta olduğunuzda gidip görmek için çırpındığınız yer olucaktır. özlem böyle zamanlarda insanın içini gerçekten acıtır.
bir keresinde tarih hocamız bize: "...' yı seviyor musunuz?" diye sormuştu.
biz de "tabiki evet" demiştik.
- "peki hiç istanbul a gittiniz mi? " demişti ardından.
biz de: "hayır" demiştik.
- "o yüzden ...' yı seviyorsunuz, çünkü istanbul u görseydiniz ... sevemediniz bir daha! " diyerek susmuştu.
işte o zaman hocamızın istanbul u ne kadar ve nasıl özlediğini anlamıştım.
şimdi ise ona hak veriyorum.
tarihte dahi destan olmayı başarmış,neredeyse her yönüyle güzel olan bir şehir.trafigiyle,yolsuzluklarıyla,hırsızlıklarıyla her şehirden daha öncelikli olmasına ragmen,yine de büyük özlem çekiyor insan istanbul'a...sanki orda herşey gerçek yaşanıyor,özellikle istanbullu olanlar için.aşkın yaşandıgı o kaçamak yerler bile zamanla eskisede ,mazide dahi kalsa insan gülümseyerek anımsıyor en berduş hallerini.bir başka yaşam sanki, birbaşka...simitçisi bir başka ,taksimi bir başka..saysam dillere destan olur saymasam içime dert olur şeklinde ömrünü kitaplara sıgdıramayagımız bir şehir...
asla tam anlamıyla senin olmayacak, kahpe ruhlu bir kadını sevmek gibi. tadı, görüntüsü silinmiyor akıldan! onunla olanlara da bir haset, bir kıskançlık...
istanbul'dan 2-3 gün ayrı kalınca istemsizce yapılan şey. çok farklı bir şey bu. ortaköy, kadıköy, beyoğlu, karaköy, çamlıca, beykoz... her köşesi ayrı güzel bu şehrin.
dunyanin en guzel sehrinden ayri kalindiginda vuku bulan durum. Oyle ki kimisi bir demli cay ve simidine agzini burnunu eger ama bazisi da karpersiz de olsa neler verir bir sabah bogaza nazir, balikcilari kovalayan martilarin esliginde bir demli cay ve simidi mideye yuvarlamak icin. Simit de olmasin, cay da olmasin, Istanbulum bana yeter. Onun buyuleyici melankolisi maalesef gezdigimiz onca sehirde bulunamiyacaktir.*
"istanbul böyledir. burada yaşanmaz der çeker gidersin, üç gün geçmeden özlersin"
"istanbula ya bir şeylerden kaçılarak varılır ya da gün gelir ondan kaçılır. ve sonra dayanamaz insan istanbulsuzluğa"
aklıma istanbulla ilgili satırlar, mısralar, şarkı sözleri doluşuverir bu duyguyu her hissettiğimde. hele de sevilenler istanbulun koynunda uyuyorsa istanbulu özlemek daha da dayanılmaz olur. istanbuldan her ayrılış gün geçtikçe daha çok burksa da insanı vuslat yakındır deyip kendini avutmaktan, mütevekkil olmaktan başka çare yok.
hayalleriniz oradaysa, o hayallerle ve istanbullu biriyle büyümüşseniz, hep bir araya gelmenin, istanbulda aynı evi paylaşmanın hayallerini kurmuşsanız ve bu hayallerin hepsi hayatın acımasızlığı yüzünden bir anda eriyip gitmişse, hiç istanbula gidememiş olsanız bile istanbulu özlersiniz.
(bkz: bana rakı getir sözlük)
vuslatın son günlerindeysen bir de iyice artan özlemdir,denizin burnunda tütmesidir boğazıyla,insan kalabalığının aranmasıdır sokaklarda,karşılıklı camilerden an farkıyla yükselen ezan seslerine hasrettir,hele birde gavur memleketindeysen en zorudur istanbulu özlemek.
istanbul da yasayanlar bile istanbul u ozluyor oyle bir sehir burasi. buradaki yasam mucadelesi oyle bir haldeki kopruden gecerken hemen nasil gecebilirim diye yola bakmaktan o asagidaki muthis guzelligi kaciriyoruz ve hepimiz aslinda istanbul u sadece o guzellikleri icin yasamak istiyoruz bogazimizdan gecicek lokmanin hesabini yaparak yasamak degil.
(bkz: dertliyim sozluk)
bir şehri özlemek konulu kitap, sarkı, şiir vs yazılacaksa mutlaka olması gereken şehir istanbul'dur. bir kere gitmeme ragmen tadı damagımda kalan şehirdir. ara sıra kafam bunalınca keske istanbul'da olsam dedirten şehirdir istanbul. bu sebeple özlenilmesi en güzel şehir.
istanbul'u özlemek,
seni hiç sevmeyecek birini düşlemek gibidir...
kadıköy iskeleden haydarpaşaya bakarken,
hiç gelmeceğinle kavuşma anını hayal etmektir.
istiklalin kalabalık yalnızlığının tam göbeğinde bulmaktır kendini.
istanbulu özlemek bir fahişeye fiyat biçmek gibidir.
galatadan balıklara simit atmak
vapurun iskeleye yanaşma heyecanına yenilmektir.
bazen istanbulu özlemek
küçük bir çocuğa sarılmak gibidir...
sultanahmetinden eminönüne
insan kalabalığına karışmayı istemektir.
sonra taksimden ortaköye yürümektir
attığın her adımın zamanı öldürdüğüni inkar etmektir.
istanbulu özlemek geçmek bilmeyen yara gibidir.
bazen boğazında balık,
bazen rakısında buz olmak istemektir.
boğulmak isterken denizinde,
deniz kızlarını hayal etmektir istanbulu özlemek.