bir sürü nedenlerdir..istanbulluların bu şehrin denizi ile övünmeleri leş gibi kokan denizin neyi ile övünürler anlamış değilim.. insanları desen zaten ayrı bir cins iti, kopu, çakalı her tip insanı var zaten her yerden göç alan bir yerden ne beklenir ki.. evet.. yani sözüm o ki bu şehir fazla abartılan bir balon şehirdir hiç bir halt yok bu şehirde.. gezilecek yer mi istiyorsunuz istanbul dışında bir sürü gezilecek güzel yerleri olan şehirler var.. deniz mi istiyorsunuz yine istanbul dışında leş gibi kokmayan muhteşem denizi olan şehirler var oralara gidin.. yine muhteşem tespitimin sonuna geldim.. yuppiii.
Bence kalabalığı, her yere gökdelen dikilmesi, suriyelilerin çok olması kötü ama istanbul'un tarihi bir başka hatta çok başka. Yaşanılacak değil ama gezilecek bir yer.
Benim bir de
istanbul maceram var.
995'de başlayan
Yağmurlu bir kasım gününde
Heyecanlı,
Bir o kadar da gergin.
Yazmıştım istanbul'u
ilk kitabımda,
'ister gel ister gelme
Geçmeziyem bu şehrin,
Men güzelden anlaram
istanbul şah-ı şehrin'
Demiştim
Bir gezmede istanbul'u.
Şimdi,
Şimdi ne yazmaya
Ne gezmeye.
Şimdi,
Kötüleri üzmeye gidiyorum.
95 Kasımında
Yağmurla beraber.
Kapalı çarşıda Orhan Veli'yle tanışacağım
Topkapı, Ayasofya, Sultanahmet
Belki de dervişlere karışacağım.
Kimbilir,
Bir bakarsın boğazda teknelerle
Yarışacağım
ihtimal zayıf ama
Belki de en bilinmedik
Küfürlere alışacağım.
istanbul,
Sana geliyorum
Yağmurla beraber 95 Kasımında.
Böyle başladı işte
Böyle gidişle.
Ve
96 Kasımında yağmurla beraber
döndüm.
Heyecanlı,
Bir o kadar da üzgün.
Ne mi oldu
Ne mi kaldı geride?
l: Deniz
Yaş: On sekiz
Sonuç: Aşırı doz.
(Hayalleri, anıları bir küçük not defterinde
yazılı o kadar...)
2: Can
Yaş: On yedi
Topuğundan bile iğneliydi.
(Son sözünde 'yaşamak istiyorum,'
dedi, 'uyuşmadan yaşamak')
3: Esrahan
Ey güzel gözlü kız
Çok uğraştık seninle biz.
'yaşamam için ufak bir sebep' demiştin,
Denizi göstermiştim.
'öldü' demiştin,
Oysa ben
Maviliği demek istemiştim
Gözlerin gibi.
(Şimdi cezaevinde. Zaten evinde de cezalıydı.)
4
5
6
.
.
gider böyle
geride kalanlarım.
Ey be istanbul
Ey uyuşuk taş toprak
Bana güzellikten söz etmeyi bırak!
Ben senin
O ışıltılı gecelerinde,
O boğazının sahte kalabalığında,
Bir tek şiir yazmıştım sevgiliye
Yalnızlıktan bunalıp da.
'Denize kızıllık düştüğü anda
Bir martı misali havalanırım,
Aklımdan gözlerin geçtiği anda
En durgun sularda dalgalanırım
Ellerin gerekli su içmek gibi
Son dilek misali bir idamlıkta,
Tutmalı, öpmeli, okşamalıyım
Şefkatin olmalı bu karanlıkta.'
Topu topu bu işte
Geriye kalan.
Kimi mezar taşında
Kimi
Yalnızlığım ak kağıdında.