başlıgı ilk gördügümde muzlu yaş pasta gibi geldi. londra'yı düşündüm, paris'i düşündüm, roma'yı düşündüm, newyork'u düşündüm, madrid'i düşündüm.
hani halk arasında bir laf vardır "x'e koyayım sana birşey olmasın"
tayyeap falan benim umrumda degil de, eleştirinin sınırlarını zorlayıp nerdeyse adamın lağımdaki bokunu eleştirebilecek seviyeye gelen adamları görünce tırnaklarım uzadı, anksiyete bozukluklarım nüks etti. "canım sıkılıyor" deyince bir büyüğüm bana "parmagını kullan evlat" demişti. ben de parmagımı cinsel degil, farklı yerlerde kullanmaya karar vermiştim çok önceleri.
bir insan kötü olabilir, başarısız olabilir, iyi yönetemiyor olabilir..
ama "istanbul'u marka yapacagım" lafının nesini eleştirebiliyorsunuz ya?
nasıl bir zekadır bu?
eleştirmek için alnınıza silah mı dayadılar ki bu derece saçmalama noktasına geldiniz?
avrupa'da londra gibi, roma gibi, madrid gibi marka şehirler var. ne oldu bu şehirlere satıldılar mı? kendi şehirlerindeki adamlara tecavüz mü edildi? yoksa markalaşan şehir sonucunda insanlar ülkeyi terk mi etti?
tayyip çıksa dese ki "türkiye medeniyeti hak ediyor" ya da "atatürk ulu önderdir" ona da bi kulp bulacaksınız.
gidin müsil, yovita gibi hazmı kolaylaştırıcı ürünler alın. zaaaaarttttt diye içinizdekileri dışarı çıkartın. sonra olaylara objektif olarak bakmayı öğrenirsiniz belki.