istanbul'dan vazgeçememe sebepleri.
hani daha makul, stressiz bir dolu vilayet varken hem de..
aile, iş tabi ki öncelikli sebepler de olsa..
bünyenin kargaşaya , kaosa bağımlı olmasının yatkınlığıyla alakalı gibi geliyor.
seviyoruz cümbür cemaat çetrefilli bir yaşam sürmeyi kanımca..
her bir semtinin ayrı bir tada gebe oluşu...
banliyösü, eliti bir başka güzel, lezzettir...
etiler'de, florya'da, moda'da, istanbul beyefendisi entelekteülleri ile;
gettosunda, tesbihli melankoli genci ile;
otobüs terminalindeki göçmeni, çaresiz insan prototipi ile;
toplu taşıma aracında, dert yanan röntgen filmli teyzesi ile;
sayıları yüz'ü aşan, her türlü etnisitenin barındığı üniversiteleri ile;
memleketimizde sadece "2" kadar kalan, "cellat mezarları"na, ev sahipliği yapması ile;
kahredici ama sevilen trafiği ile; bir toplumun kozmopolit yapısının en müthiş alegorisi;
kendisinden başka bir alternatifi, aklın ucundan geçirtmeyen;
stockholm'ü, misnk'i, vilnius, amsterdam, paris, mallorca'yı elin tersi ile ittiren bir yapıda oluşu...
içinden deniz geçen şehir.
istanbul istanbuldur zaten. istanbulu istanbul yapmak kim haddine.
o yaşayanı istanbullu yapar, en kabasını bile kısman yontar.