"ben daha önce geldim, sen sonra geldin. siktirin gidin" diyebilecek kafada olan, sandalye kapmaca oynadığını sanan mallar eşliğinde kürtlerdir. restoran tuvaletlerinde sifonu çekmeden basıp gidenler, yerlere çöp atanlar, duvarlara sprey boyayla graffiti yaptığını sananlar, sokakta kadınlara laf ve parmak atanlar, öfke kontrolü olmayan iki köpekten ilkel herifin birbiriyle karşılaşması, trafikte kendini pek zeki sananlar, küfür edenler, garibanı dolandırmaya çalışanlar, çocuklarını sokakta çalıştıran orospu çocukları, gece yollara dökülen hayat kadınları ve ilgilileri, gece sokaktaki herhangi bir kadına arabasını yanaştırıp ön kapısını açan yaratılma amacı anlaşılamamış orospu çocukları, sokakta çocuğunu azarlayan döven karılar, toplu taşımada osuranlar, tinerciler, hırsızlar, kapitalizm, polis şiddeti, azınlık ukalalığı, tuhaf giyinen entel ünlüler, devlet hastaneleri ve hastaların halleri, bağıran travestiler ve sesleri...
gitme zamanım gelmiş lan...
istanbul bile değil yaşadığın ortamı bozan tipler bolca mevcut türkiyenin her yerinde . kaba ve bağırarak konusur, yollarda küfür eder, hiç insan görmemiş gibi hatta hiç bayan görmemiş gibi tavırları vardır . bu tipler yerlere tükürüp , sağda solda "delikanlı" adı altında tüm maganda gereklilikleri usanmadan yerine getirirler. düşünce yapısı ve fikir olarak da çok etken olmadıkları malum , tartışma nedir bilmezler onlar için ya onunla aynı görüşte olacaksın ya kavgayı başlatacaksın. olay bundan ibaret ne saygı ne okuma alışkanlığı ne anlayış bu tarz vasıflara sahip olamayan hatta vasıfsız boş. beleş insan halleri. yazık !!
beş para etmez boş beleş vasıfsız insanları. ipini koparan gelmiş. bunların en gıcık yönü ise yaşadıkları yere nankörlük etmeleri. adam doğma büyüme istanbulludur ama rizeliyim, sivaslıyım falan der gavat. (bu fanus içindeki balığın ben kuşum demesi gibidir) arkadaş tamam memlektindir falan ama bulunduğun yere sahip çıkacaksın oranın kültürüne saygı duyup piç etmeyeceksin. büyük şehrin insanını kendin gibi taşralı olmasını bekleyemezsin. bu sadece istanbul için geçerli değildir ama istanbulda yüksek derecede hissedilir.
kadıköy, bakırköy bilumum chp belediyelerinin olduğu yerler.
siyaset yapmıyorum, parti sempatizanı falan da değilim. bu saydığım yerleri bok götürüyor. kadıköy misal her seçim chp'ye verir chp belediyesi senede 3-5 sefer bağdat caddesini güzelleştirir o kadar. lan rıhtımın oralar vallahi bok kokuyor aga. fikirtepe'ye falan hiç girmeyek.
edit: o eksiyi veren arkadaşın anasını sikeyim. amına soktuğumun evladı eksiden gocunmuyorum sikimde değil de git bi gör kadıköy'ün bakırköy'ün halini.
içinde bizim yaşıyor olmamız.
önyargılı,
kendini eleştirmekten uzak,
her türlü pisliğe dalavereye düşkün,
kendisini her sikeni seven (cinsel olmayan anlamda),
tecavüzcüleri öpüp başına koyan,
kimi ölümleri kader kimi ölümleri yas ilan eden,
her depremde balkondan atlayacak aptallık ve cahillikte,
sorsan güneş dünya etrafında dönüyor çünkü her şey insan için yaratıldı diyecek kafada,
bir metrobüse sırayla binmeyi öğrenemeyip her yerde öküzlüğünü sergileyen,
kendisini zerre ilgilendirmeyen konularda milletin özeline girip yargılayan,
konuşacak en önemli konusu hangi kadının daha kaşar/kezban olduğu olan,
trafikte biraz kalınca altyapı yetersizliğine değil öndeki veya arkadaki aracın sürücüsüne küfreden ,
işverenin daha fazla mesai şartını çalışanın daha fazla facebook gezintisi olarak dengelediği ,
insanların 17 yaşında girdiği sınavlar ve kazandığı okullara göre karpuz gibi seçildiği ,
kimsenin durup da büyük tabloyu düşünmeye vakit ayırmadığı,
herkesin birbirini suçlayıp durduğu ama sonunda hep faili meçhul kalan
biz pis insanlar, istanbullular, istanbulu dünyanın en iğrenç şehri yapan bizleriz.
ne o kanalizasyon kokulu ara sokaklar ne şehrin içine eden gökdelenler ; gökten yağmadı . hepsi bizim boktanlığımızın farklı yansımaları.