şehirlerin ve ülkelerin esas sahibi yoktur. esas sahiplikteki kasıt istanbul da en ilk yaşayan insan topluluklarıysa bunlardan biri de bizanslılardır. o dönemlerde yaşayan insanlar çoktan bu dünyadan ayrılmıştır. yerlerine yeni insan toplulukları gelmiştir. bu kısır döngü günümüze kadar devam etmektedir.
örneğin: ben selanik göçmeniyim. ama selanik in esas sahibi ben değilim. selanik in esas sahibi şu anda yunanlardır. hala türk aileler yaşamaktadır selanik de ama, yunanistan itaatinde yaşamaktadırlar. tıpkı, istanbul daki rumların, ermenilerin, türkiye itaatinde yaşadıkları gibi.
mesela, ben danimarka yaşarken, oranın vatandaşlığını aldığımdan dolayı, danimarka yı kendi vatanım, kophenag ı kendi şehrim gibi hissediyordum. tıpkı istanbul a, türkiye ye sonradan gelenler gibi.
haklı! mecburiyettir. bugün çıkıp bir neandertal gelse taksimin göbeğinde dese ki "ulan bütün buralar zamanında dutluktu babam 2 ayı postuna karşılık kilimcinin kör oğlundan aldı buraları". ne diyecen adama. kendi ellerinle teslim etmeyecen mi istanbulu neandertal amcaya.
bi bsgçk şimdi.
hiçbir ahengi olmayan bir şehrin ahenk yaratacak birilerine iade macburiyetidir. başka şehirlerin mimari, doğal, kentsel ve bir o kadar da insani ahengine baktığımızda keşke bu istanbul şehrini hiç almasaydık diyor insan.
aklı sekse bile çalışmayan insanların şehirlerin sahiplerine iadesi gerekliliğinden dem vurduğu düşün(ememe)ce kalıbı. git kendini sahibine ver la. şehrimizi vermeyiz kimseye!