istanbul sözleşmesi gündeme ne zaman geldi birileri adeta kaldırılmasına bahane üretmek için sokaklara çıktı neymiş efendim cinsel sapkınlıkmış cinsel sapkınlık yapılan yerler belli ve hala faliyrtteler hem bir kereden bir şey olmaz efendim. Bu ülkede bir şeyler yapılmak isteniyorsa mutlaka bir bahane bulunur sonu düşünülmeden yapılır buna istanbul sözleşmesi dahildir bundan sonraki hedef Montrö dür şimdi dedim ya sonu asla düşünülmez istanbul sözleşmesini bozun bir. Kaç zibidi için Montrö onuda bozun ama sonra aman efendim bilmiyorduk böyle bir hakları yoktu deyin durun aynı sakız adasında olduğu gibi aman sakın bogazlardaki üstünlügümüzü kullanıp yunana sen artık buradan geçemezsin deyip ümügünü sıkmayın sadece bozun ve bilmiyorduk demeye devam edin.
adalet doğru düzgün işlerse böyle sözleşmelere gerek kalmaz. sen kasten öldüren adama/kadına yeterli cezayı verebiliyor musun? bir daha gün yüzü görmeyeceğini biliyor mu? biliyorsa zaten sıkıntı yoktur.
zurnalarında olan bir tane deliğe sürekli basan gerici zihniyetteki insanların üstünü çizmeye çalıştıkları sözleşme.
cinsel yönelime karşı çıkarttığınız sesin yüzde bir'ini tacizcilere, tecavüzcülere, namus bekçilerine, baskıcı mahalle insanlarına, örf'ünüzde adet'inizde kadını 3. sınıf yere koyanlara, kadına el kaldıran şeref yoksunlarına çıkarsaydınız bu sözleşmeye türkiye'nin zaten ihtiyacı olmayacaktı.
toplum içerisindeki cinsiyet yönelimlerine karşı yobaz bakışlarını, kadınları türkiye'de koruyan tek sözleşmeye çevirmiş dinci yayınlardan dinledikleriyle halka satmaya çalışanlar elbette bir gün bu sözleşmeye ihtiyaç duyacaklardır.
madde 4: 3. maddeyi yazmakla olmuyor o işler babayiğit.
şiddete uğrayan veya aile içi şiddet gören bireylere yönelik;
devletin yükümlülükleri, yardımlar, barınaklar, uzman destekleri,
çocuk tanıkların korunması
zorla evlendirilme,
kadın sünnetleri
psikolojik şiddet
taciz amaçlı takip
ırza geçme, cinsel şiddet eylemleri
sözde "namus" adı altında işlenen suçlar
gibi maddeleri de yaz, dürüst ol.
ülkenin yobaz kalması için elinden geleni yapanlar bu tipler işte. sokaklarda kim lan bunlar demeye gerek yok, hemen yanı başımızdalar.
mesela bunlar, çocukları cinsel yönelimi istedikleri gibi olmazsa öldürürler.
mesela bunlar, kızına tecavüz edilse tecavüzcüsü ile evlendirirler.
mesela bunlar, oğlu bir kadını dövse aferin koçuma filan derler.
Madde 4: 3. "Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.”
Tam adı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan bu istanbul sözleşmesinin en sıkıntılı maddesini yukarıda alıntı içine aldım. Görünürde kadın haklarını korumaya yönelik, aslında her nevi cinsel sapkınlığı, herhangi bir temele dayandırmayıp tam bir serbestlik içerisinde, ayrımcılık yapılmaksızın teminat altına almayı garanti ve taahhüt eden bu sözleşmeye ve o yukarıdaki maddeye göre;
Ve bilumum karışık çarpık ve sapkın ilişkileri kanunen kabul etmiş, teminat altına almış ve varlığını garanti ve taahhüt edip onaylamış olmaktadır. Kimlik din dil ırk cinsiyet medeni hal ayırt etmeksizin hemde. Hatta oc sapığın teki çıksa ve tecavüz edip deseki bu benim cinsel yönelimim, sen bu kanuna göre bu oc na dokunamazsın. Milleti kandırıyorlar. Bu sözleşme kadın haklarına yönelik değil. Her nevi sapkınlığı meşrulaştırmak bu. Şayet kadını korusaydı bu ülkede her sene 400 - 500 tane kadın vahşice katledilmezdi. Onların derdi kadın ve onun hakları değil. Onların derdi başka. Kadın hakları maskediyle her nevi cinsi sapıklığı meşru kılmak. Kimin yüreği yetiyorsa gelsin bu konuyu tartışmaya hazırım. Hodri meydan. Hukukçular da dahil..
Biz lgbt ye (sadece onlar değil, aklınıza gelebilecek her nevi pislik serbest) kızarken devlet (iktidar) bu meseleyi sözleşmeye imzayı basarak çoktan aşmış. Hemde taa 2014 te. ibneler haylıymış meğerse, arkalarında kapı gibi kanun varmış tam batılı olmuşuz da haberimiz yokmuş. Hepimiz Uyuyoruz çünkü..
Bir iki madde ile göz boyarcasına kadın erkek eşitliğini savunuyormuş gibi gösterilen fakat "delil aranmaksızın kadının beyanının esas alınması" ve pozitif adı altında ayrımcılığı teşviklemesi ile "kadının üstünlüğünü" emreden
Cinsiyetçi bir sözleşmedir.
Eşiniz veya başka bir kadın, gidip hakkınızda "bana tecavüz etti" diye şikayetçi olsa, hiçbir şekilde hapise girmekten kurtulamazsınız. Çünkü onun sözü üstündür geçerlidir. Siz kimsiniz?
Yorumlara yazılanlara bakıyorum da bazıları olayı ya anlamıyor ya da aptala yatıyor. Bir hukukçu olarak açıkca söylüyorum burada kadının beyanı esastırdan anlamanız gereken kadın söyledi diye ceza alacağınız hapse atilacaginiz değil. Devletin yaptığı şey sadece tedbir ve bu konuda kadına öncelik veriyor. Neden mi? Çünkü eskiden kadın şikayetci olduğunda karakolda hadi barışın diyerek gönderiliyordu sonra ne mi oluyordu? Herif kadını ya öldürüyor ya da şiddete devam ediyordu. Devlet buna izin vermemek için tedbir uygulamaya ve bunun içinde kadının beyanını esas almaya başladı hepsi bu. Bununla entegre olsun diye ceza kanununa madde ekledik biz yahu? Yani uzun lafın kısası şu; bir kadın sizi şikayet etti diye kimse sizi tutup hapse atmaz. Hapse girdiyseniz zaten O haltı yemişsinizdir. Tedbir ayrı şey, ceza ayrı şey.
ben olaya içeriksel değil şekilsel bakıyorum. malum bazen şekil esastan önce gelir.
EVET bana göre istanbul sözleşmesi derhal yırtılmalı. ve ankara sözleşmesi imzalanmalıdı. Çünkü Ankara Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti, bürokrasinin kalbi.
tek taraflı şikayet yetiyor, kumandayı vermemek şiddet sayılıyor!
1- istanbul sözleşmesi/6284 sayılı kanun kapsamında; kadının en küçük şikayetinde bile babalar evlerinden en az 1, en fazla 6 ay uzaklaştırılıyor.
2- şikayetlerde şiddetin meydana geldiğine dair belge veya rapor aranmıyor. şikayetçi kadının beyanı esas/delil kabul ediliyor.
3- eşler arasında yaşanan tartışmada kadın şikayetçi olmasa dahi komşularının polise ihbarda bulunması sonucu da baba; evinden 6 ay uzaklaştırılıyor. kadın “uzaklaştırılmasını istemiyorum” dese de kamu davası gereği uzaklaştırma devam ediyor.
4- yarım seneyi bulan uzaklaştırma kararları ile yuvadaki sıcaklık bozuluyor, küçük çaplı problemler dahi ‘uzaklaştırma’ sonrasında sonu boşanmaya varıyor. boşanmalar bu nedenle tırmanıyor.
5- “şiddet” kavramının kapsamı oldukça geniş. “fiziksel şiddet”in yanı sıra “psikolojik şiddet”, “cinsel şiddet” ve “ekonomik şiddet” gibi tuhaf kavramlar şiddet unsuru olarak gösteriliyor. bir aile bireyinin eşine tv kumandasını vermemesi ‘psikolojik şiddet’, erkeğin hanımının istediği herhangi bir şeye ‘almama’ yönünde fikir beyan etmesi “ekonomik şiddet” sayılarak 1 ila 6 ay evinden uzaklaştırma kararı veriliyor.
6- evinden atılan erkeklerin barınma ihtiyacı karşılanmıyor, yuvasından koparılan babaya psikolojik destek sağlanmıyor. bu da cinnet vakalarını artırıyor.
7- eğer erkeğin anne-baba evi ve iş yeri, uzaklaştırma kararı bulunan eşinin yaşadığı eve 50 metre yakında ise annesinin evine ve iş yerine de gidemiyor. gitmesi durumunda hakkında tedbir hapsi uygulanıyor. erkek adeta cinnete sürükleniyor ve eşine daha sert karşılık verme psikolojisine sokuluyor.
8- delilsiz-kanıtsız evinden uzaklaştırılan erkekler, anlaşmak için eşiyle bir araya getirilemiyor. her ihtilafla ilgili sorun çözmenin ilk unsuru “uzlaşma görüşmesi” olmasına rağmen, aralarında problem olan eşlerin anlaşabilmesi için bir araya getirilmesi suç sayılıyor. çiftleri uzlaştırmak isteyenler hakkında cezai işlem uygulanıyor, onlara da uzaklaştırma kararı veriliyor.
istanbul feminist sözleşmesi
işe yararlık açısından bir hiçtir
Yıllardır hiçbir işe yaramamıştır sadece adı vardır.
Bunun yerine şiddeti önlemek için
- Bireysel silahlanmayı yasaklayın
- Aldatmayı yeniden suç sayıp ceza uygulayın
- Şiddet suçunun cezasını arttırın
- Şiddeti öven televizyon yayınlarına ağır yaptırımlar uygulayın
- Af çıkarmayın
- Şiddet suçlularını tutuklu yargılayın, serbest bırakmayın
çok önemli bir sözleşme değil ki bu.
olması gerekenler yazılmış zaten. yani bu sözleşme ne ileri götürür ne geri götürür.
kadına şiddeti cezalandırmayla çözemezsin. zaten toplumda kadının korunduğunu, pozitif ayrımcılığın bokunun çıkarıldığını düşünen büyük bir kitle var. bir çoğu nafaka mağduru tabi ki.
öncelikle ben kadınımcı zihniyeti yıkmamız gerekiyor.
kadın olman değil insan olman değerli.
2011'de imzalanmış sözleşmedir. 9 senedir kimseye bir faydası olmamış bilakis belki zararı dokunmuştur. 9 senede kadına şiddette herhangi bir azalma görülmemiş hatta artış olmuştur. Bu da sözleşmenin kadına şiddeti durdurmaya yönelik bir işlevi olmadığını gösterebilir.
Avrupa Konseyi ülkelerinin imzaladığı sözleşmeye bakıldığında Türkiye gibi kayıtsız şartsız imzalayan ve onaylayan ülke sayısı azdır. Ülkelerin bir kısmı sözleşmeyi imzalamasına rağmen onaylamamış, bir kısmı da çekincelerini belirtmiştir. Sözleşmeyi imzalayan Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkenin sözleşmeyi imzaladığı, 34 ülkenin de sözleşmeyi imzalayıp onayladığı, 11 ülkenin ise sözleşmeye çekince koyduğu görülmektedir. ingiltere, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Moldova, Macaristan, Ermenistan, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya ve Slovakya sözleşmeyi imzalamasına rağmen onaylamamıştır.
K*dınlara verilen haklar bana verilse yatar kalkar dua ederim amk. Hala daha arttırılsın diyor, hak kovalıyor.
Nafakayla ömrünü çürüttüğünüz, intihara sürüklediğiniz adamların vebalini hanginiz çekecek? Eski eşinin ödemek "zorunda" olduğu parayla kendine markalar açıp, elalemin puştuyla dünyayı gezen kadınlar bu memleketin gündemini oluşturmuyor mu? Bir kadın öldürülünce kadın öldürüldü oluyor, eyvallah ona da üzülelim, de adam intihar edince niye intihar etti oluyor? intihar vakalarının altında yatan sebeplerin kaçını merak ettiniz, kaç haberin detayını okuma zahmetine girdiniz?
Bu ülkede bir kadın ömrü boyunca çalışmadan yaşayabilir, aile kurabilir, gezebilir tozabilir. Bu ülkede erkek çalışmasın, değil aile kurmak baba evinde bile barınamaz amınakoyim.
Sanki memlekette hak hukuk erkekler için tıkır tıkır işliyor da kadına çare bulamıyoruz.