istanbul sokakları nefes alır, yaşar. sabahın karanlığında işe giden insanların ayak sesleriyle uyanır. gündüz oyun oynayan çocuklarla güler, yere düşüp dizini kanatanlarla ağlar. yağan yağmurla yıkanır ve öğle güneşiyle kurunur. bir kuytusunda sigara içen yeniyetmeyle birlikte o da efkarlanır. kol kola gezen sevgilileri görünce o da sokağın güzel kızını düşünür. sokakta oturup örgü ören kadınlardan tüm dedikoduları öğrenir.. ayrıca belediye işçileri sık sık kazarlar, delik deşik ederler onu. ama o yine de sever insanlarını. geceleri tüm ışıklar sönmeden uyumaz. bazen hiç uyumadığı da olur. hiç uyumayanları çok şeylere şahit olur. orda yaşayaların da dertleri çoktur zaten...
istanbul'un bazı sokakları uzundur; bir yerden alır sizi bambaşka bir yere götürür. düşünecek çok şeyiniz varsa uzun sokaklar size göredir, siz çarenizi buluncaya kadar bitmez. bazı sokakları kısadır; bunlar hızlı yaşayanlara göredir, birinden diğerine geçersin sürekli. bir de çıkmaz sokakları vardır; oraları anlamak pek mümkün değildir, çözemezsiniz. zaten ya bilmediğiniz için girmişsinizdir çıkmaz sokağa ya da çok şey bildiğiniz için. çıkmaz sokaklar derin insanların işidir...
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz müzisyen kurtuluş abimizin çıkış şarkısıdır.Çıktığı dönem bir milyon sattığı boyalı basın tarafından sanatçının ölümüyle beraber hatırlanmıştır.
Yine rahmetli başka bir bestekarın,selahattin sarıkayanın eseridir.
söyleyin sevgilim nerde
istanbul sokakları
Çare bulun bu derde
istanbul sokakları
onu benden siz aldınız
onu benden siz çaldınız
şimdi yalnız bıraktınız
istanbul sokakları
sevgilimi verin bana
istanbul sokakları
dünyam döndü zindana
istanbul sokakları
ümit besen yorumu oldukça güzel olan şarkı.
benim gibi 2 yılda 1 kere ya ağlayan ya ağlamayan bir insanı ağlatmıştır. tabi çok iyi bir arkadaşımın istanbul'dan ayrılıp yurtdışına çıkacak olması ve bu şarkının çalması, gözyaşlarımın akmasına neden oldu. demek ki etkili bir şarkı.
puslu bir gecenin tek başına aydınlattığı sokak lambasının eline kalmış sokaktır... daracık bir ara yoldur belki.. gecenin koynundan pardösülü bir adamın ayaklarının altında ezilir geç vakit, adam izmaritini şöyle afilli fırlatır sokağın ortasına.. üzerine basar geçer.. belki dün gece beraber olduğu kadındadır aklı, ama üzerine bastığı yalnız yolun yalınlığını düşünmez.... daha geç vakitlerde iki yosma tecavüz eder belki taş sokaklara.... kendi acınası hâllerine bakmaktan, zavallı sokağın halini bilmezler... ve yalnızlığına terk edilir tekrar tek müdavimlerince... umutlardan kollarını, ağaracak günün koynuna dolar şimdi!!!
-i hâli (gösterme hâli):
bilinmez bir kalabalık var ahşap evin önünde... çoluk çocuk, tüm mahalle sakinleri toplanmış.. gizlice camlardan bakıyor kadınlar.. o sokağı gösteriyor herkes... alçak bir kurşuna hedef olan mahallenin yağız delikanlısını gösteriyorlar.. yerde yatan cansız bedenin ne gençliğini bırakmış o sokaklar, ne sevdasını, ne çocukluğunu göstermiş, ne umudunu... kanlar içinde yerde yatan o değil sanki, o sokağın gençliği.... herkes işaret parmağıyla o yolu gösteriyor, o genci gösteriyor şimdi!!!
-e hâli (yönelme hâli):
düğün konvoyu yöneliyor sokağa.. birazdan umudun, geleceğin, planların, hedeflerin ismi kazınacak çıplak yerlere... eski bir anı olacak sonrasında... genç aşıkların köşeden dönüp el ele yöneldiği sokak orası. belki gizlice buluştular.. belki kız daha çok seviyor erkekten.. evlilik düşünüyor belki de.. ama biliyor ki bu sadece bir aşk olarak kalacak yöneldiği sokağa bıraktığı.. çocuklar geliyorlar bir de koşarak sokağa.. sessizliğini delecekler cıvıltılarıyla. sonra orada oynamaktan sıkılıp başka sokaklara kaçıracaklar toplarını... sonra sinirli bir mahalle amcası korkutacak onları toplarını alıp... çocukluk oyunlarını gömecekler sokağa, yere sek sek çizecekler, ip atlayacaklar orada... akşam olacak bırakıp gidecekler evlerine... yağmur yağıyor sokağa şimdi!!!
-de hâli (bulunma hâli):
sokakta gün batıyor yavaş yavaş... birazdan işten çıkıp evlerine gelecek babalar... sokakta akşam oluyor, ayrılma hâline sonra da yalın haline dönecek sokak... sokakta son rötüşler atılıyor hayata dair şimdi. yağmurdan ıslandı yer-gök... sokakta sonbahar rengi yapraklar var.. rüzgardan uçuşuyorlar oraya buraya.. gri bir hava esiyor.. sokakta eve dönüş telaşı hakim. kapılar kapanacak yüzüne.. sokak gece vardiyasına başlayacak... sokakta hüzün kokuyor şimdi!!!
-den hâli (ayrılma-çıkma hâli):
elveda hâli sokağın... kopuş hâli.. dünyaya küfrettiği hâli... sokaktan gelenler geçenlerin gözyaşıyla ıslanacak hâli... gündüzün enerjisi ayrılıyor sokaktan... sokağı yalınlığına terk ediyor.. kısır bir döngü bu.. sokak üzerini değiştirip, dişlerini fırçalayıp, uykusuna yatacak birazdan... geceliği çoktan hazır, yatağının üzerinde katlı duruyor... ne adımlar geçti sokaktan, ne otomobil tekerleri tarafından ezildi saatlerdir.. yoruldu sonunda... sokak sokaklıktan çıktı... kamburu daha bir belirgin artık... üzerine hazin dokunmuş kumaştan gece elbisesini giyiyor.... sokaktan ne buruk gülümsemeler, ne kahkahalar, ne gözyaşları ayrılıyor... bırakıyorlar kendi hâline... en sade hâlinde sokak şimdi...
sen birtanecik sokağıydın istanbulun keşmekeşliğini üzerine âdet edinmiş... tüm hicvin bir taşında gizli... ne hâllerin var daha kimbilir.. ne bakışların... ne sokakların... ne isimlerin... bırak beni istanbul sokakları, kendi yangımınla yakmayacağım seni.. senin yangının sana yeter!!! hadi bana müsaade... rast gele!!
bilmeye mecbur olduğumuz şarkılardan. toplumsa hayatın yazısız kurallarından.
baksanız bir kere dinlemişliğim yoktur tam manasıyla ama şu anda mırıldanıyorum.