bugün somali de yaşanan felaketi anlatan bir fotoğraf sergisi düzenlemişler burada. renkli giysileriyle objektiflere takılan somalili kadınlar. açlıktan kemikleri alenen belli olan çocuklar. çürümüş inek leşleri.
tabi sergi; kurabiyeler, tatlılar, içecekler eşliğinde. her bi masanın yanında şık kadınlar. takım elbiseli adamlar. entelektüel ama duyarlı sohbetler...
Bugün hem sesli hem de ışıklı istasyon anonsunda durak mecidiyeköy olduğu halde darüşşafaka dendi; dalgın dalgın dışarı çıkmaya çalışan onca insan gerisin geri hücum etti, binmek isteyenler kapı önüne yığıldı kalanlar direndi, şöyle bir dalgalanma oldu ta ki bir görevli burası mecidiyeköy anons yanlış diye bağırana kadar.
Yine de yolculardan inanmayanlar ve inat edenler vardı. Kendilerini levent'e doğru üç hayırla uğurladık.
eskiden uzay üstü olarak inşaa edilmiş yer. ufo merkezinin taksim'de oluşu artı olmasına rağmen gerek deniz seviyesine yakın oluşu gerekse kalabalık gerekçesiyle sonradan metroya çevrilmiş yer. kendisi didinin didisinin bilmem kaçıncı kuşak yerin dibinde olup in in bitmediği halde en çok tercih edilen metrodur. (sanki başka metro var)
bulunduğu şehrin son derece engebeli olması sebebiyle istasyonları çok derinlerdedir. metrolar öyle hacıosman bayırı'ndaki gibi yokuş yukarı çıkıp inememektedir.
metro diye biniyoruz ama sanırım metronun katettiği yolu yürüyerek alıyoruz biz zaten, bizi kandırıyorlar kanımca. lan 15 dk yürüyorum taksim den aşağı inmek için, koordinatlarım belli değil her yerde olabilirim sadece ben metrelerce aşağıda olduğumu biliyorum. sonra bakıyorum mecidiyeköy de iniyorum, orda da bir 15 dk yürüyorum. sonunda hedefime ulaşıyorum, ama bilmiyorum gerçekten metro beni taksimden mecidiyeköye götürdü mü, yoksa ben zavallı ayacıklarımlamı o mesafeyi katettim. he şöyle de bir şey var beni ağlatır o metro her seferinde, bir de şu müzisyenleri koymasalar taksim metrosuna. içim çıkıyo ya her seferinde, dayanamıyorum..