istanbul pislik kaynar, her taraftan içine doluşmuş insanlarla yoz bir şehirdir. atalarımızın, fatih sultan mehmet in aldığı istanbul ile alakası yoktur. avrupalı olmaya çalışan ama uzaktan yakından alakası olmayan, ne bok olduğu belli olmayan adamlarla doludur. ankara ise kısa ve öz bir biçimde temizdir. bu tür gerizekalı tipler bulunmaz ankara da, genellikle memur terbiyesiyle yetişmiş insanlarla doludur. belki bu biraz sıkıcı gelir kimi zaman fakat ankara evlenilecek kadınsa istanbul eğlenilecek kadındır.
belki alakasız ama ankara da trafik istanbul a oranla yoktur.
yurtdışından bir arkadaşınızı davet ettiğinizde ankarada götürecek bir yer bulmazsınız, istanbulda ise görülmesi gereken yerlerin yarısını bile görmeye zamanınız yetmez.
istanbul ile ankara ezelden bu yana kıyaslanan iki şehirdir. velev ki büyümemizle kirlenen dünya etkisini bu kıyasla da göstermiştir.
ankara bozkır ve gridir. ama samimidir. yurtdışından gelen bir dostunuzu it ayağı yemişcesine gezdirmeden evinizde ağırlayıp hasretinizi giderebilirsiniz.
soğuk kış gecelerinde arkadaşlarınızla evinizde oturup, "ulan şimdi elalem felanca mekanda ne biçim eğleniyordur" diye iç geçirmeden eğlenebilirsiniz.
evet ankara bozkırdır. istanbul gibi, istanbulda yaşayıp o kentin tüm eziyetini çekip denizden bi haber yaşayanları yoktur. ulaşım sıkıntısı, trafik sıkışıklığı veya ömrünün 2-3 saatini yollarda geçirme riski yoktur. ankara güvenlidir. ankara huzurludur. havası kirlidir. siyaseti de ama insanları yolda selam verir. düştüğün zaman biri mutlaka elini uzatır. herkes herkesin farkındadır. ankara başkenttir. ama başkent olmadan önce de sayısız uygarlığın izlerini taşır. ve ankaranın başına gelebilecek en kötü şey belediye başkanıdır. ankara ile istanbul birbirleri ile kıyaslanamayacak kadar farklı iki şehirdir. ve biz ankaralılar için ne olursa olsun istanbul taşradır.
Biz ankara' insanları meşhur ettik bu şehrin sonbaharını.
Havamız puşt havası, sevdiğimiz sonbahar üç gün iki gece.
Şarkılar yazılıyor rüzgarına ve kızlarına.
Yine iki mevsim yaşadık bu gri betonarmede. Yaz ve kış var sadece.
istanbul ise, günaydın diyor mavilere.
Sikko kalabalığına aldırmadan açıyor esnaf dükkanlarını.
Memur ayran simidini dalga kıranlarda yapıyor.
Gecesinde metroda sokak müziği var.
Bak şu yaşlı adam saksafonu çok iyi çalıyor.
Ankara kaptırıyor her sanatçısını çift boğazlıya.
En boktan trafik kazaları, en sikko hırsızlık cinayet sende istanbul.
Şarkılar yazılıyor sadece sana, insanına değil. Sadece sana.
Kalabalıksın, gereksiz bi kalabalıksın. Belki gerçekten entelektüelsin.
iticisin, rahatsız edicisin insan çokluğunla.
Bok mu var da kalabalıksın. Hayır sen müthiş bir şehirsin ve bu yüzden tercih edilensin.
Sokaktaki ezgilerle yatıp, sikko korna sesleriyle uyanırken sonsuz maviyi görensin.
Allah belanı versin be, beni de al istanbul. bir kafa da ben olayım gereksiz insanlarının arasında.
istanbulda taksim, beyoglu gibi isiklarin sonmedigi neosemtlerin olmasi, ankarada ise hayatin 22.00 sularinda toptan durmasi ve gunesin dogmasini cok erken saatlerde beklemeye baslamasidir..
