yıllardır tarih kitaplarımızda, yapılan çizgi filmlerde anlatılan, istanbul'un büyük bir hoşgörüyle fethedildiği, bizans halkının sanki çok uzun zamandır bunu beklediği yalanıdır.
--spoiler--
Fatih Sultan Mehmetin Mekke Şerifi'ne gönderdiği Fetihnâme
ist.Ünv.Ed.Fak.Tarih Dergisi 4, sayı 7 (1953)
Milli Gazete 29-30 Mayıs 2002
Allaha hamdolsun, seçtiği kullarına selâm olsun. el-Seyyidi,el-Senedi, el-Şerifi, el-ekremi,el Alemi, el-Evrai, el-Nizami, el-imami, el-Hümami, el-Evhadi, el-Emcedi,el-Alimi, el-Amili, el-Azami, el-Evlevi, el-Alevi, el-Alevi, el-Müşeyyidi, el-Meyyidi, elel-Nasıyri, el-Zahiri, el-Tahiri, Hac ve Harameynin kaidelerini yücelten, Allahın ayetlerinin görüldüğü yüce yerlerin ve Safa ile Mervenin koruyucusu,Azamet ve Celal merasiminin kurucusu, kararlaştırılan yüce maksat ve emellerin destekçisi, izzet ve kuvvet ışıklarının kaynağı, din ve devletin ortaya çıktığı, Peygamber ciğerinin parçası, iffetli kızı (Fatıma)nın torunlarının kaymağı, Müslümanların emiri, Müminlerin dostu, günahkarların şefaatçisinin çocuklarının özü, Seyyid, Şerif, Yüce, soylu, Beytullahın-Allah, onun ve çevresinin şerefini artırsın-sultanı, Alaüd-devleti ve l- milleti ve d-din, Seyyid, Ahseni, Aclani, el- Haseni, Allah, onun mutluluğunu artırsın, yönetimini devam ettirsin. Devletin yönetim yeri yıkılmadan devam etsin, nimetinin izleri yok olmasın, sevgi ve muhabbetinin sebepleri güçlenerek devam etsin, dostluk bağları ve yüce duyguları düzenli olarak, evvelkilerin ve sonrakilerin Seyidi-en üstün salât ve selâm onun üzerine olsun- tertemiz âl-i ve ashabı hurmetine seneler ve çağlar boyu devam etsin.
Bundan sonra, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği fetihleri bu sene, Allahın bize lütfettiğini müjdelemek üzere bu mektubu size gönderiyoruz.
Bu fetih, iki denizin birleştiği yere bitişik, Kostantıniyye diye meşhur olan beldenin elimize geçmesidir. Karşısında Galata diye bilinen bir şehir var. Doğu tarafında Üsküdar diye bilinen diğer bir şehir var. Kostantıniyye, meşhur kuleleriyle, sanki yedi başlı ejderha gibidir. Veya bu kuleler, islâm hılâfetinin karargahı olsun diye Allahın emriyle hazırlanmış, yüksek, sağlam, yedi tepedir. Her türlü eksikliklerden uzak Hakim olan Allah'ın takdiri ile biz fetihle rızıklandırıldık.
Şüphesiz burası, şehirlerin sultanıdır. Sağında ve solundaki o iki şehir, Sultanın iki tarafındaki iki hizmetkarı gibidir.
Bize, şeri vergiyi vermekten kaçındıktan sonra, Kostantıniyye üzerine azimle yöneldiğimizde, içi kafirlerle dolu şehir halkı, içerden ve dışardan bize hücum ettiler. Bzimle harp ettiler. Aramızdaki harp, iki aya yakın devam etti. Harp etmekten aciz kalmadılar, savaştan kaçtılar. Müslümanlar topluca saldırdı. Mücahitlerin hepsi karada ve denizde hakkıyla cihat ettiler. Surlara yaklaştılar. Bir Allaha iman eden zırhlı bir topluluk, mancınık ve toplarla yıkılan surların menfezlerinin üzerine çıktılar.
Bir Allaha iman edenlerin ayaklarının basmasıyla nurlanan ve mübarek olan bu beldeye, Cemaziyel evvel ayının yirmisinde Salı günü Allahü Ekber Lâ ilâhe illallah nidalarıyla girdiler. Melunların başı olan Tekfurun başı kesildi ve müşrik maktüllerle beraber cehenneme kavuştu.Evlerini yıktılar,Haçlarını kırdılar, mallarını ve hazinelerini ele geçirdiler, çocukları ve zürriyetleri esir edildi. Keşişlerin mabetleri,Muhammed ümmetinin mescitleri kılındı.Ahmedin dinini topladı. Bu yerler, rahiplerin pisliğinden,Hıristiyanlığın necasetinden temizlendi Böylece zalim milletin sonu kesildi.Alemlerin Rabbine hamdolsun (Enam suresi 45)
Kılıç artıklarına gelince biz onları affettik. Hazineye alınmak üzere onlara senelik cizye kestik. Hutbe okunan minberler, bizim parlak ve yüce lakaplarımızla şereflenince, gümüş ve altın paraların yüzleri, parlak ve temiz isimlerimizle süslenince, Allaha yakın kulların kendisiyle iftihar ettiği, Harameyn hacılarının süsü, hoca, hacı, Muhammed Zeytuniyi, mektubu tebliğ etmek, müjdeyi ulaştırmak için, yüksek hizmetiniz için teçhiz ettik. Allah onu gidip gelinceye kadar korusun ve onu hayırla ve doğrulukla kavuşma ile rızıklandırsın.
Bu büyük mutluluğun ve Rabbimizin büyük bağışının müjdesi size ulaşınca, yüce huzurunuzdan dileğimiz, yüce Harameynin sakinleri, alimler, doğru yolu bulan seyyitler, zahitler, Salih kullar, Rabbine kavuşan yüce şeyhler, Allahtan sakınan seçkin imamlar, kopmayan sağlam ip gibi olan Beytullah-i haramın eteklerine sarılan küçükbüyük herkes, Zemzem ve Makamla şereflenen, güzel salât ve selâmın üzerine olmasını istediğimiz Rasülüllahın civarına yakın yerde itikâfa girenlerle beraber sevinmeniz ve devletimizin devamı ve başarılarımız için Arafatta Allaha yalvaranların tayin edilmesidir. Peygamber âl ve evladı sebebiyle Allah onların bereketini üzerimize saçsın ve derecelerini yükseltsin.
Muhammed Zeytûni ile beraber size bu ganimetten ağırlığı ve ayarı tam iki bin altın Filori gönderdik. Bundan başka yedi bin Filori altın, fakirler için gönderdik. iki bin Filori, Seyyitler ve Nakibler içindir. Bini, Harameynin hizmetçileri içindir. Geri kalanı da Mekke ve Medine -Allah onların şerefini artırsın- sakinlerinin muhtaçları içindir.
Sizden isteğimiz, ihtiyaçlarına ve fakirliklerine göre onlar arasında taksim etmeniz, işin seyrini bize bildirmeniz, iyilik ve incelikle onlardan bizim için dua etmelerini sağlamanızdır inşallah. Allah sizi korusun. Ebedi saadet ve devamlı seyyidlikle sizi kıyamete kadar baki kılsın. Amin ya Rabbel alemin. Nebilerin ve Rasüllerin sonuncusuna, âl ve Ashabının hepsine rahmet etsin.
istanbul hoşgörüyle fethedilmedi ama nasıl işse işgal edilirken pek bir hoşgörülüydü şehrin sakinleri!
acaba neden? istanbul'da yaşayanlara hoşgörülü davranılıp başka şehirlere dağıtılmadıklarından dolayı olabilir mi? arada 500 yıl geçtikten sonra bile o kadar sevindilerse işgalcilere olabilir bence.
hoşgörüyle karşılanması gereken yalandır. zira, hitler in haklı olduğunu savunan almanlar var bu dünya da. hiçtiyse türkçüler ve ümmetçiler vicdanlarını rahatlatıyor, kendilerini kandırarak.
istanbul elbet bir gün feth edilecektir onu feth eden komutan ne güzel komutan onu feth eden asker ne güzel askerdir. diye de bir hadis de var.
koskaca peygamberi stratejist yaptılar abi.
şimdi USA New York'a dayanın savaş gemileriyle,
efendim New York içinde şöyle bir hadis söylemişti mübarek peygamber derler.
yerseniz tabi. yavrum benim !
bu arada lafım, yüzlerce binlerce yıldır çeşitli argümanları kullanarak insanlara kurbanlık koyun muamelesi yapan ve aslında böylelikle de en çok söz de savunuyormuş gibi göründükleri kavramları zehirleyen (din, vatan, millet vb.) otoriteye.
otorite derken de kastım devletler vb. oligarşik yapılar.
gemilerin karadan yürütülmesinden daha büyük bir yalan değildir. ama, sonuçta fethedilmiştir. büyük başarıdır. her babayiğidin harcı olsaydı tek fetheden sultan mehmet olmazdı.
özellikle mektup'un şu bölümünün altını çizmeden duramayacağım:
"..allahü ekber lâ ilâhe illallah nidalarıyla girdiler. melunların başı olan tekfurun başı kesildi ve müşrik maktüllerle beraber cehenneme kavuştu.evlerini yıktılar,haçlarını kırdılar, mallarını ve hazinelerini ele geçirdiler, çocukları ve zürriyetleri esir edildi. keşişlerin mabetleri,muhammed ümmetinin mescitleri kılındı.ahmedin dinini topladı. bu yerler, rahiplerin pisliğinden,hıristiyanlığın necasetinden temizlendi böylece zalim milletin sonu kesildi."