çok önemli bir iş için metro city'de olmam gerektiği için gelemediğim, ve gelemediğim için de bin pişman olduğum zirve. umarım yakında yenisi gelir de biz de telafi etme şansı buluruz.
saipsizle tanışıp, iki bira içtikten sonra ayrıldığım zirvedir. belki gelir de biri ateş ister diye durdum barda bir süre, -yok arkadaş kimse de gelip ateş istemedi- bir biralık zaman zarfı kadar hukukumuz oldu barmenle, on beş dakika kadar sohbet ettik. baktım ki barmenin zirve zaten uçkurunda değil. mesai bitse de gidip evde bir üçlü sarsak tadında takılıyor, yol ama kararı aldım asmalı mescid'e.
millet eğlenip gülüşüyordu. herkes bir diğerini tanır gibiydi. anlattığım olayın kıssadan hissesi şudur; dımdızlak gitmeyin zirvelere, bir tanıdığınız olsun evveliyatı itibariyle.
iddia edilenin aksine, her masada ayrı tipte insanlar ve muhabbetlerin döndüğü zirve.bilhassa, en arkadaki grup inanılmaz eğleniyordu.yer yer eğlenceyi abarttıkları oluyordu; fakat o atmosferde böyle şeylerin olması gayet doğaldı...Giriş kısmında ise daha naif kimseler sessiz ve sakin şekilde eğleniyordu.sonuç itibari ile, her iki eğlence anlayışına sahip insanlar için gayet makul bir ortam vardı.sen kalkıp ne istediğini,ne sevdiğini bilmeden hoppadanak bir masaya oturmuşsan ve rahatsız olmana rağmen kalkmamışsan organizasyon napsın? metalcisinden, türk sanat müziği sevenine; bilgisayar mühendisinden, midyecisine kadar her cinsten insanın olduğu ortamda, katılımcıları 'tepinenler' olarak yaftalamak densizliğin daniskasıdır.
Eğer organizasyon eleştrilecekse bu, hardcore parçalar açıp volume'ü kökleyen metalcilerin bu münasebetle katılımcılara kulaktan hardcore yapmalarına müdahale etmedikleri için olmalıdır.
ankara'da olmama rağmen, gelen davetler üzerine gelmeyi çok istediğim zirveydi. çok uğraştım ama olmadı. hatta bazı angaralı kardeşlerimiz buradan tren kaldırdı zirve için. onlarla gitmek de çok eğlenceli olurdu. lakin gerek ankara tayfası, gerekse de tanıdık diğer yazarlar olsun, gelmediğin iyi oldu vs. tarzında beyanatlarda bulundular. yazılan yorumlarda da pek eğlenceli geçtiğini gözlemlemedim. ankara zirvelerinden sonra tat almak zor olurmuş demek gelseydim. zamanım yanıma kar kaldığı için mutluyum.
not: zirve organizatörleri alınmasın üstüne lütfen. **
edit: anlayamadığım şu, bazı arkadaşlar bizden çok eğlenip sabah beşe kadar göbek attı, iltifatın biri bin para da nasıl oluyorda bu şekil yorum yapabiliyorlar?! demek insan edebi metinler parçalayarak adam gibi adam olmuyormuş. yazık çok çok yazık... biz eleştiyiryor muyuz, bir erkek olarak mekan çıkışı bayan eve bırakılmıyor. ayıptır yahu...
üçüncü dünya ülkesi vatandaşlarının tepinme kültüründen fazlasıyla nasiplenildiğini bana göstermiş olan zirvedir. çalan müzikler rezalet ötesi, içkiler desen içki mi içiyorsun yoksa su mu belli değil bir zirvedir.
özellikle komikliği sululuk ile karıştıran yazar popülasyonunun artmasını saymama bile gerek yok. vasatın altında bile diyemeyeceğim zirveydi. eh polis baskını biraz renklendirdi diyebilirim ama o rengi zaten karakola bir işiniz düştü vakit de yakalayabilirsiniz.
ben bunu organizasyonu yapan kişilerin acemiliğine bağlıyorum ama bu bir özür değildir. göz vardır nizam vardır usul vardır ama hadi başka sefere hatalardan daha arınmış olur umarım..
vel hasıl-ı kelam bu zirveye iştirak etmeyip keşke haşır huşur kaşınsaydım daha iyiydi, gelmeyen kişiler gelmemekle daha iyi yapmışlar. eğer zirve günü camdan dışarıya bile bakmışlarsa daha faydalı bir iş yapmışlardır.
eğitici ve öğretici zirve. kokteyl karışımları, zeybek oynanması, üzerine calyx e olan aşkını, basılı tişörtle zirvemize gelen çok değerli yazarımız gibi. çok şey kaçırıldı çokkkkkk. *
baş belası yazar arkadaşımın*** kaldırmasıyla yeniden erkenden ayrılmak zorunda kaldığım ve dolayısıyla polis macerasının içine yelken açamadığım zirve. güzel ortamdı, muhabbet vardı*,müzik biraz yüksekti ama yine de herşey güzeldi. Biz katılanlar olaraktan gecenin neşeli kraliçesi*calyx'e teşekkürler efenim.
gizli gizli takip ettiğim kimseyi tanımadığım için çok isteyipte katılamadığım zirvedir. katılmak istememin sebebi organize eden yazardır.
oturda ayıkla bitleri şimdi çıt çıt.
çok az hatun yazarın geldiği zirvedir. gittik, gördük, tespit ettik; abazan değil bunlar*, öyleyse bile ben görmedim. çok şey kaçırdınız, bir dahakine gelin bir zahmet.
ayrıca, yüksek sesle konuşan şahıs, ben olabilirim. müzikten sesimi duyurmaya çalışırken, kendimi olaya fazla kaptırmışım. rahatsızlık verdiysem üzgünüm.
#7337052 burada bahsettiğim üzere eğer zirveyi erken terketmeseydim, kimsenin sivil polislerle, copla, üst aramasıyla canının sıkılmayacağı bir zirve olacakmış. hayır korkanlar olmuş, onlar için iyi olurdu.
polisin, ihbar(!) üzerine mekana gelmesiyle beraber bir yazar arkadaşımızın panikleyerek 5 gram saf kokaini tuvalete atıp, sifonu çekmesiyle şahsımı efkarlara gark eylemiş zirvedir. bu ihbar-baskın olayında aklımda kalan yegane sahne ise polislerin ağlamaklı bakışlarla polis olduklarını kanıtlamaya çalışmalarıydı. "kimliğimiz var, silahımız var, arama iznimiz burada... daha nasıl inandırabiliriz sizi?" şeklindeki polis beyanı bir film repliği gibi kulaklarımda hala, gülüyorum mütemadiyen. *
güne kötü başlamıştım. iş yerimden başıma iş açmışlar ve üzerimde gereksiz bir resmiyetle zirveye katılmama vesile olmuşlardı, sağolsunlar... az-çok tanıyıp da henüz tanışmadığımız birkaç yazarla tanışıp; önceden tanışma şerefine nail olduğumuz kimi yazarlarla tekrar görüşüp biraz olsun hasret giderip, az, biraz içip çakırkeyif olduğumuz bir zirve olmuştur.
hamam böceklerimin anası, hayatımın anlamı calyx; altıncı hamam böceğimizin de yolda olduğunu haber verince dünyalar benim olmuştu... "herkese benden bira" dedim ama muhabbeti o kadar koyuydu ki yazarlarımızın, duyulmadı bile.
polislerle yüksek oktavdan tartışan kız ve diğer 2 kişi yüzünden yusuf yusuf ettiğim zirve.nitekim, yıllarca o bölgede çalışmıştım.işim gereği gece saatlerinde o güzergâhtan geçerdim.her gece karşılaştığım feci şekilde dövülme vakaları yüzünden tarlabaşı emniyetine mensup sivil memurların ne denli psikopat olduğunu biliyordum.tabii durduk yere bizi dövmelerini beklemiyordum.fakat şiddete meyilli yada şiddetle bu kadar içiçe olan kişilerden senin-benim gibi sabıra sahip olması beklenemez.bir yanda avukat kız'ın yüksek sesle mukavemette bulunması,diğer yandan saipsiz'in "aratmayın kendinizi" nidaları öte yandan kilolu kızın "polis deyil lan bunlar inanmayın" bağırışları açıkçası beni ziyadesiyle ürküttü.o esnada polislerden biri öfkesine yenik düşüp önüne geleni coplamaması büyük şanstır.vaktinde, sırf travesti genelevinin önündeki otobüs durağında kavgayı izliyor diye kriz geçiren sivillerden dayak yemiş biri olarak söylüyorum.bence, aramaya karşı çıkanların direnmesi gereksizdi.sonuçta sanal ortam...trolleri,incisözlüğü bilmem nesi var.elbette onlardan biri ihbar etmiştir.kalkıp içeride uyuşturucu satıcısı var demiş olabilirler.polisler, zevk yada sırf bize ibnelik olsun diye arama yapmadılar.bu kadar büyütmenin alemi yoktu.