tadını daha çok cebi para dolu olanların çıkardığı,aslında tv de gösterildiği kadar eğlenceli olmayan;müzik,kalabalık,eğlence kadar,korku ve şiddet içeren geceler.
yurdumun en güzel şehrinde, aman sabahlar olmasın nidaylarıyla karşılanan, manzarası ayrı bir güzellik, rüzgarı ayrı bir romantik, mekanları ayrı bir şenlik olan geceler.
Serdar Ortaçin istanbul Geceleri Adli Sarkisindan Sonra Estetikin Son Mucizelerinden Petek Dinçöz'ün Gecelere Akalim Adli Sarkisiyla Milleti Gaza Getirip Dışarda Manita Avına Cıkan insanlarin Aktıklari Eller Havaya, Kop Kop Yapılan Ama Hesaplar Gelince Garsonlara Haka Dansı Yapilasi Gecelerdir
gideceği mekanları bilen ve her mekana korkmadan dalanların göz önünde fazla bulunmadan geçireceği en güzel geceler. sahibinden dinleyenlerin bildiği en güzel hikayelerin oluştuğu zaman dilimleri.
Uykunun bütün bekleyişe rağmen postada kaybolmuş bir mektup gibi, hiç gelmediği gecelerde insanın yalnızlıktan canı sıkılıyor evde. Bir kitap karıştır, canı sıkılıyor; bir plak koy pikaba, canı sıkılıyor. Gabriel Chevalier, şarapçı papazla kilisenin hizmetçisini seviştiriyor. Sonra papaz bisikletle öteki köyün papazına günah çıkarmaya gidiyor. Öteki köyün papazı da aynı işi yaptıkça, günah çıkartmak için ona geliyor. Sayfalar dönüyor, can sıkıntısı bitmiyor. Aznavour:
- Bir gün gibi geçip gider aşk, diye bağırıyor.
Papaza önce hizmetçi sulanıyor:
- Gençsiniz, geceleri boşu boşuna sıkıntı çekmeyin muhterem peder, sonra sıhhatiniz bozulur. Sizden önceki rahmetli peder de, benimle aynı şeyi yapardı.
Aznavour:
- Geleceğimiz yoksa da, hatıramız var ya, diyor.
Plak bitiyor; pakette tek sigara... Uzanıp birkaç tanıdığa telefon etmek...
- Yahu merhaba, nasılsınız?
- iyi diyelim iyi olalım, nerelerdesin, özledik...
- Aklıma esti de, bir hatır sorayım dedim.
- Eksik olma, buluşalım bugünlerde mutlaka.
- Buluşalım ya...
***
Papaz, sayfanın ortasında bisiklete binerken donup kaldı. Aşk şarkısı plağın çizgileri içinde donup kaldı. Son sigaranın izmariti ezik ucuyla tablanın kenarında donup kaldı.
Dışarıda gece. Yolların kenarına arabalar dizilmiş.
Bir yerlere gitmek, birilerini bulmak, sigara bulmak, biraz hareket bulmak...
Bir yerler, kısık ışıklı, çalgılı bir yerler... Şık giyimli kadınlar, simsiyah saçlı kadınlar, sarışın kadınlar... Baygın kokular, kahkahalar, en ucuzundan zorlama nükteler...
Ne düşünürler, ne iş yaparlar bu erkekler, bu kadınlar?
Sonra başka bir yerler, daha ucuz bir yerler, yine kısık ışıklı bir yerler... Ayrı sınıftan kadınlar, ayrı sınıftan erkekler... Az şıklık, çok gençlik, az para, çok serserilik olan bir yerler... Carco'nun dünyasına benzeyen bir yerler... Söz atmalar, masadan masaya arkadaşlıklar... Bir iki tartışma, bir iki küfür, bir iki garson azarlama, kırık gülüşler... imalı cinsiyet dedikoduları... Yanıp sönen flaşıyla ortada dolaşan fotoğrafçı...
Orası, burası... Bara dayanmış pis pis düşünerek içen... Kız kandırmaya çalışan... Yanındaki kadına usul usul sokulan... Kapılarda kuyruk olmuş taksiler...
***
Bütün buralarda oturmayan bir şey var... Neşe değil, eğlenme değil bu... Bir şeyler arama, bir şeylerden kurtulma çabaları...
Can sıkıntısı, avuç avuç boncuklar gibi bölüşülmüş; kiminin ön cebinde sıkıntı, kiminin yan cebinde sıkıntı...
Daha başka bir yerler, en lüksünden, en fiyakalısından... Yabancılar, yeni evliler, tanınmış aileler; danslar, danslar, danslar...
istanbul'un geceleri bir garip. Servetlileri bir garip, fakirleri bir garip. Bohem lokallerden büyük lokallere, büyük lokallerden bohem lokallere sızanlar... Ceplerindeki paraları hesaplayanlar, ceplerindeki paraları hesaplamayanlar... Gedikli müşteriler, gedikli olmayan müşteriler... Randevuevlerinden gelenler, Avrupa'dan dönenler. Kimsenin bilmediği gizli aşklar, herkesin bildiği açık aşklar.
***
Hepsinin mihverinde bir kadın hikayesi olan büyük büyük çarklar. Yavaşça sevişmeye gidenler, sevişecek yeri olmayanlar, henüz sevişecek kıvama gelmeyenler... Sevişecek kimseyi bulamayanlar...
işkembeci dükkanı... ilk çıkan gazeteleri satan çocuk... Mahmur müşteriler... Kirli bir ışıkla aydınlanan sokak...
Nihayet naz ü niyaz ile gelip kirpikleri okşamaya başlayan uyku...
Papaz, bisikletinde donmuş; şarkı, plağın çizgilerinde; sigara izmariti, tablada... Bir uzun gerinme ve külçe gibi yatağa uzanma. Hepsi o kadar...
istanbul gecelerinde
sarhos olmak ne guzeldir
aklimdan cikmiyor ah gozlerin
unutmak ne zor sozlerin
belinle salinla ne guzelsin
o esmer teninle buyuledin
yasamak seninle
istanbul gecelerinde
ziller, tefler elinde
istanbul gecelerinde
guller, meyler
istanbul gecelerinde
lo lay lo laylo lalolay
Saat beşi bulmuş haberim yok.
Taksim kalabalık paramız bok.
Kafamız sağlam rapime devam vitesi sok.
Beşe azı olmasın,azı dişte koğuk dolmasın.
Gönül solmasın, düşmanım saçını başını yolmasın.
Coşmasın Ramiz olur mu?Hoplasın ve de durmasın.
Yaslasın kafasını boxlara saydırsın rapi gazlasın.
Yıkılsın caddeler,pikap rapi silkeler.
Toplansın MC'sler Bu gece burda Nah! biter.
Bilinir gözümüz kapanır, ama daha erken.
Direnir sözümüz savaşır resti çeken ben.
Sen ol da yerinde durma rapi de duyma ve de kudurma ha?!
Ne mümkünatı var? Rapi duydun Ramiz fors atar.
Kasırga
Gece üç Beyoğlu canlı bomba. Bıyıklı ablalar sağda solda.
Gelde bu akşam sarhoş olma. Elimde gazoz içinde vodka.
Kafam zirve,çakır,bomba. Hadi gel yanıma sende zorla.
Kaybet kendini poponu kolla.
Sende dinle böyle rapi danset oyna.
Çalkala yo! Sen de haydi, Çalkala yo! Şimdi birlikte.
Çalkala yo! Sen de haydi.
Sen de dinle böyle rapi dans et oyna
nakarat
istanbul sokaklarına son ses,
Ses verdik bizimle coşar herkes [4x]
Fuchs
34 istanbul rapimle az bol.
Kafayı şöyle bir çevirdim sağ sol.
Adımımı yavaşça attım inleten.
Benimle birlikte sana bunu dinleten.
Ekibim çok sağlam ballı ballatan.
Bu rapi sana yıllar dır dır anlatan.
Dilimde aşka dair tüy kalmadı.
Bu hatunların hepsi peşimden dağılmalı.
Paralar bende ,havalar sende.
ŞT!...Biraz sakin bombeli beybe.
Ateşin dinsin kalçalar insin.
Ben kimi seçersem o benim bilsin.
Timur
Bize bir track az gelir.
Beşi bir yerde sana gaz verir.
Haz gelir raplerim vurdu içine.
istanbul City be..be..be..be..be..be..be..beybee!!
Benim saat oniki bindim arabama.
Sesini açtım tesisata basksana.
Telefonum çalıyor ama gizli numara.
Bilmiyorum kim arıyor acaba?
Hangi bitch var telefonun ucunda?
Bütün gece yoruldum artık,pompalama vakti bitti.
Fişimi çekti gitti.
istanbul geceleri harika.
nakarat
istanbul sokaklarına son ses,
Ses verdik bizimle coşar herkes
istanbul attack'ın komik ötesi şarkısıdır. gece 3 beyoğlu canlı bomba bıyıklı ablalar sağda solda, hangi bitch(!) var telefonun ucunda tarzı kopartan sözlere sahiptir. gülmek için birebir efendim.
Dün gece şöyle bir dışarıya çıktım
Çok sürmedi kalabalığa karıştım
Gezdim tozdum biraz dolaştım
Bir iki kişiyle tanıştım
Üç hece istanbul bilmece
altın kazan içinde ben kepçe
Durupta bir anda düşününce
Hergün başa sarıyor bu hikaye
Biri geliyor biri daha geliyor
Caddelerde trafik duruyor
Pahalı mekanlar trend oluyor
Her gece tıklım tıklım doluyor
Bitmiyor istanbulun eğlencesi
Haftasonu cuma veya cumartesi
Akın akın akıyor ünlüsü artisi
Ya doğum günü yada birinin partisi
Herkes kıpır kıpır
Ortam fıkır fıkır
Işler tıkır tıkır
Yüzler gülüyor
Bir yeşil yanıyor
Bir kırmızı yanıyor
Dj çok iyi süper müzik çalıyor
Aklını başından aLıyor
Herşey güzel ama biraz başım dönüyor
Derken bir anda sabah oluveriyor
Biri gidiyor bir diğeri geliyor
1950'li yılların ses sanatçılarını ve komedyenlerini bir araya getiren müzikal bir komedi. Sadri alışık ve vahi öz’ ü buluşturan ilk film. Usta aktör bu filmde, kemal karakterini canlandırmıştır. Filmin yönetmenliğini Mehmet Muhtar , senaryo ise Turgut Demirağ , Abidin Doran’ a ait olmakla birlikte, oyuncu kadrosu vahi öz, Osman alyanak, ziya keskiner, ayçe selika, nimet tanrıöver, zenne Necdet, müzeyyen Senar, hamiyet yüceses, Mustafa çağlar, Abdullah yüce, Ahmet üstün, Selahattin pınar bulunmaktadır.
işte o filmden bir sahne :
Sahne-1
Kemal : refik, bilirsin seni çok severim. Fakat o, kaltağı bana müdafaa etmeye kalkma. Bana bak, doğru söyle neredeler.
Refik : ne bileyim kardeşim!...
KEMAL : bilirsin, bilirsin be refik, mine ve o iki adamla beraber, tiyatroya gitmişler, ama, çıkarlarken ben onlara gösteririm.
Sahne – 2:
Mine : seninle, hiçbir alakam kalmadığını bildiğin halde, beni buraya niye getirdin. Benden ne istiyorsun? Bırak peşimi.
Kemal : ama evvelce seviyordun.
Mine : şimdi, her şey bitti.
Kemal : evet, şimdei her şey bitti. Param bitti, şerefim, namusum her şeyim mahvoldu. Bunları niçin yaptım, kimin için yaptım. Bir fahişe için, evet hep senin için. Fakat, her şeye ragmen seni seviyor ve kıskanıyorum. Razıyım bana dönme, fakat başkalarıylada dolaşmana tahammül edemem.
Mine : (şuh bir kahkaha atar )
Kemal : gülme!...
Mine: ( kahkaya devam eder )
Kemal : gülme diyorum Selma… (tokat atar ) kaltak…. ( der ve gider.)
Vahi Öz, Ziya Keskiner ve Sadri Alışık 'ın oynadığı 50'li yılların eğlence sektörünü, genel şehir manzarasını görmek açısından önemli bir Müzikal,Komedi.
prime akşamlarda (cuma, cumartesi) geçtim barını, clubını nargilecisine-restoranına dahi damsız girilemediği için erkekleri hiç ihtiyaçları olmadığı halde sırf bi yerlerde oturabilmek için leş leş karıların peşinden koşturtmak suretiyle abazanlığı körükleyen gereksiz, saçma sapan bir gece hayatı var istanbul'da.
oysa bursa podyum park'ında,
eskişehir barlar sokağı'nda,
antalya kaleiçi'nde,
alanya social'in de, harrys'inde,
samsun'da atakum'daki publarda, barlarda,
izmir'de alsancak'da,
olimpos'da ağaç ev barları'nda,
hepsini geçtim tokat'ta avm'nin yanında bir sürü cafenin dizildiği ortamlarda falan
çok daha yüksek kadın/erkek oranıyla, çok daha fazla güzel kızla tanışma ihtimali dahilinde vakit geçirmek mümkünken. büyük kerizlik hakkaten.