hayat meşgalesi içinde sürüklenen mutsuz insanlar topluluğu.
şehrin çoğu mutsuz.
tesisatçısından, mobilyacısına, nalburundan çerçevecisine, beyaz eşyacısına esnafın çoğu üç kuruş daha fazla kazanmak için kendine işi düşeni düdükleme derdinde.
komşu komşunun kapısını anca işi düşünce çalıyor.
okula giden mezun olunca mutlu olmayacağının farkında.
işine giden işini sevmiyor.
okullar da açıldı, trafik sağ olsun insanları hayattan bezdiriyor.
e fıtrat desen olumsuz destek, insan her zaman daha fazla, daha başka istiyor.
havada mutsuzlukla dolu bir enerji var, insanların yüzünde bezginlik var. ulan burası mesela, "basamağa in, aynayı göremiyorum" diyen otobüs şöforüne, araç ilerlerken tekme atan bir "insan" barındırıyor. ya da metrobüs şöforüne şemsiye ile vuran bir "insan". şortlu kadına tekmeye falan burada girmiyorum.
mutsuzuz lan, trafikte mutsuz, işte mutsuz, evde mutsuz. ölelim bence biz 20 milyon olarak. bu güzel yerde hak edenler yaşasın.
Severdim eskiden, güzel anilarim, çocukken halama ziyaretlerim vs. Ama şu an kötü bir donem yaşiyorum hayatimda. Ve bu döneme taniklik etmesi dahi yetiyor istanbul'dan nefret etmeye.
Medeniyetsizlerin medeniyetin başkentinde çoğunluk olmaları.
Bu devirde taş devrinden gelmiş canlı fosiller gibiler hayvanoğlu hayvanlar ahır yaptılar dünyanın en güzel şehrini.
o turistik semtlerdeki o abuk subuk kebapçılardan da seyyarlardan da, şişman bir örnek dolaşan başı kapalı teyzelerden de, saçı sakalı karışık garip takkeli etrafa pis pis bakan heriflerden de, taksicilerin %60ından da, apaçi gençliğinden de.
zaten artık yaşamıyorum orada. özlüyorum ama bu saydıklarımı değil.
nefret etmekten ziyade en korktuğum şehirdir. Daha önce birkaç kez gezmek amacıyla gidip hayran kalsam da kalabalıkligi ve Tabii ki ulasimi yüzünden hayranlık yerini korkuya bırakmıştır.
sırf şu memleketten ankarayla kıyaslanıyor diye nefret ediyorum galiba. yoksa azizimle aramızda hususi bir münakaşa olmamakla birlikte özünde çok şahsına muhasır bir memleketdir kendileri.
*10 dakika yağan Yağmurdan sonra tıkanan trafik.
*geç gelen otobüs.
*gül satan yapışkan çingeneler.
*suriye liler (büyük harfle)
*her bekar kiracı adayını; 'seks manyağı ya da orospu' gören ev sahipleri(her yerde var ama istanbul da daha çok)
*cuma ve pazartesi köprü trafiği.
*kalabalık yerlerde karınca dua sı satan hapçı esrarkeşler.
*apaçiler.
*toplu taşıma da istanbul dan dert yanan yaşlılar.(siktir git o zaman ne bokuma burdasın?)
*bütün yolları babasının yoluymuş gibi kullanan; otobüs, minibüs ve taksiciler. (iyilerine lafım yok)