fakir söylemi. Tarlabaşında, ümraniyede tabi yaşanmaz amk... Etilerde çok güzel yaşıyorum ben şahsen, amcamın yalısına gidiyorum hatta bazen orda daha güzel yaşıyorum.
yakın bir zaman önce isveç e yerleşen arkadaşın dediği geliyor aklıma "oğlum biz türkiye de hayvan gibi çalışmaktan yaşamaya fırsat bulamyor muşuz lan!"
Haklı tespittir.
Zira kalabalık,trafik ve bitmek bilmeyen keşmekeş ne istanbul da yaşamayı ne de istanbul u yaşamayı pek de mümkün kılmıyor.
Öyle kalabalık hale geldi ki bu şehir, ne kafa dinleyecek, ne boğaza karşı ağız tadıyla kahvaltı yapabilecek, ne bir ağacın dibinde rüzgarın sesini dinleyecek kadar özel bir alan yaratmanız dahi mümkün değil.
En acısı da, geçen gün şahit olduğum ve bir ambulansın trafikte 50 metrelik mesafeyi dakikalarca aşamadığı o içler acısı tabloyu gördükten sonra bu güzel şehrin ne yazık ki yaşanmaz hale geldiğini üzülerek de olsa iyice anladım.
zira sabah ya da akşam trafiğine denk gelen bir saatte rahatsızlanmanız ve hastaneye acilen yetişmeniz gereken bir durumda işiniz oldukça zor.
Kadıköy-beşiktaş vapuruna bindim, saat 19.00 civarıydı. karşıya, bir arkadaşımın yanına geçiyordum. Nerden baksan 50-60 kişiydik, herkes ya telefonuna, ya da bilgisayarına odaklanmış bir şeylere bakıyordu. ben ise uzun uzun sadece denize baktım, belki de aylar sonra gelmenin güzel bir tarafıydı o. o yarım saatte her şeyi unuttum bir süreliğine. ardından karaköy'e geçtik, maç izledik, biraz da sohbet ettik. gece ise boğaza bakarak bolca çay içtim.
Kısaca, yasamayı bilmediğin bir şehir, sana zulüm gibi gelecektir. mutlu olmayi secmedigin zaman istanbul değil, neresi olursa olsun mutlu olamazsin, mutlu etmez seni.
Yarin vapura bindiginde telefonunu kapat, beşiktaş-karaköy arası biraz yürü, gece dışarı çık.. istanbul'u istanbul'lu gibi yaşama, özgür ol. bak o zaman istanbul'dan keyifli şehir yok.