aynı anda tüm olumlu duyguları tam zıttı olanlar ile birlikte yaşamaktır. hem mutlu olursun hem üzgün. hem kendini tam anlamı ile özgür hissedersin hem kelepçelenmiş. hem rahatsındır hem sıkıntıdaymışsın gibi. hem toksundur hem aç. hem gülersin hem ağlarsın. uzun zamandır bu şehirde isen birde semtine denk gelmişsen olumlu taraflar biraz daha ağır basar.
en büyük sıkıntılarını herkes çok iyi biliyor zaten. çok fazla kalabalık bir şehir. neresine giderseniz gidin insan selinin ortasında kalırsınız. dolayısı ile trafiği de çok fenadır. yürüyerek bir yerlere gidiyorsanız yol boyunca çok ama çok farklı insanları görürsünüz. misal aksaraydan başlayıp taksime kadar yürürseniz dünyanın her köşesinden insana rastlamanız mümkündür. dünyanın diğer büyük şehirlerinde böylesine farklılıklar mutlaka vardır ancak burası bambaşkadır her daim.
pahalıdır da doğrudur. ancak bu da semtine göre değişir çoğu zaman. bir semtinde 50 ile 100 lira arasında yemek yerken 2 km ötesinde başka bir semtinde 20 ile 50 lira arasında aynı şeyleri yiyebilirsiniz. bir semtinde ev kirası 2000 lira iken gene 2 km ötesinde 1000 liraya aynı büyüklükte bir ev bulabiliyorsunuz. biraz daha ismi az bilinen semtlerinde bu rakam 600-800 lira arasında değişebilir. sahile yaklaştıkça bu fiyatlar artar tabi. birkaç semti hariç tüm şehir 24 saat canlıdır neyi arzu ederseniz herhangi bir saatte bulabilirsiniz. imkanları çok fazladır yeter ki yeterli maddi durumunuz olsun..
istanbul'da yaşamak;
-saatlerce balık tutmaya çalışıp, bir tane bile yakalayamamaktır.
-bilet fiyatlarının her 4 ayda bir artmasına alışmaktır.
-unkapanının kaset çıkarmaya yetmediğini öğrenmektir.
-bu şehrin gece bile uyumadığını öğrenmektir.
-bu şehrin insanı yutmadığını, ama insanın şehri yuttuğunu anlamaktır.
-aslında başkentin bu şehir olduğunu bilmektir.
-yabancı grupların ilk bu şehre geldiğini bilmektir.
-gökdelenler bu hızla giderek artarsa yakında yıldızları göremeyeceğini bilmektir.
-çamlıca'da kuşbakışı şehre bakmaktır.
-köprülerden geçerken aklından intihar edenlerin geçmesidir.
-taksim'de kalabalığa yakalanmak, pierre lotti'de soluklanmak, ortaköy'de kumpir yemek, vapurda güvercinlere simit atmaktır.
-nereden gelirsen gel, bu şehire ait olduğunu, şehrin de sana ait olduğunu bilmektir istanbul'da yaşamak.
zengin olan için gerçekten yaşamaktır yani. orta halli için azar azar ucundan yaşamaktır. maddi durumu kötü olan için ise bir an önce gitmek ister yaşamıyordur aslında.
bu şehirde yaşamak insanı ev kuşuna çeviriyor. yollarda trafik çilesi çekeceğime aman mis gibi evimde otururum moduna giriyorsun. yine de kendimce yaşamımı konforlu hale getirmek için bazı basit şeyler yapıyorum. mesela yaz günü deniz kenarı dururken çoluğunu çocuğunu avm'ye tıkan ailelere aşırı sinirleniyorum ihtiyacın varsa da sabahtan hallet git! akşama kadar gezip soluğu hamburgercide alıyor çoğu.. yazık, üzülüyorum. avm kalabalığına denk gelmemek için saah erkenden işimi halledip eve dönerim en güzeli. mutfak alışverişini de cuma akşamı halledip hafta sonu o işlere hiç bulaşmam. yine de efor sarfediyoruz konfora ulaşmak için yazarken yoruldum. kalleş istanbul!