istanbulda başını sokacak yer bulduğuna şükredenlerdir, depreme önlem almayı düşünenler ise zaten maddi sıkıntısı olmayan kesimdir, olay maddiyatla alakalıdır velhasıl.
oturdugu semt kaliteli yapılardan oluşuyorsa zaten deprem önlemini almıştır. önlem alamayan kısım ise yılların apartmanına istedigi takviye gücünü uygulasın yine o iş mantara baglar. birde maddi gücü olmayan vardır ki o zaten mantar.
karşımdaki apartmanda oturanlar...
nitekim 17 ağustos ta deprem olduğu zaman evleri yerinden 50 cm oynadı.
ama 10 yıldır adamlarda tık yok önlem almak için.
1998 öncesi istanbulun, yasalarca 2. dereceden deprem kuşağı kabul edilip ve 98 sonrasında yasanın değişip 1. dereceden deprem kuşağı olarak kabulunden dolayı, 1998 öncesi yapılan binaların 1. dereceden bir depreme dayanıklı olmaması nedeniyle güçlendirme bile yapsan hiç bir şeyin değişmeyeceğini bilen halktır. tek çözüm topyekün yenileme. *
milyonlarla ifade edilirler. muhtemelen çok büyük çoğunluk almamıştır. bu kadar keşmekeş içinde alacak olanlara da helal olsun derim. o sebeple gelecek olan deprem maalesef çok fena olacaktır. umarız hiç olmaz.
olası bir orta ölçekli istanbul depreminde ölecek olan şanslı tabakadan olmak isteyenlerdir, biraz düşününce hak verilebilir. ünlü bir işadamının(müteahhit) da dediği gibi, istanbul da bir deprem olursa ordu bile giremez...
vergi ödedikleri için bu görevi devlete bırakmış olan insanlardır. bunlar devletin işidir; her insan ufak ufak şeyler yapsa da binaları yıkılmaktan kurtaramaz, el insaf.
sadece deprem hiç değil hiçbr şey için önlem almaz istanbullular. çünkü alamazlar. zaten tüm imkanlarıyla altıüstü bir gecekondu yapabilmiş zavallılardan ne gibi bir önlem bekleyebilirsiniz. adam akşama götüreceği ekmeğin hesabını yapıyor.
daha önceden depremi , deprem sonrası sıkıntıları yaşamamış olan , deprem öncesi alınacak önlemlerin tedbirlerin depremde ve sonrasında ne kadar hayati önem taşıdığını bilmeyen kendi hayatlarını riske atan insanlardır. 1999 yılındaki depremlerde birçok insan vitrin takımlarının gardropların altında kalarak can verdi. havaların soğuk olduğu bir dönemde olmuştu deprem ve evlerde sobalar yanıyordu. kimse o sobaların devrilip yangınlara sebeb olacağını önceden düşünmemişti. bugün iki depremi de düzce de yani en derinden yaşayan şehirlerden birinde yaşamış bir insan olarak çevremdeki insanların* deprem konusundaki umursamazlığını ve bilgisizliğini gördükçe dehşete kapılıyorum. her zamanki gibi devam eden hayatların 30-40 saniyede köklü değişikliklere uğrayacağından bihaber insanlar görüyorum çevremde.. yolda , hastanede , okulda heryerde depremi hatırladığımda çevreme bakıyorum ve gerçekten bu şehirde* depremi ve sonrasını hayalimde bile canlandıramıyorum.
duvara monte edilen bir dolap , kapının kenarında bi yerde hazır bulunan içinde ilkyardım malzemeleri ve gerekli malzemelerin *bulunduğu bir çanta hayatınızı kurtarabilir. kendinizi düşünmüyorsanız sevdiklerinizi düşünün ve harekete geçin.
peygamber efendimizin hadislerine göre içinde bulunduğumuz ve önümüzdeki yüz yılda istanbul'da deprem olmayacaktır. o yüzden bir önleme de gerek yoktur.
bir çuval kömüre oyunu satan,
15 tl olan et fiyatının 1 ayda 28 tl olması umrunda bile olmayan,
içkiyi haram gören, ama her türlü alavere dalavereden de geri kalmayan,
aziz nesin insanıdır.
istanbul da deprem olacaktir. bu kesindir. önlem almayan kendini yakar. deprem gündüz vakti oldugunda ölü sayisi gecekine göre cok daha az olmaktadir- istatistiki olarak 3´te birmis-.
uyaniksan, köprüden bile geciyor olursan, duruma göre bir önlem almaya bakarsin. saglam gördügün birseylerin altina kacarsin, falan...
problem deprem gece uyurken oldugu zaman basliyor. bak bugünkü sili depremi yerel saatle gecenin 03:34 ünde olmus. yani, genel olarak normal insanlar uykudalar o saatte. o an seni kurtarabilecek tek sey binadir. yani adamlar 8.8 lik bir depremden bahsediyorlar bugünkünden, bu siddette bir depremde yürümek, kosmak falan mümkün degilmis. yani merdivenleri falan inemiyormussun deprem esnasinda, pat diye düsüyormussun.
yani deprem gece olursa, binan da cürükse, sen ölü bir adamsin demektir.
