bunu dile getirebilen muhteşem zekaya; "babana sor bakalım neden gelmiş istanbul'a, şimdi bir de senden vize bekleyen potansiyel istanbul'luya sor bakalım, ne fark var arada?" demek gerekir. olayların sonuçları yerine nedenleri ile ne zaman ilgilenmeye başlayacağız, işte o zaman fatih altaylı olmaktan kurtulacağız. adam da oluruz bu arada..
sorunları nedenlerinden bağımsız çözme eğilimi artık öyle boyutlara ulaşmış ki, bizzat sorun çözme makamı, apaçık bir insan hakları ihlali oluşunu, anayasaya aykırılığını ve hatta uygulanmasının imkansız olduğunu bile bile dile getirebiliyor bu öneriyi.
ciddiye alınacak başka bir yanı da yok zaten önerinin. dahiyane bir buluş gibi öne sürülen fikir, malum memleket kurtarılan kahvehane tartışmalarında kendinden geçen birinin sözlerine benziyor: "eğitim sisteminin düzelmesini istiyorsan, her önüne geleni okula almayacaksın. sağlık meselesi, hastayım diyen herkesi hastanelere sokmadığın gün çözülecek...ve öyle ipini koparan da istanbul'a gelemeyecek; vize isteyeceksin, 'paran var mı, evin var mı?' diye soracaksın, olmayanı yakasından tutup sınır dışı edeceksin. tamam işte, bunları yapınca hayat bayram..."
vaziyet buyken doğru tepki de gülmek oluyor haliyle. gülmek, her zamanki gibi.kendimize. ağlanacak halimize.
işin ilginci, istanbul u fethetmek için o kadar çaba sarfetmiş, bu uğurda karada gemiler yüzdürmüş bir milletin torunları olarak, yarın öbür gün bir yunanlı ile yapacağımız muhabbette bu konuyla ilgili söyleyecek kelime bulamayacak olmamız.
Gerçekleşmesi halinde herkesin istanbul'a gitme isteğini 3'e 5'e katlıyacak, vize almak için rüşvete başvuracakların rüşvet alacakları baya bir zengin edeceği olaydır.
rte nin cem uzan vaadleriyle yarışması gibi gözüken olaydır. istanbullulardan oy almaya yönelik eylemdir, gereksizdir, yenilesi bir yalan değildir. ayrıca böyle bir uygulama olsa ilk kendisini sokmamak icab eder istanbul a. elde olsa memlekete de sokmasak keşke.
istanbulu binlerce maganda işgal etmeden yıllar evvel yapılması gereken geç kalınmış uygulamadır. eğer yıılar önce yapılsaydı istanbulun nüfusu 15 milyona çıkmaz istanbul daha yaşanılabilir olurdu.
''altyapı yetmiyor, hem hortum hem icraat aynı anda çok kasıyor, bu nedenle yasak koyalım, kendi içimizde çelişelim, belki ab bundan bize iyi not verir; ''türkler birbirine girmeye başladı en sonunda'' diye'' düşünülmüş bir fikrimsi. bir ara kadir topbaş efendinin trafik sorunu için bazı semtlere girişi paralı yapmasının bir üst level'i. kısaca tipik akepe zihniyeti.
allahınızdan bulun başka ne diyem, mahmut mu diyem.
pek saygıdeğer(!) başbakanımız recep tayyip erdoğan 'ın yeniden gündeme getirdiği, kendisi ve partisinin istanbulun altyapısını düzenlemek ve diğer yurttaşlarımızın buraya memleketlerini arkalarında bırakarak gelmesini engelleyecek fırsat eşitliği sunmak yerine kolay yola kaçarak savunduğu anti-demokratik çözüm yoludur. Bir göz atın isterseniz: http://www.ntvmsnbc.com/news/396867.asp