istanbul gibi her adımının ayrı bir tarihi serüveni olan ve her karışı buram buram tarih kokan bu mübarek şehire gidildiğinde mutlaka gidilmesi gereken türbeler ya da kabirlerdir.
bana kurban arefesinde gitmek nasip ola yerler; en başta eyüp sultan hazretleri, mahmut esad coşan, necip fazıl kısakürek, ahmed davutoğlu hoca, mustafa sungur abi, ashabı kiramdan ebu derdağ hazretleri, fatih sultan mehmet hazretleri, gazi osman paşa...
kabirleri başıda bir fatiha 3 ihlas okuyarak hak katındaki hürmetleri adına mevladan affı mavfiret isteyenleri elbetteki boş çevirmeyecektir yüce yaratan...
sadece tevfik fikretin yüce makamıdır benim için. ne demişti üstat istanbuldaki türbeler için:
Ey dahme-i mersûs-ı havâtır, ulu mâbed;
Ey gırra sütunlar ki birer dîv-i mukayyed.
Mâzîleri âtilere nakl etmeğe me'mur,
Ey dişleri düşmüş, sırıtan kafile-i sûr;
Ey kubbeler, ey şanlı mebânî-i münâcât;
Ey doğruluğun mahmîl-i ezkârı minârât;
Ey sakfı çökük medreseler, mahkemecikler;
Ey servilerin zıll-ı siyâhında birer yer
Te'min edebilmiş nice bin sâil-i sâbir,
Geçmişlere rahmet,. diyen elvâh-ı mekabir;
Ey tübeler, ey her biri pü-velvele bir yâd,
ikaz ederek sâmit ü sâkin yatan ecdâd;
Ey mâ'reke-i tıyn u gubâr eski sokaklar,
Ey her açılan rahnesi bir vak'a sayıklar;
Virâneler, ey mekmen-i pü hâb-ı eşirrâ;
Ey kapkara damlarla. birer mâtem-i ber-pâ