isralin sondajının nato da götünde patlaması

entry5 galeri0
    1.
  1. oncelikle israilin 2007 yilinda ankarada bomba patlatma tehditini hatirlayalim, bir minibus dolusu bomba yakalanmisti

    sonra nato da fuze kalkani meselesinde tehdit olarak irani odaga koyma girisimini hatirlayalim, gotoslarda iranin 5 kati nukleer silah varken :d

    simdi yazi 1:
    abd, 2006 nisan ayında suriye'ye saldırmak istemiş ancak türkiye faktöründen dolayı vazgeçmişti!

    (o dönemde sınır bölgesine yoğun asker sevkıyatı yapılmıştı, hatırlayınız.)

    şayet, abd suriye'ye saldırsaydı...

    türkiye, suriye'nin yanında yer alacaktı.

    abd, böyle bir harekatı göze alamadı.

    *

    israil ise bu gizli kalan hadiseden bir buçuk yıl sonra "vur kaç" antetli bir suriye "deneyi" yaptı!

    israil, 6 eylül 2007'de suriye'ye gözdağı verirken...

    uçakları türkiye hava sahasını kullandıkları için (boş yakıt tankları hatay'da bulunmuştu) son dönemde görülmemiş seviyede iyileşen suriye-türkiye ilişkilerini de "vurmak" istedi.

    bu kumpasa rağmen, israil-abd tandemi amacına ulaşamadı.

    dahası...

    israil'in bu haydutluğu...

    sonucu itibarıyla, türkiye ile ilişkilerinde tamamen aleyhlerine gelişecek ve iki ülkenin "müttefikliği"ni tarihin çöp sepetine atacak bir süreci tetiklemiş oldu.

    *

    bütün bunlardan sonra, sizleri bir kere daha "üç yıl öncesi"ne götürmek istiyorum.

    yalnız, bu defa 6 eylül 2007'ye değil...

    11 eylül 2007 tarihine...

    ankara sıhhiye'deki bir kapalı otoparkta "bomba yüklü" bir araç bulunmuştu, hatırlıyorsanız...

    otoparktaki bir minibüs, altı yüz kilo gübre bombası ile kimyasal malzeme yüklüydü; dolayısıyla ankara çok büyük bir tehlike atlatmıştı!

    olayın kamuoyuna yansımasından sadece birkaç dakika sonra, basında yer alan sözde "bilgi"leri de ben hatırlatayım:

    minibüsle ilgili istihbaratın...

    türk yetkililere "cia tarafından" verildiği, saldırı planını da el kaide'nin yaptığı hikayesi itina ile anlatılıyor...

    kamuoyu takır takır "ters köşe"ye yatırılıyordu!

    "11 eylül saldırıları'nın yıldönümü"nde "el kaide" afiyetle "yememiz" içindi!

    *

    "dost ve müttefik abd, böylesine hayati bir istihbaratı vererek türkiye'yi büyük bir badireden kurtarıyor" algısı (yanılgısı) üretilerek, hakikatin üzeri sıkıca örtülmüş oluyordu!

    sıhhiye'deki otoparkta bulunan bomba yüklü minibüs, aslında ankara'ya "uzaklardan" iletilen bir mesajdı!

    israil'in, türkiye'nin de hava sahasını ihlal ederek suriye'deki bir binayı/istasyonu neden vurduğunun "ankara tarafından kurcalanmasını" istemiyorlardı.

    yani, "şayet kurcalarsanız başkentinizde bombalar patlar!" denilmek isteniyordu.

    *

    haaretz gazetesi...

    o günlerde israil'e gidecek olan dönemin genelkurmay başkanı yaşar büyükanıt'ın, israil'e "yakıt tankları meselesi"ni sormayacağını öne sürmüştü! (cumhuriyet, 13 ekim 2007)

    24 ekim'de ise, büyükanıt'ın 30-31 ekim 2007 tarihleri arasında israil'e yapacağı resmi ziyaretin ertelendiği açıklanmıştı!

    sonuçta ne mi oldu?

    ankara, israil-abd kumpasının arka planını öyle bir kurcaladı, öyle bir sorguladı ki; "tandem" için hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmadı, türkiye-israil ilişkileri de "dönülmez akşamın ufku"na

    yazi 2:
    nato'nun lizbon zirvesi'nde kabul edilen "füze kalkanı" projesi bahsine girmeden önce, geçen hafta öne çıkan bir habere zum yapmak istiyorum...

    görevini bırakmaya hazırlanan israil genelkurmay başkanı gabi aşkenazi, abd'deki temasları esnasında çarpıcı bir hakikati itiraf etmek zorunda kaldı:

    "abd'nin 60 yıl sonra ilk kez ortadoğu'daki etkin rolünü kaybettiğini" söyledi!

    aşkenazi, bu duruma karşılık türkiye ve iran'ın bölgede yeni bir gündem oluşturmak için güçlerini birleştirdiğini, bölgede artık türkiye'nin sözünün geçeceğini vurguladı.

    mavi marmara baskını'nın başaktörü aşkenazi, bu itiraflarıyla, ister istemez...

    israil-abd tandemi'nin bölgemizde son beş yıldır yaşadığı derin yenilgiyi de işaretlemiş oluyor.

    *

    lizbon'daki nato zirvesi'nden hemen önce haaretz gazetesinde çıkan bir köşe yazısında ise...

    "türkiye'nin israil'e kızgınlığının, nato ile tel aviv arasındaki ilişkilere zarar verdiğinden" söz ediliyordu.

    *

    şimdi de, mossad'a yakınlığıyla bilinen israil haber sitesi debka'da dile getirilen ilginç iddiaya gelelim...

    debka, nato'nun füze kalkanı anlaşmasındaki gizli maddelerde "kurulması planlanan savunma sisteminde füzelerin butonuna basma yetkisinin ankara'ya verildiğini" öne sürdü.

    başka?

    israil haber sitesi, "obama'nın, türkiye'nin füze kalkanı anlaşmasında iran ve suriye'nin tehdit olarak nitelenmemesi konusundaki talebine boyun eğdiği"nden bahsederek...

    "bu gelişmenin, abd'nin israil'e verdiği güvenlik garantilerinin değerini düşürdüğü"ne de dikkat çekti!

    *

    füze kalkanı sistemi...

    "iran ve suriye'nin füzelerine karşı koymak" amacıyla planlanmıştı, oysa...

    nato genel sekreteri rasmussen, kurmayı planladıkları füze savunma sisteminin "iran tehdidi"ne karşı bir "tedbir" olacağını açıklamıştı, iki ay önce...

    lizbon'daki nato zirvesi'nde, türkiye'nin bastırmasıyla "füze kalkanı sisteminin kurulma amacının inkar edilmesi!" israil'in kalesine de gol atılması anlamına geliyor.

    israil'i, "bu haliyle füze kalkanı projesi hiçbir işe yaramayacak" korkusu sarmış olmalı!

    *

    lizbon'daki zirvede, türkiye'nin füze savunma sistemi konusunda iran veya suriye'nin isminin zikredilmesine izin vermesi mümkün değildi; sonuçta öyle de oldu.

    nato zirvesi'nde restleşme yaşanmadı.

    bundan sonraki aşamalarda "yaşanırsa" ne mi olur?

    böyle bir durumda, nato zararlı çıkar...

    abd-israil ikilisi, daha ziyade kaybeder!

    *

    bir de...

    "evet, iran nato'da düşman ilan edilmedi ama aslında kast edilen iran'dır. adının söylenmemesi bir şeyi değiştirmiyor!" şeklindeki değerlendirmeler var.

    iran konusunu bu çerçevede yorumlayanlar...

    şayet, "abd'nin çok arzu ettiği halde neden iran'ı bir türlü vuramadığı" sorusunun doğru cevabına seyahat ederlerse "çok şeyin değiştiğini" görebilirler!

    abd'nin iran'ı vuramayışı, son dönemde ankara'nın washington'dan bağımsızlaşmış olmasıyla birebir bağlantılı bir husustur.

    türkiye, son beş yılda bölgedeki en etkin güç haline geldi.

    coğrafyasıyla barışırken, komşularıyla sorunlarını çözerken...

    gayet tabii, iran'ı da kucaklıyor.

    bağımsızlaşan türkiye, iran'la birlikte abd-israil ikilisine karşı pozisyon alıyor.

    hakiki tehdit, iran değil; israil'dir, abd'dir.

    *

    son günlerde...

    "havadaki füze iran'dan geliyorsa türkiye onu nasıl olur da sevebilir? füze iran'dansa buyur geç mi diyeceğiz?" yollu hinoğluhin "yanılsamalar"ı yazan kimi " iliştirilmiş" narkozcular...

    israil'in yüzlerce nükleer silahının...

    kırk yıldır, nasıl olup da türkiye'de "tehditten sayılmadığının" dahası "sevdirildiğinin" hesabını bir zahme

    ozet: turkiye bolgede gucleniyor ve israil - abd nin arasini bozmus durumda.

    yazilar tamer korkmaz a aittir.
    1 ...
  2. 2.
  3. "komşularla sıfır sorun" diye diye iran-suriye ile türkiye'yi aynı cepheye sürükleyen akp'nin füze kalkanı zıkkımının türkiye'ye konuşlanmasına dair belgeye attığı imza ile dış politikadan ne kadar anladığını ortaya koyan patlamadır.

    patladığı göt de nato falan değil rte'ninkidir.

    şimdi; bazı yalama sığırlar saçma sapan komplo teorileriyle bikbik ededursunlar ortada düpedüz bir rezalet vardır. bu rezaletin adı da içeride takiyenin dibine vuran akp'dir. eh, toplumsal belleği balık kıvamında olanlar iki günde unuturlar ama uluslararası ilişkilerde yediğiniz hurmalar gün gelir bağırsaklarınızı tırmalar.
    0 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. Düğmeye basma yetkisi türkiyede olsa ne olacak? düğmeye basacak parmağı oraya getirecek yetki kimde acaba onu sorgulamak lazım.
    0 ...
  7. 5.
  8. bu fuze kalkaninin savunma amacli oldugunu soylesek, acaba gotunden gozunu alamayanlar da gorebilecek mi diye yapilmis bir analizdir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük