evet öyleydi. basın açıklaması filan yapıyorlardı ama böyle birşeye cüret edeceklerini sanmıyordum.
demek ki bire planları var , türkiyeyi çekmek istiyorlar bir yerlere ama hadi hayırlısı..
israilin gazzeye yardım konvoyuna saldırısı sonrası kamera karşısına geçen başbakan vekili bülent arınç açık konuştu: hiç kimse bizden bu olay sebebiyle israil'e savaş ilan etmemizi beklemesin. böyle birşey olmaz. mümkün de değil, doğru da değil.
one minute ile yapılana davosda drama dediğimiz için başbakan vekilinin bu açıklaması bizi şaşırtmadı. hele de 4 temmuz 2003 günü askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde benzer açıklamaların yapıldığını anımsadığımızda, arınçın söylemi gayet normal geldi. o dönemde de hükümet, kamuoyunun nota beklentisine ne notası, müzik notası mı yanıtı vermişti!
arınçın açıklamasına katılmamamızdan kuşkusuz israile savaş açalım düşüncesi içinde olduğumuz anlaşılmasın. anlatmaya çalıştığımız şey şu
silah destekli poltika ihtiyacı
ordu neden vardır? elbette vatanı korumak ve kollamak için. ama gerektiğinde de politikanızı silahla desteklemek için. şimdi durduk yere savaş ilan etmeyeceğiz diyerek politikanızı silahla desteklememiş oldunuz. daha doğrusu, israilin hareket alanını genişlettiniz! bu açıklamaya ne gerek vardı? elbette savaş ilan etmeyin ama savaş ilan etmeyeceğiz kartınızı da peşinen masaya açmayın!
gerçi arınçın başbakan vekili olarak yaptığı kriz toplantısı da bir orduya ihtiyaç duymadığına dolaylı işaret ediyordu. nasıl mı? açalım:
arınç ergenekon sanığına akıl danıştı
israilin gazzeye yardım konvoyuna saldırısı sonrası başbakanlıkta yapılan kriz toplantısına kimler katıldı? başbakan vekili olarak arınçın başkanlık ettiği kriz toplantısına içişleri bakanı beşir atalay, genelkurmay harekat başkanı korgeneral mehmet eröz ve deniz kuvvetleri kurmay başkanı koramiral nusret güner katıldı. yani hükümet, askere akıl danışma toplantısı yapmıştı. hangi askere akıl danışıyordu hükümet? daha dün ergenekon sanığı olarak sorgulanan korgeneral mehmet eröze...! yani daha dün yandaş medyanın, arınça paraf atan komutan diye suçladığı askerimiz..!
işte iktidarın mavi marmaraya düzenlenen saldırıyla karşılaştığı bir başka çıplak gerçek de buydu. her fırsatta küçük düşürmeye çalıştıkları, her fırsatta terörist muamelesi yaptıkları, her fırsatta darbeci suçlaması getirdikleri askere akıl danışma pozisyonuna düşmüşlerdi!
neyse
gelin biz israilin neden saldırdığından başlayarak bundan sonra neler olacak konusuna kadar uzanan sorulara yanıt arayalım
saldırı bekleniyor muydu?
öncelikle belirtmek gerekir ki, her ne kadar israilin yardım gemilerine saldırması, insanlık dışı ve devlet terörü de olsa, kimse için sürpriz değildi!
israil iki haftadır, bu gemileri vuracağını belirtiyor, hatta gemilere yönelik yapacağı operasyona isim bile verip dünya kamuoyuna ilan ediyordu
ancak bu tehdide rağmen herhangi bir önlem alınmadı. bu durumda ortaya iki sonuç çıkıyordu. ya bu organizasyonu yapanlar israilin blöf yaptığını sandılar, ya da saldırıyı istediler!
israilin geçmiş terörist faaliyetleri sizce de blöf seçeneğini ortadan kaldırmaz mı?
ve de şu sorular yanıtını aramıyor mu sizce?
bundan birkaç ay önce, bu gemilerin uluslararası karasularda seyir evraklarını tamamlama sürecinde çıkan problemler nasıl çözüldü? idarenin yola çıkmasını teknik olarak doğru bulmadığı bu gemiler hangi ülke üzerinden evraklandırıldı? o toplantılarda, konvoy organizatörleri için en iyi ve en kötü senaryolar nelerdi? organizasyon hangi senaryonun gerçekleşmesini bekliyordu?
yardım konvoyunun yola çıkmasından önce neden uluslararası ortamın hazırlanması için tek bir politik adım atılmadı?
israilin açıkça saldıracağını ilan ettiği, yola bile çıkmasın tehdidini savurduğu bu yardım gemisine neden 11 aylık bir bebek yolcu olarak alındı?
aslında yanıt arayan o kadar çok soru var ki..?
ama gelin biz sorulara ara verelim ve krizin perde arkasına ışık tutalım.
abd kanatları altına israil karşıtılığı
aslında olanların ne anlama geldiğini anlamamız için son 1 yılda olanları çok kısa bir şekilde anımsamamız gerekecek.
abd devleti, amerikan yüzyılı için uygulamak zorunda olduğu bop stratejisinde çuvalladı. ırakta bataklığa saplanan abd devleti, çözümü taktik değişiklikte gördü; öncelikle yıpranan bush yerine biraz müslüman, biraz zenci, biraz hüseyin olan barack obamayı beyaz saraya taşıdı. ve abd devleti şu değişiklik reçetesini obamanın eline verdi:
bopun yeni ağırlık merkezi af-pak yani afganistan-pakistan hattı olacaktır. böylece hem ırak üzerinden alınamayan uluslararası destek afganistan üzerinden daha kolay alınacak hem de ırak bataklığından şerefli çıkış yolu bulunacaktır. ancak ıraktan çıkış öncesi düzenlenmesi gereken işler vardır. öncelikle ırakın kuzeyinde inşa edilen kukla devletin yani ikinci israilin emin ellere teslim edilmesi gerekir. en emin el türkiyedir. kaldı ki, türkiye himayesinde kürdistan planı 30 yıllık maziye sahiptir!
öte yandan abdnin bush döneminde kara listeye aldığı suriye ve iran probleminin de geri adım atmadan bir parça ötelenmesi gerekmektedir. bu konuda da türkiyeye görev düşmektedir. o nedenle obama, türkiyeyi model ortak ilan etmiştir.
washington hem ortadoğuda yükselen tepkileri frenlemek hem de ankaranın elini güçlendirmek için iki yöntem belirlemiştir. abd ilk olarak düşman islam söyleminden ortak islam söylemine kaymış, ikincil olarak da ortadoğu denklemi açısından israilin ipini biraz sıkmıştır! ne de olsa ankara, ortak islam diyen ve israili geçmiş döneme göre yalnız bırakan washingtonu ortadoğuda daha iyi taşıyacaktır!
akpnin şamla kurmaya çalıştığı ittifak da, iranın uranyum takasına girmesi de bu gelişmelerin içinde okunması gereken politikalardır. erdoğanın takasa tepki gösteren obamaya şaşırması ve ama mektup vardı demesi de zaten bundandır!
tehdit israilden önce abdden gelmektedir
kuşkusuz israil, bir türk gemisine saldırmanın ve türk kanı dökmenin yanıtını almalıdır. ancak bu yanıtın ne olacağından önce ankaranın tehdidin kaynağını doğru saptaması gerekmektedir. tehdidin israilden önce abdden geldiğini görememek ya da bu gerçeği perdelemek ortadoğu halklarına yapılan en büyük düşmanlıktır. abdnin kanatları altında kalarak, israil karşıtlığı yapmanın ne filistine, ne türkiyeye ne de ortadoğuya bir yararı vardır.