hitlerin koklerini kurutmasina ramak kala insanlarda lan acaba bunlarin tumu boylemiydi diye dusundurup hitler de bunu biliyormuydu acaba suphesine itip shlinderin listesi ve piyano tarzi filmlerdeki sahnelerin ayninin su an canlisini bizlere yasatan sadece bizler istanbullu gencler olarak tukurmeye baslasak lubnan dahil tumunu tukurukle bogabilcegimiz onune asla gecilemeyecek bir hastalikli ulkenin,biz ki zamaninda manda ve himaye asla kabul edilemez deyip kendi sartlarimizla lozan i imzalatmis bir ulkenin evlatlarina amerikanin artik siz bizim mandamiz degil okuzumuzsunuz muamelesi sonucu bir sey yapamayacagimizi bildiklerinden resmi yollardan degil ama zamaninda yine bir onderin liderliginde ayaklanmis kendi icindeki memleket ve bagimsizlik atesiyle bir gun geldikleri gibi giderler deyisini uygulamis o duyguyu icinde tasiyan insanlarin bu gidise dur diyecekleri anin yeniden bir kez daha ve kalici olarak olabilirligini yukselten bize dusman devletlerin cami duvarina isemesi olaylarindan sadece biridir bu....
eceli gelen it türk gemisine ateş açar. şeklinde özetlenebilecek olay. yıllarca türkler bizim dostumuz diyip bunu yapıyorlarsa hitlerin ne kadar haklı olduğunu göze seren davranış.
uluslararası hukuk kuralları sadece küçük ülkeler için geçerlidir.dolayısıyla ülkelerin verebilecekleri tepkiler kendi güçlerine ve yöneticilerin basiretine bağlıdır.senin eğer kimseye eyvallahın yoksa,eğer seni oralara birileri oturtmamışsa,eğer senin için ülkenin çıkarları herşeyin üstündeyse,gereken cevabı uluslararası hukuka uysa da verirsin uymasa da.siz ne zaman gördünüz amerika nın israil in ingiltere nin uluslararası hukuka uyduğunu?görmediniz.bunun uluslarası hukukla alakası yoktur.yürekli cesur devlet adamlığıyla alakası vardır.siz kafanızı bir eğerseniz onlar iki vururlar.unutmayın atatürk zamanında milletler cemiyetine-ki bugünkü birleşmiş milletlerdir o- biz böyle birşey düşünmüyoruz ama eğer davet ederlerse düşünürüz demişti ve 51 ülkenin imzasıyla bir davetiye gelmişti ankaraya.işte budur devlet adamlığı.işte budur diplomatik manevra.böyle büyük ülke olunur.atatürk yaşasaydı demiyorum onun düşünce yapısında devlet adamlarımız olsaydı ilk lafı kuzey ırak ta taş üstünde taş bırakmayın olurdu.israil için ilk yapacağı da ya elçimizi çekmek yada tekrarında bunun savaş sebebi sayılacağını en yüksek israil makamına bildirmek olurdu.bugünkülerden farkıda bu söylediklerinin lafta kalmaması olurdu.onlar vatan sevgilerini ve gururlarını canlarından koltuklarından üstün tutan insanlardı.son söz olarak günümüz sisteminde uluslararası hukuk büyük devletler için söz konusu değildir.sadece bizi kandırdıkları bir araçtır o.
uluslararası hukuk konusunda daha çok şeyler öğrenmemiz gerektiğini kanıtlayan başlıktır;zira bu olay gayet doğaldır.savaş esnasında bunlar olmaktadır,kimse kimsenin başına çuval geçirmemiş,onurunu ayaklar altına almamıştır.
zaten ortalık karışık daha da karıştırıp küçük ülkelerin üzerinden kar sağlamaya çalışan zihniyetler orta derecede olan ve köprü görevini gören ülkemizide bu savaşa alet etmeye çalıştılar .ama henüz bunu başaramadılar.bizim başımıza pkk illeti yeter.okadar evladımızı bu yüzden kaybediyoruz.boşa kaybedecek evladımız yok bizim.
nasıl baba çocuğunun kafasına vururda çocukta saygıdan dolayı aynı eylemi babasına gerçekleştiremez. günümüzde yönetimdeki insanlarda saygıdan dolayı babalarının vurduğu tokata karşılık verememeleri ve böyle giderse fırat nehrine kadar olan yerlerde de amerikan ve israil askerlerinin ayak seslerini duyacağımız hazin günün ilk belirtileri.
ateşin geminin rotasını belirlemek için açıldığını söylemiş sayın ulaştırma bakanımız, rotayı israil belirliyormuş. ne zamandan beri bu yöntem kullanılıyor merak ediyorum, madem öyle boğazda oraya buraya çarpan mazot yüklü gemileri durdurmak için, bu kazalara engel olmak için niçin aynı yöntemi kullanmadık bugüne kadar? kılavuz tekne ve ya kaptan verip rota belirlemek çok insani bir yaklaşım olmalı ki tercih sebebi olmamış. şimdi güzel başbakanımız amerikanın bustunu arar ve "öğretmenim şuna bir şey diyin yaaa" diyen bir ilkokul çocuğu gibi gereğinin yapılmasını bekler. sorun başbakanın kim oluşu da değil, farklı zatların farklı yolları tercih edeceğini de zannetmiyorum. birkaç haftadan beri kamuyu yalan yanlış bilgilendiren açıklamaların, örtbas edilen olayların elimizde patlayacağı bir süreçe sürüklenmişiz. olayları bağımsız(!) medyamızın aynasından görebiliyor olmak da cabası!