tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok moduna geçilmesi gereken durumdur. bir gazeteci'nin yazdığı bir yazıyı bile bu kadar ciddiye alırsak, onların en alt kademeleriyle bizim en üst kademelerimizi aynı sandalyeye oturtmuş oluruz denilebilecek hadise. bırakalım onlar yazacaklarını yazıp, çizceklerini çizsinler. elbet gün gelir başları, bizim başımız ile karşılaşır. hah işte o zaman bizim başımız gerekeni yaparsa, tadından yenmez. siz hiç arabayla yolda giderken size havlayan köpek için arabayı sağa çekip ona havladınız mı? hayır. bu konu da başbakanlık seviyesinde aynı derecede önemsiz, ancak medya ayağımız için çok önemli bir mevzudur.
'fool' kelimesi ingilizcede 'aptal, ahmak' gibi anlamların yanı sıra 'delilik yapma'yı anlatmak için de kulanılır, burada da bu kastedilmiştir.. ingilizceye biraz hakim birisi cümlenin ve yazının genel havasından bu nüansı çıkaracaktır..
yazının içeriğinde ise kapıda bekletme, alçak koltuğa oturtma ve masaya tek bayrak koyma gibi eylemlerin ufak diplomasi trick'leri olduğu ve bu gibi hilelerin daha önce de kullanıldığı ancak bu durumu kör gözün parmağına bağıra bağıra basının önünde aptala anlatır gibi anlatmanın büyük öküzlük olduğu vurgulanmakla birlikte, eğer ayalon'un yaptığı diplomasiye sıkılmış bir kurşunsa sayın çok değerli başbakanımızın davos zirvesindeki 'ince' tutumunun diplomasiye atılmış bir el bombası olduğu da belirtilmiş özetle.. ki üzerine diyecek tek kelimem yok..
edit: aynı sayfada 'sultan erdoğan' diye bir başlık falan da yok, o 'sultan erdoğan', ahmet adlı heyecanlı bir gencimizin bu yazıya ilk comment'i.. Ki ''sultan erdoğan, the new hero to..'' diye başlayan ve başka hiçbir kelimeye sahip olmayan bu comment de ahmet'in zeka seviyesi hakkında ipuçları taşımakta..