'' gerçek kendisini asla göründüğü ilk şekilde ifşa etmez. odaklanmak gerek.''
öhm...
eğer aktörleri sahneye doğru yerleştirdiğimizde senaryoya az çok hakim olabileceğimiz bir manipülasyonvar ortada. diğer yazarların tiyatro tespiti doğrudur. bu israil ile türkiye arasındaki çatışma fikri baştan sona savma ve hedef saptırmaya yönelik bir eylemin parçasıdır. bütüne giden -bop- yolda kitleleri yanına çekip asıl hedef olan- nato'nun iran'a ilan etmeyi planladığı- iran savaşının ayak sesleri örtülmeye çalışılıyor. gündem değişikliğidir.
kanaatim odur ki; türkiye israil ilişkileri gerçek anlamda bir bozulma yaşasa bile, bu askeri bir harekatla olmaz. israil hiçbir zaman türkiye gibi bir ülkeye askeri harekat düzenleyerek bir savaş kazanamayacağının bilincindedir. gönlün/m/üz bu açıdan ferah olsun. en kötüsü israil, lobi ve sermaye hareketlerine olan etkin gücüyle türkiye'de malesef pek çok şeyi sökülmez denilebilecek yerinden sökebilir. bu da akp'nin posta koyan dış işleri anlayışını savunanlara kapak olsun. güçlü ekonomi derken bunu savunuyoruz biz yoksa kara para üzerinden krizleri ötelemek orta vadede bizi nereye götüreceğini zaten hep birlikte göreceğiz.
ben şöyle izliyorum tüm gelişmeleri, ayrıntıları ayrı konu.
aktörler
abd, israil, avrupa - düşman iran. ve türkiye ( tarafı açık edilmeyen bir durumda ancak batı güdümünde olduğunu düşünüyorum inancım ve iddiam budur.)
sahne I
11 eylül saldırısıyla perde açılıyor,( ki kendisi ayrı bir tiyatrodur.) islam düşman ilan ediliyor. hedef belli artık islamı terörizmin beşiği ilan edip islam coğrafyası, -ki kendileri kuzey afrika'dan kafkasya'ya uzanan bir diyarı kapsar.- bu enerji hattı avrupa'yı bir yay gibi kuşatıyor bu haliyle.
arka planda ne var bakalım
doğuya tekrar girilecek. neden belli, enerji kaynakları.
yükselen çin artık dünya ona bakıyor 2016 da abd yi geçecek.
sovyetler sonrası rusya, emperyalizme özlem duyuyor. ama yükselmek ve yıkılmak eş anlı olabilir kendisi için tekrar.
birleşik devletler kapitalizmi bırakmak istemiyor, dünya ekonomisinin dinamosu olmaktan çıkmayı kim ister ki!?
iran, kendi içinde ayrı bir güç ve nükleer gücü bir batı devleti kadar iyi. ama asıl önemli olan sahip olduğu rezervler.
avrupa, artık eski sömürgecilik çağının zenginliğini istediği gibi pay edemiyor küçük parçalar koparma derdinde bir birlik oluşturarak tutunmaya çalışıyor( çatlaklar var içinde krizler enerji bağımlılığı ve yaşlanan dinamizmini yitiren bir medeniyet )
türkiye, paradigma değişmiş durumda, atatürkçü cumhuriyet tasfiye edildi. ve bütün bunlarla ne yazık ki emperyalizme karşı mücadelede en büyük ilham olan türkiye cumhuriyeti... neyse sinirlerim geriliyor bu kısımda.
israil, musa'dan beri aynı sikim hikaye büyük israilin kurulması.
orta doğudaki ve kuzey afrikadaki arap menşeili devletler, batının yarattığı tiranlar batı tarafından düşürülüyor. hepsi kendi kıçının derdinde.
sahne ıı
afganistan'da bir kapı açıldı. savaş başlıyor. afganistan'daki büyük uyuşturucu tarlaları talibanla kalkmıştır. ancak savaş sonrası tekrar ekimler başladı ve abd ve avrupa paylaştılar geliri. bir diğer sahnede orta doğu'ya sıçramaktmak gerekti savaşı.bakın kim varmış burada saddam! ırak'a girildi. saddam düşürüldü. iran'a göz dağı verilmek istendi. pkk bir taşeron örgüt gibi kullanılıyor zaten o bilgi hafızamızda yer etsin. sonra ne oluyor. tunusta başlayan olaylar, domino teorisinin hayat bulması gibi kapımıza kadar geliyor suriye karışık, esad büyük ihtimalle gidecek. fikir birliği yoksa parçalamak çabuk olur mantığı işlemde.
sahne III
nato iran'a saldırmayı planlıyor, türkiye ise özel konumundan dolayı biraz bulanık bir su gibi. nato hazırlık yapıyor. savunma hattı peki neresi olacak bu ülke, aklınıza gelen ilk ülke tabi ki ; türkiye! iran tehtid ediyor türkiye'yi müslüman bir ülke olsa dahi bize karşı eyleme giren hiçbir devleti çekinmeden vururuz. şimdi toplumsal çekinceleri nereye kanalize etmek gerek ? tabi ki hedef saptırmak için düşman ve sermayedar kardeş israil. olaylar olaylar. buralarda bir yahudi cesaret madalyası alan birisi aklıma geliyor! eee ööö saygılar bizden!
sahneler devam ediyor ama bunları izleyen ben devam etmek istemiyorum...
sevgili romalılar. benzine zam geldi yine altı kuruş. hadi aktüel dünya gerçeklerinden uzaklaşmak için iyi bir fırsat kendi hayatımızın derdine düşüp ülkemizin gidişatıyla ilgilenmemeye devam edelim...
not: pek çok detaya girmemiş bulunuyorum, farkındayım. kafamdaki dünyanın yüzyılını anlatan başka düşüncelerim var temel noktaları buradaki yazımdan çıkan, artık başka zamana sevgili sözlük.
yaşam ve mutluluk diliyorum. artık nasıl olacaksa!
o göt, bizimkilerde olsaydı, mavi marmara gemisine birkaç tane güvenlik görevlisi koyarlardı.
israil, o gemiye müdahale edeceğini haftalar öncesinden duyurmuştu. şimdi laf olsun diye özür bekliyorlar. siz kim oluyorsunuz ki, sizden özür dilesinler. neden mavi marmara'ya eskortluk yapacak askeri gemi vermediniz? şimdi seyrüsefer özgürlüğünün sizin garantörlüğünüzde olduğunu sözlüyorsunuz. halkım da maalesef bunu yiyor.
türkiyede yaşayan yahudilerle yakın arkadaşlığınız varsa, onlardan şu söylemi duymuş olmalısınız:
biz bu topraklarda 500 yıldan fazladır varız. kimi bosnadan, kimi makedonyadan, bulgaristandan, yunanistandan, kafkaslardan, arap ülkelerinden gelmiş ve genellikle kökleri 100-150 yıla ancak inebilenlerden çok daha fazla buralıyız.
annem boşnak olduğu için ben de böyle söylemlerden payımı almışımdır.
ama...
hoşuma gittiğini de belirteyim...
yerkürede, barbar, talancı, kıyıcı türkler diye itilip kakılmalarla örselenmiş gururuma okşamaydı bu sözler.
türkiye, 1949da yeni kurulan israili resmen tanıyan ilk devletlerden biriydi.
bu olumlu tavır israilin ve yahudi diasporasının, türkiyeye sıcak bakışını sağlayan önemli etkenlerden biridir.
ispanyada engizisyondan kaçarak osmanlıya sığınan yahudilerin kabul edilmiş olmaları, 500 yılı aşkın süredir osmanlı topraklarında güvenli yaşamaları elbette ilişkilerin tarihi temelindeki harçtır.
ikinci dünya savaşında -neredeyse- tüm avrupada ve özellikle nazi almanyasında yahudilere cadı avı sürerken, naziler ve faşistler tarafından yahudi ırkını yeryüzünden silmek hedefine kilitli jenösidin (soykırım) en barbar, en iğrenç uygulamaları yaşanırken, genç türkiye cumhuriyeti, museviler için huzur coğrafyasıydı.
bu arada avrupadaki türk diplomatlar nazilerin elinden yahudi gruplarını kaçırıyordu.
türkiye ve israilin ortadoğudaki yegâne demokrasiler olması da bu iki ülkenin ortak paydalarıydı.
yıllar içinde ilişkiler -bazı iniş ve çıkışlar zaman zaman olsa da- kalın ve kalıcı çizgi olarak devam etti.
özellikle savunma boyutunda yakınlaşma derinlik kazanmıştı.
türk savaş jetlerinin israilde yenilenmesi, israilden yüksek teknolojili donanımlar alınması, insansız uçaklar, helikopterler bazı örneklerdir.
savaş eğitimi için geniş topraklara ihtiyacı olan israil jetlerine konya düzlüğünün ve hava sahasının açılması ise yakınlığa ölçüttür.
bir süre önce türkiyeye karşı her tezgâhın arkasında varlığı hissedilen hatta başkentinde pkknın başı abdullah öcalanı konuk eden, pkkya kendi kontrolü altındaki bekaa vadisinde kamp yeri ve para, eğitim, silah veren, donanımı karşılayan, lojistik ve istihbarat servisi sunan suriye düşman konumdaydı.
türkiye nihayet ya öcalanı ve pkkyı topraklarından çıkart ya da düşmanca tavrı devam ettirirseniz bunu savaş sebebi sayacağımızı bilin restini çektiğinde suriye kendini sandviç konumunda bulmuştu.
kuzeyinde türkiye, güneyinde ise türkiye ile kanka olan israil cepheleri arasına sıkıştırılmış olduğunu görmüş, restin önünde eğilmişti.
israilin geleneksel olarak türkiye dış politikasında yan destek olduğu da bir gerçek.
iki ülkenin güvenliği için istihbarat örgütlerinin işbirliği de verimli çalışıyordu.
sadece bir örnek bile yeterli.
abdullah öcalanın afrikada sığındığı yunanistan büyükelçiliğinden alınıp, türkiyeden gönderilen jete elden teslim edilmesi bile mossad ve cia ortak operasyonuydu.
.......................................
20 yıl sonra türkiye, tellavivde yeniden alt düzeyde diplomatla temsil edilecek.
israil büyükelçisi kabul edilmeyecek. (zaten olacakları hissetmiş ki israile gitmiş ve aile nedenleriyle göreve dönmeyeceğini açıklamıştı.)
askeri anlaşmalar askıya alındı. (iptal değil. netanyahu hükümeti değişirse bu karar da değişebilir diye yorumlanabilir.)
........................................
yakın vadede türkiyenin önündeki sıkıntı, dünyadaki ve özellikle amerikadaki musevi lobisinin artık desteğini yanına alamayacak olmasıdır.
yahudi diasporası, israildeki en sağ radikallerden bile daha katıdır ve güçlüdür.
bmden son mavi marmara raporunun her maddesiyle, israile doğrudan ya da dolaylı destek satırları, israilin ve diasporanın başta amerika olmak üzere dünya ülkelerinde hatta bm gibi uluslararası örgütler üzerindeki etkinliğini ortaya koyan güç gösterisidir.
ayrıca...
israilin gizli servislerini kullanarak türkiyedeki kürt sorununu kaşıyacağını zaten böyle duyumlar olduğunu söyleyenlere inanmak istemem.
bu çok tehlikeli oyundur.
şimdilik türkiye-israil ilişkilerindeki buzullanma kalıcı görünmüyor.
yapısal değil, zamanın koşullarına ve özellikle telavivdeki hükümetlerin hatta bir bakıma türkiyedeki iktidarın da rengine endekslidir.
ama...
yapısal zemin türkiye ve israilin hâlâ ortak yararlarının hayli ağır bastığı bir dokudur.
israilin pkk kartına elini uzatması o zemini kalıcı olarak çökertir.
boş bir olasılıktır.tüm memleketimin içi ferah olsun azizim. bunların hepsi daha önceden planlanmış manevralar ve hareketlerdir. orta doğu da ne israil ile savaşa gireceğiz ne de israil le gerçek anlamda bir kriz yaşayacağız. hatta şu kadarını iddiaa ediyorum, mavi marmara gemisi daha yola çıkma hazırlığındayken, türk hükümetimiz ve israil hükümeti gemiye yapılacak olan operasyondan haberdar idi.
kişisel düşüncemi aktarmadan edemeyeceğim monşer. bunların hepsi bir planın parçasıdır. abd nin orta doğuda yapmak istedikleri ve israil in orta doğuda ki hedefleri yakın zamana kadar bir birine paralel ilerliyor idi. amma velakin orta doğuda başlayan israil ve siyonizm nefreti psikopat israil ordusu yüzünden o kadar büyüdü ki, hali hazırda ki bu nefret sadece araplarla kalmadı, neredeyse tüm dünya da yahudi olmayan tüm insanlara sıçradı.
abd yi orta doğuda ki hedefleri için, o bölgede gerek ordusuyla gerek büyük genç nüfusuyla gerekse potansiyeliyle, diğer orta doğu ülkelerine göre daha gelişmiş olan ve (burası çok önemli) ne kadar ideolojik bakımdan farklı hükümetlerce yönetilmiş olursa olsun, abd ye daha yatkın bir hükümet olacak bir ülke aramaya itti.
bu ülke kim tahmin etmişsinizdir heralde?
orta doğuda bu özelliklere sahip iran olamayacağına göre.
evet biziz azizim. orta doğu da abd nin hedeflerine ulaşmak için kullanılacak ülke biziz. reca ediyorum bir düşününüz. tüm arapların lideri olabilecek, orta doğu halkının güvenebileceği bizler, abd nin yeni kuklası olacağız. suriye sorununda dünya da çıkarı olduğu bir ülke olduğunda orada bir adamın burnu aksa hemen açıklama yapan, abd ve ingiltere nin ''suriye sorunun ancak türkiye çözer'' demesi hiç sizleri şaşırtmadı mı? hele fransa nın ses çıkartmaması sizleri şaşırtmadı mı? libya konusunda türkiye nin olası müdahalesine karşılık götü başı ayrı dönen fransa dış işleri, suriye konusunda (ki suriye bundan 70 sene önce bir fransız sömürgesiydi) en ufak ses çıkartmaması sizi kıllandırmadı mı?
artık israil in orta doğu da ki kendi kafasına göre davranma dönemi bitti. kuzey afrika da başlayan devrim hareketlerine bir örnek verelim monşer. örneğin, mısır da yapılan sözde halk devriminden sonra mısır hükümetine gelen yeni partinin ismi adalet ve kalkınma partisi isminde ki partidir. bu ismi koyanlar, türkiye yi ve akp yi örnek aldığı söylemiştir. daha 1. dünya savaşında para karşılığında ingilizlerin yanına geçip osmanlı nın, anasını bellemeye yemin etmiş bu halklar orta da bir şey yokken bize yaklaşıyorlar. '' ha! hassiktir oradan hassiktir! '' demezler mi adama yahu?
şu çok iyi bilinmelidir ki, memleketimiz, önümüzde ki yıllar içerisinde ekonomik bakımdan olsun, dış siyaset bakımından olsun inanılmaz güçlenecektir. an itibariyle bile orta doğuda israil e kafa kafaya oynadığımız düşünülürse bunun olacağı çok aşikardır. abd nin bu planı doğrultusunda her bakımdan daha güçlü hale geleceğiz efenim.
abd nin türkiye üzerinden oynamaya başladığı yeni orta doğu oyunun, karşısında ki tek engel kimdir? söyle söyle biliyorum biliyorsun. iran. bunu ekarte etmek için aşırı derecede çekinen batılı devletler, iran önüne bizleri itecektir. israil e karşı yapılan bu planlı hareketler sonucunda arap halkının gözünde lider olduktan sonra iran üzerine siyasi açıdan gitmeye başlıyacağız. ileride ki dönemde iran hükümetiyle gerginlik yaşanırsa bir (bkz: himsh himsh) adlı kardeş vardı o demişti demeyi unutmayıp, nick altı girersiniz.
uzun lafın kısası, üç vakite kadar orta doğunun ''görünen'' yeni lideri bizleriz aziz kardeşlerim. ama görünen ince nüanslara dikkat! israil i yıllar sonra siyasi bakımdan sözde dize getirecek olan bizler orta doğuda gerçek lider olduktan sonra asıl sıkıntılar başlayacak.
şunu aklınızdan çıkartmayın, israil le, en fazla siyasi alanda krizler yaşayacağız fakat bundan ileriye gitmeyecek. yani ne bir israil savaşı söz konusu ne de başka bir şey. 15 sene içerisinde iran la savaştayız dostlar. işte o savaşın galibi olmayacak. sonucu hem bizi bitirecek hem iranı. dolayısıyla abd ve köpeği israil için orta doğuda hiç bir engel kalmayacak. kalan osuruktan arapları ezip geçmek çocuk oyuncağı.
sağlıcaknan kalın dostlarım, bunlar iyi günlerimiz, bizim neslimizi, bu memleketin gördüğü en zor günler beklemekte. iyi geceler.
şimdiden edit: bu uzun yazımda bazı hatalar var ise affola.
kırk beş milyon insanı yüzerek israil'e götürcek insanlar var heralde. ancak mavi marmara'yla gideriz israil'e onuda daha kara sularına girmeden temizlerler. realist olun biraz.
a.k. partisini fazla ciddiye alanların hezeyanıdır. iç politikaya selam çakmak, tribünlere oynamak için kurdukları tiyatronun ciddiye alınır tarafı yok. öncelikle elçilik ilişkilerinin 2. katip düzeyinde sürdürülmesinin normal insan türkçesindeki karşılığı: "elçilik açık ve faal, sefir bey yıllık izinde şu an" dır. ayrıca ekonomik hiçbir anlaşma askıya alınmamış, savunma ihaleleri iptal edilmemiş bunları da geçtim doğru düzgün nota bile verilememiştir. burdaki birkaç yarım akıllı önümüzdeki seçim numan kurtuluş ve benzerlerine oy vermesin diye takiyye yapılmaktadır, eskiden buna "hamamın namusunu kurtarmak" derlerdi şimdi moda deyim ne hakkaten bilmiyorum.
mümkün değildir efennim. önceki entrylerde ahkam kesip yok efendim bizim bütün silahlarımız israil yapımı, yok işte bir tuşla füzelerimizi kitlerler tarzı ezik beyanlarla da alakası yoktur bu imkansızlığın. iş yürektedir. zira seksen milyona yakın nüfusumuzun kırk beş milyonu aktif olarak savaşabilecek düzeydedir. kırk beş milyon türk aynı anda işese telaviv'i su basar.
imkansızlık teknolojik üstünlükten ziyade siyasi basiretsizlikten ileri gelir. siyonistlerin kucağında oturan bir başbakan, mossad'ın uşağı olmuş bir istihbarat teşkilatı ve yahudi markalarının iç pazarda salınımıyla kazanılan sıcak para varken israil ile savaş kararı almak her babayiğidin harcı değildir.
polat alemdar ve arkadaşlarının yaptığı sıcak çatışmadan farklı olan reel çatışma olasılığıdır.
çatışma çıksın bende askere tekrar giderim. israil türkiyeye kafa tutamaz. arkamızda dağ gibi iran var. abd israili desteklemez. eğer destekleseydi zaten kafa mafa tutamazdık. yalnız çıkacak sıcak çatışmada nükleer bombalar konuşur gibime geliyor. işte o zaman laik türkiye nin yardımına şeriatçı iran koşacaktır.
sıcak çatışma lafı bile insanları ürpertiyor ama arkanda dağ gibi bir iran ın olması insana güven veriyor.
çok güzel bir olasılıktır sonunda diz çökmeyip ayakta öleceğimizin göstergesidir. anti-emperyalist geçinen çakma sol cehape'nin de gerçek yüzünü bir kere daha göstermiştir.
her olasılık olduğu gibi böyle bir olasılıkta mevcuttur. fakat incirlik var panpişler korkmayın. 1 yıl sonra amerika başkanlık seçimleride olsa obama oy için yahudi lobisinin götünü yalamak zorunda da olsa böyle bir ihtimal düşük olacaktır. zira israili desteklese de amerikada bizdeki gibi değildir. ülke çıkarları mevzu bahis olunca 2 dakika içerisinde herkesi harcayıverirler. buna obama da dahil. dolayısı ile bizimkiler petrol falan arattırmaz bir kaç dalaşma olur ama öyle vuruşma falan zor be panpişler.
elimizde bulunan silahların yarısının üretim sahibi ülkeyle gireceğimiz çatışma. diğer yarısı da zaten amerikan malıdır. adamlar tek tuşla bütün sistemlerimizi kilitleyebilcek güçtedir. hala sıcak çatışma diyolla.
Türkiye için olumsuz değerlendirmeler içeren BM'nin Palmer raporu üzerine, türkiye'nin israil ile diplomatik ilişkileri 2.katip düzeyine indirmesine dair bakanlık açıklamasında, satır arasında, "Doğu Akdenizde seyrüsefer serbestîsinin sağlanması için gerekli her önlem alınacaktır" ibaresi ile ortaya çıkan son derece zayıf olasılıktır. bu ibare hakkında CHP'li Loğoğlu, "Gazze ablukasını tanımadığını belirten bir Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de askeri önlemler de alabileceği anlamına geliyorsa, bölgede gerginliğin artabileceği ve Türk ve israil deniz kuvvetlerinin karşı karşıya gelebileceği ihtimalini beraberinde getirecektir. Bu yaklaşımın hangi nedenlerle ve gerekçelerle Türkiye'nin ulusal çıkarları ve güvenliğinin bir gereği olduğunu Hükümet kamuoyumuza anlatmalıdır. Komşularla sıfır sorun politikasıyla yola çıktığını iddia eden AKP'nin Türkiye'yi sıcak çatışma eşiğine taşımış olması ihtimali hazin ve kabul edilmezdir" açıklamasında bulunmuştur. ancak, bu sert ifadenin, diplomatik yönden başarısız olan iktidarın hayalkırıklığının verdiği öfkeyle, abd'ye, israil üzerindeki nüfuzunu kullanmaya örtülü davet anlamına geldiği, iktidarın, israil ile çatışma iradesi olmadığı, abd'nin buna asla izin vermeyeceği, tek amacın israil'den bir özür koparmak ve türk ve ortadoğu halkları nezdinde sükse yapmak olduğu, bunu sağlamak için gerginlik yaratmak ve abd'yi arabulucu kılmak istediği kuvvetle düşünülebilir. israil'in türkiye'nin tavrına karşı cevabının "özür dilememe kararlılığı" yönünde olması ise, iktidarın şov yaptığını bilmelerinden kaynaklanmaktadır. anlık, ilkesiz, seviyesiz, bir özüre fit, oportünist ve abd kuyrukçusu politikalar nedeniyle, ulusal itibarımız on paralık haldedir.